Kolorado’da yaşayan W. Mitchell, motosikleti ile kaza yapar, motorun benzin deposu patlar ve çıkan yangında alevler içinde kalır. Gözlerini hastahanede açtığında kendisini yanık acıları içinde, zor nefes alır, hareketsiz, yatalak bir durumda bulur. Vücudunun dörtte üçü üçüncü derecede yanık olmasına rağmen kendisini bırakmaz, yaşamak ve işine tekrar kavuşabilmek için olağanüstü bir çaba harcar. Ancak kaderinde, uçak kazası geçirip belden aşağısı bir daha iyileşmeyecek şekilde felç olmak vardır. Günü gelir, kaderinde olan gerçekleşir ve belden aşağısı felç olur.
Ama o inancını, gücünü ve canlılığını yine kaybetmez. Amerika’da önde gelen pek çok kişiyle iyi münasebetler kurar, zengin bir işadamı olur, Amerikan Kongresine girmek için adaylığını koyar, Kolorado vali yardımcılığı için seçim mücadelesi verir. Her şeye rağmen başarılı ve mutlu bir insan olarak yaşar. Çünkü o, başına gelenleri maksatlı olaylar olarak yorumlar ve bu yoruma uygun düşünceler üretir. Bu yorumlama ve düşünce şekli onu elemden, ümitsizlikten, karamsarlıktan kurtarır; daha da önemlisi o, bu olayları hayatını yönlendiren inanç ve değerlerini gözden geçirip onları geliştirmek için bir fırsat olarak görür.
Bir olayı böyle veya başka bir şekilde algılamak, sonucu niçin değiştirir? Veya algılama şeklimiz önemli midir? Evet, bu gerçekten önemlidir. Çünkü biz bir şeyi yapabileceğimize inandığımız zaman sinir sistemimize o sonuçları üretecek yetenekleri geliştirme mesajı gönderilir. Bu mesajlar o sonucu üretmek için beynimizi uyarır ve onu mümkün kılacak kapıları açar. Kısaca, siz neye inanıyorsanız, olayları ve kendinizi nasıl görüyorsanız, beyin o sonuçları üretecek şekilde çalışır.