Adamın biri halinden yakınıyormuş: “Çalışıyorum, didiniyorum, ama ancak geçinebiliyorum. Üstelik yalnızım.”Sonra aklına uzak diyarlarda yaşayan o büyücü gelmiş. Hemen yola koyulmuş… Dağda bir kurda rastlamış; bir deri, bir kemik. Kurt, nereye gittiğini sormuş. Adam, derdine çare bulmak üzere Kaf Dağı’nın ardındaki o büyücüyü aradığı cevabını vermiş. Kurt, “Aman benden de haber götür. Gece gündüz dolaşıyorum, bir lokma yemek zor buluyorum. Açlıktan ölmek üzereyim. Ne yapayım?” demiş.
Bir süre sonra adam genç ve güzel bir kıza rastlamış. O da, çok zengin olduğunu, ama paranın pulun mutsuzluğunu gidermeye yetmediğini söylemiş. Adam, onun hakkında da büyücüyle konuşmaya söz vermiş.
Az gitmiş, uz gitmiş, birden çok yorulduğunu hissetmiş, bir ağacın dibine çöküvermiş. Ağacın tek bir yaprağı bile yokmuş. O da rica etmiş: “Büyücüyle konuştuğunda benden de söz et. Belki benim de derdime derman olur. Burası çok verimli bir arazi ama yapraklarımın tümü döküldü.”
Nihayet adam Kaf Dağı’na varmış ve büyücüyü karşısında görmüş. Derdini anlatmış, büyücü ona şu tavsiyede bulunmuş: “Zengin ve mutlu olabilmen için sana bir şans veriyorum. Şimdi geldiğin yoldan geri dön, evine git.”Adam, yolda karşılaştıklarının ricalarını da büyücüye iletmiş ve tavsiyesini almış. Sonra da geldiği güzergâhtan evine doğru yola revan olmuş.
Ağacın yanına geldiğinde, büyücünün sözlerini aktarmış: “Köklerinin tam yanında altın dolu bir sandık varmış. Bu yüzden beslenemiyormuşsun. Sandık çıkarılırsa meyven ve yaprağın olacak.” Ağaç sevinmiş… Adama “Haydi orayı kaz, sandığı çıkar, sen de zengin olursun” demiş. Adam itiraz etmiş: “Yok, yok! Bana kendi şansımı verdi, eve dön dedi. Vakit geçirmeden evime dönmem lâzım.”
Dönüş yolunda genç kıza rastlamış. Ona, “Sana da büyücüden tavsiye getirdim” diye konuşmuş. “Sevinçlerini ve acılarını paylaşabileceğin birini bulup evleneceksin.”Genç kız ona sarılmak istemiş, “Haydi gel benimle evlen” diye ısrar etmiş. Ama bizimki “Hayır” cevabını vermiş. “Buna zamanım yok, büyücü eve dönmemi istedi. Şansımı orada bulacağım.”
En nihayet bir deri, bir kemik kalan kurt çıkmış karşısına. “Benim için büyücü ne dedi?” diye sormuş:
– O kurt yiyecek bir aptal bulamazsa, aç susuz dolaşmaya mahkûmdur dedi. Ben de söylediğinden pek bir şey anlayamadım.
Tabii ki kurt anlamış ve bir türlü önüne çıkan şansı değerlendiremeyen aptal adamı bir hamlede yutuvermiş.