Yaşamımızın her anını geçmişin pişmanlıkları ve geleceğin kaygılarını düşünerek sürdürürüz.Erken yaşlarda hayatın akışını yarına dair beklentiler oluşturur.İlerleyen yaşlarda geleceği planlamak yerini, geçmişi sorgulamaya bırakır.Hayatın gündemini keşkeler belirler artık.
Bu arada esas yaşamamız ve düşünmemiz gereken içinde bulunduğumuz an akıp gitmektedir. Geçmişin ve geleceğin kesişme noktası yaşadığımız andır.Napolyon’un dediği gibi;Yasaların işlemediği tek bir hırsız vardır ve bu hırsız insanoğlunun en değerli şeyini çalar: zaman.Kimse geçmişini geri satın alabilecek kadar zengin değildir! Hayatta asıl önemli olan; hala yaşıyorken, asla geç olmadığına inanmaktır.
Neden pişmanlık duyarız.Bu duygu hata yaptığını düşünen insanın kendini affedememesinden kaynaklanır. Burada önemli olan, insanın yanlış yaptığına dair inancıdır.Söz konusu yanlış, sadece düşünce yada duygu seviyesinde de olabilir. Yapılan yanlış bir iş için kendinizi suçlarsınız çünkü kendinizi affedemezsiniz.Bu tecrübeyi geçmişte bırakıp hayatınıza devam edemezsiniz.
Mutlaka hepimizin kendini suçlu hissettiği zamanlar vardır, ancak bazı insanlar bu duyguyu daha yoğun yaşarlar.Ne zaman hata yapsalar, uzun süre bu hatayı unutamazlar.Doğal olarak zamanla bu yoğunluk nedeniyle kendine güvensizlik, endişe ve affedememek bir yaşam biçimine dönüşür.
Pişmanlık kişinin kendisini suçlayan ve eleştiren bir iç ses olarak hissedilir.Birçok insan pişmanlığı bir saplantı olarak yaşamakta ve onu her fırsatta suçluluğa dönüştürmekte, kendisini değersizleştirmektedir.
Pişmanlıklar; parmak izleri gibi, kişiye özeldir. Pişmanlık duygusundan kurtulmanın yolu buna sebep olduğuna inandığımız hatalarımıza farklı bir bir bakış açısı getirebilmektir.Yaşamımız, sınavlar ve deneyimlerle doludur. Acılar, mutluluklar, başarılar, başarısızlıklar bunların hepsi hayatımızın anlamını oluşturur. Gençliğin kıymetini ihtiyarlar, huzurun kıymetini huzursuzlar, sağlığın kıymetini hastalar, hayatın kıymetini ölüler bilir.Bunlardan birini yaşamadan diğerinin önemini anlayamayız.Ama hayatın kıymetini anlamak için ölümü bekleyemeyiz.Nietzsche’nin dediği gibi;
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir ask yasadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayati en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum okudum anlamadım
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki ‘ söz ver kendine ‘
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan,
Anladım…
Hatalarımız bizim öğretmenlerimizdir. Onlar başımıza geldiğinde eğer görmesini ve ders almasını bilirsek gerçek deneyimi kazanmış oluruz. Bu nedenlerden dolayı hatalardan pişmanlık duymak yanlıştır. Bizi gereksiz yere olumsuz duygu ve davranışlara iter. Ama biz hatalarımızı pişmanlıkla değil, öğretici yanıyla karşılarsak, gerçek huzura ve başarıya kavuşuruz
Kişinin sağlıklı bir psikolojiye sahip olabilmesi büyük ölçüde, içinde bulunduğu anı ne kadar yaşayabildiğine bağlıdır. Dün neler olduğu, ya da, ertesi gün neler olabileceğinin önemi yoktur. İnsanın düşünmesi gereken zaman, içinde bulunduğu andır. Asıl olan budur. Geçmiş adı üzerinde olmuş, bitmişlerin adıdır. Tekrar o an bir daha geriye gelmez. Önemli olan burada yaptığımız hataları tecrübeye dönüştürebilmektir.Geleceğimizi kaygılar üzerine kurmamalıyız.Yarınlara umutla bakmalı ama, hayallerimizin içinde bulunduğumuz anı götürmesine izin vermemeliyiz.Sonuçta yaşayacağımiz hayatın limiti belli, takdir edilen nefesin bir fazlasını kimse kimseye veremez.O halde hayat aldığımız nefes kadardır.
Deneyimlerle öğrendiğimiz yeni bilgilerimizi iyice incelemeliyiz. Bunun benzerleriyle tekrar karşılaştığımızda yaklaşım ve eylemlerimizde neler yapmamız gerektiğini anlamalı ve yapabilmeliyiz. Gelecek başka zorluklar için kendimizi hazırlamalıyız. Hatalarımızdan asla pişmanlık duymayıp, olumsuz duygulara kapılmayıp yolumuza devam etmeliyiz.Özellikle yaptığımız hatalar yarınlar için şevkimizi ve özgüvenimizi kırmamalıdır.Yaptığımız şeyler için pişmanlık zamanla geçer, hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.Şebnem Kısaparmak’ın söylediği gibi;
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Eyvallahlar bana göre degil artık
Bana göre değil pişmanlıklar
Keşkeleri çıkardım hayatımdan.