Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış.Çocuklarına acele ve erken karar vermemelerini ve önyargılı olmamalarını öğretmek için onları eğitmek istemiş.
Her birini sırayla uzak bir yerde bulunan ağacın yanına gidip ona bakmak için göndermiş.
İlk oğlan kışın gitmiş, ikincisi İlkbaharda, üçüncüsü yazın, sonuncusu sonbaharda gitmiş. Sonra bir gün hepsini bir araya toplamış ve ne gördüklerini sormuş.
İlk oğlan ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.
İkinci oğlan, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı,” demiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş, “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim,” demiş.
Sonuncu oğlan, hepsinin de haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu bildirmiş.
Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş, çünkü hepsi farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gitmişler.
Onlara; bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını ve neye sahip olup olmadıklarını güzelce anlatmış.
Notlar
Fakat şu anki ipuçlarına dayanarak bir sonuç çıkarmak hata olur! Peşin hükümler vermek insanı gerçeklerden saptırabilir.
Arthur Conan Doyle
İnsan, maddi, düşünsel ve toplumsal yaşam araçlarından yoksun kalırsa, zorluklar içinde yaşamdan umutsuzluğa düşer; gözlerini geleceğe çevirmeksizin yaşar. İnceleme ve araştırma için zaman bulamaz. Kendisinde düşünme yaşamı durur. Yaşam onun için bir tutsaklık olur. İradesinden bile vazgeçmek zorunda kalabilir.
Atatürk