Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış.
Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş. Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına: “Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız!.” Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler.
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış.
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış. Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadın son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış. Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı… Çünkü o sağırdı !
Zaman akıp gidiyor, yaşlanıyoruz,belki de bu hayatta neyi çok istediysek, hayat tarafından geri çevrildiği için, bütün kırgınlığımız…
Herşey üst üste gelir bazen.İşler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın,ardı arkası kesilmez, dibe battıkça batarsın.Bütün aksilikler, sorunlar birbirini kovalar.Üstesinden gelmek için savaştıkça bir yenisi, bir yenisi daha.
Nefes alamazsınız,solumak istemezsiniz odanızdaki havayı.
Konuşmak istersin konuşamazsın…Konuşursun anlayan olmaz,nefret edersin insanlardan,keşkeler doldurur yaşamını.
Yaşananların, yaşatanların ve yaşanacakların onlarca yükünü omuzlarınızda hissedersiniz ve haliyle bir küçülme isteği doğar insanın içinde ve kıvrılırsınız olduğunuz yerde.
Bir noktadan sonra herşeyin normale dönmesi için değil de;işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin,bir çare, bir çıkış yolu ararsın.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Karamsarlığın,olumsuz ihtimallerle düşünmenin, çözümsüzlüğe inanmanın insana verdiği azap çok şiddetlidir.
Mutlu bir yaşam için çok az şey gerekir.Hepsi de içinizde, düşünme şeklinizde gizlidir.
Şartlar ne kadar zorlu ve eldeki imkanlar her ne kadar kısıtlı olursa olsun umudunu asla kaybetme.Umutsuzluğa düşmeye vaktimiz yok! Daima bir çıkış yolu, yeni bir kapı, yeni mücadeleler vardır hayatta.Yeter ki karamsarlığa saplanıp kalma. İnsan için tek bir yol yoktur. Ona düşen de sıkıştığında farklı yollar ve seçenekler aramaktır
En zifiri karanlıkta bile ufacık da olsa bir aydınlık vardır mutlaka.
Keşke tekrar çocuk olabilsek,minik çocuklar gibi çarpabilse yüreğimiz.Çünkü bir çocuğun bize her zaman öğretebileceği üç şey vardır;nedensiz yere mutlu olmak,her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak…
Kötü bir döneme girdiğinde ve herşey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde bir çocuk gibi düşün,söylenenlere kulak asma,sakın pes etme, çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır…Mutlaka her zaman için yeni bir çıkış yolu olabileceğine inan ve ümidini asla kaybetme.
Hayatta bize üç şey mutluluk verir; yapacak bir şey, sevecek birisi ve umut edecek bir şey.
Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidi bırakma! Akıllı insan bilir ki, ölümün arkasında bile daha güçlü bir hayat beklemektedir.
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar, en uzun yolculuklar bir adımla başlar, gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar…Yeter ki umudumuzu kaybetmeyelim. Umudunu kaybetmiş olanın, başka kaybedecek şeyi kalmamıştır.
Umut, insanın en yardıma ihtiyacı olduğu anda uzanan yardım elidir.İnsan bazen umut sayesinde hayatına devam eder bazen de kaybetmeye yüz tuttuğu şeyleri tekrar kazanır.
Umut etmek, tek başına ıssız bir koyda beklemek gibidir.Duyguların en zenginidir umut… Umudun varsa eğer hayattan tat alırsın, geniş ufuklara sahip olursun.
İnsanları hastalıkların pençesinden alan, uzaktaki sevgilileri kavuşturan, fakirleri zengin eden duygu hep umuttur.
Umutla yaşamaya çalışın. Umut etmek, bir alışkanlık haline geldiğinde, mutlu bir ruh haline sahip olmayı başarabilirsiniz.
Unutma ki iliklerin en lezzetlisi en sert kemikte bulunur.Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır, her gecenin peçesinin ardında, tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
Siz de kurbağa hikayesinde olduğu gibi olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın! Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin…
Umut; başlı başına bir mutluluktur, belki de mutlulukların en büyüğü…
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Yaşamak için, mücadele şarttır.
Friedrich Nietzsche
#mucadele, #umut