Suudi muhalifler, Suudi Arabistan’da araba sürme yasağını delen iki kadının ‘terör suçları mahkemesinde yargılanacağını’ belirtti.
Suudi 25 yaşındaki Luceyn el Hadlul ve 33 yaşındaki Maysa el Amudi bir aya yakın bir süredir gözaltında tutuluyordu.
Muhaliflerin aktardığına göre Suudi kadınlar, araba kullandıkları için değil,sosyal medyada yaptıkları yorumlar nedeniyle terör suçları mahkemesine sevk edildi. Suudi kadınlar kısıtlamaların kaldırılması talebiyle sosyal medya dâhil birçok platformda bir dizi kampanya başlattı.
Mutlak monarşi ile yönetilen ve şeriatın hüküm sürdüğü Suudi Arabistan Krallığı, dünyada kadınların en kötü koşullar içinde yaşadığı ülkelerin başında geliyor.
Suudi kadınların içinde bulunduğu şartlara ve ortaya koydukları mücadeleye biraz olsun içeriden bir gözle bakabilmek için “Vecide” filmini izlemenizi tavsiye ederim. Bir kadın tarafından bu filmin çekilmiş olması ayrı bir cesaret ve her türlü takdiri hak ediyor. Suudi Arabistan’ da kadın olmak nasıl bir şeydir? Her bakımdan etkileyici bir film olan Vecide’nin izleyenlere hissettirmeyi amaçladığı temel duygu bu. Kadınlara her şey yasak!
Filmin kahramanı 10 yaşındaki kız, kadının insan olarak bile kabul edilmediği, yaratık muamelesi gördüğü bir coğrafyada dünyaya geldiğinin henüz farkında değil. Her ne kadar annesiyle babası arasındaki ilişkideki dengesizliği ve annesinin acı çektiğini gözlemlese de her çocuk gibi heveslerinin peşinde. Özgür ruhlu, güçlü kişilikli, kafasına koyduğunu yapabilecek kapasitede, cesur bir kız.
Vecide’nin annesi meslek sahibi bile olsa bu ülkede kadının iradesinin, arzularının nasıl hiçe sayıldığını simgeleyen bir karakter. Kocasını mutlu etmek, ona bir oğul veremediği için ikinci bir eş almasını engellemek için çırpınan sıcak bir kadın.
Bu ülkede şeriat baskısı altında adeta bir köle gibi yaşayan kadınların sosyal yaşamı neredeyse yok diyebiliriz, daha doğrusu bırakın sosyal yaşamı temel haklarından bile yoksunlar.
Siyah çarşaf giymek zorundalar. 2008’de ülkenin önde gelen din adamı şeyh habadan, “iki göz erkekleri baştan çıkarıyor” diyerek peçenin yalnızca tek bir gözü açıkta bırakması gerektiğini söyledi, eğer peçe ile gözleri açıkta bırakan kısım geniş olursa, bu aralığın transparan bir kumaş ile gölgelenmesi gerekiyor. (gözlerden tahrik olmak, inanılır gibi değil. Bu durumlarda sorunu bakış açısının sahibinde aramak gerekiyor). Kutsal kitaba bu yorumu katarak arka planda her türlü haltı yiyeceksiniz ve bunun adına da İslamiyet diyeceksiniz.
Kadına bu yasakları getiren zihniyet her şeyi yapabilme özgürlüğüne sahip; erkeklere dört eşle evlenebilme hakkını veriyor, eşlerin Müslüman olması gerekmiyor. Kadınlar ise sadece Müslüman erkeklerle evlenebiliyor, kocası ikinci bir eşle evlenmek isterse buna itiraz edemiyor, kendi isteği ile kocasından boşanamıyor ve boşandıktan sonra çocuklarını göremiyor. Ayrıca kocası tarafından şiddete maruz kalırsa, şikayetçi olamıyor.
Mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine eşdeğer görülüyor. Kadınların oy kullanma hakkı yok. Suudi kadınların çoğu, fotoğraf çektirmenin fetva ile günah ilan edilmesinden dolayı, kimlik kartına bile sahip değil. Kimlik kartına sahip olmayan kadınlar, hiçbir resmi işlemi yaptıramıyor.
Suudi kadınlar, kadın hastanesinde hemşirelik, kızlar okulunda öğretmenlik gibi birkaç meslek dışında çalışamıyor, kendi işini asla kuramıyor.
Kadın erkeklerle konuşamıyor. Ayrıca sokakta başınıza bir şey gelirse kadın suçlu. Şeriata göre tek başına sokakta ne işiniz var? İffetinizi koruyamadığınız için suçlusunuz.
Din polisi korkusundan kendi mahallelerinde bile tek başlarına dolaşamayan kadınların Suudi Arabistan sınırları dışına çıkmak için kocalarından ya da babalarından izin almaları gerekiyor.
Her şey dinin gereği olarak öğretiliyor, muhalif olmak İslam dinine karşı olmak demektir.
Duvarlarla çevrili binalarda, pencereleri açıp dışarıyı seyredemezsiniz, pencereler duvarlara açılır. Balkonun yasak olduğu bir ülke.şaka gibi