Dinlemek… Gün içinde onlarca kez kusursuzca yaptığımızı düşündüğümüz ama çoğumuzun hakkıyla gerçekleştiremediği eylem.İlişkilerimizde sorunların, eksikliklerin ve yanlış anlamaların temelinde bu eylemin layıkıyla yerine getirilememesi var.
Hep istiyoruz ki konuşalım,dinlemiyoruz, dinliyormuş gibi yapıyoruz.Çoğu zaman karşımızdaki konuşurken kafa sallayıp aslında söyleyeceklerimizi planlıyoruz.
Söylenen sözün etkisi insanların nasıl konuştuklarından çok
nasıl dinlediklerine bağlıdır.
Ralph G. Nichols
Günümüzün büyük kısmını insanlarla iletişim halinde geçiriyoruz. Çalışırken, işe giderken, işten dönerken, eve girerken, alışveriş yaparken sürekli diğer insanlarla iletişim halindeyiz.Hem iş hem de özel hayatımızda çevremizdeki insanlar ile yaşadığımız sohbetler ve dertleşmeler hayatımızı güzelleştiriyor.
Mevlana’ nın yazdığı Mesnevi “dinle” ile başlar. Mesnevi’nin ikinci cildindeki “Üzüm yemek isteyen ama dil probleminden dolayı anlaşamayan ve kavga eden dört kişinin hikâyesi” bu konuya güzel bir örnektir:
“Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. “Bu para ile işinize yarayanı alın!” dedi.
Dört kişiden biri; “Bu parayla engür alalım” dedi.
Öbür arkadaşı Arap idi. “Aksilik etme!” dedi. “Ben engür istemem, ineb isterim.”
Onlardan birisi Türk idi. “Ben ineb istemem, üzüm isterim.” dedi.
Rum olan bir başkası: “Bırakın bu lafları! Bu para ile istafil alalım.” dedi.
(İstafil Rumca, ineb Arapça, engür de Farsça üzüm demektir).
Tasavvuf inanışına göre, tasavvufta ilerlemenin yollarından biri sohbettir ve sohbet ancak dinlemeyle olur. Sohbetin dinlenebilmesi ise az konuşmakla mümkündür; çünkü “dinlersek öğreniriz, öğrenirsek anlarız anlayışı” geçerlidir.
Dostluğun vazgeçilmez unsuru olan sohbet, sevgi ve erdem merkezli bir iletişim biçimidir. Dost bir yürekten çıkan sözler karşı yürekte güzel yankılar uyandırır. Kaliteli bir sohbetin de, tartışabilmenin de yolu doğru iletişimden geçiyor.
İletişim, en yalın tanımıyla bir bilgiyi sözel ve/veya sözel olmayan bir biçimde karşımızdaki kişiyle paylaşmak demektir.
Doğru iletişimin altın anahtarı ise, etkin dinlemektir.Etkin dinleme, bizim tüm dikkatimizi vererek karşımızdaki kişiyi dinlediğimiz ve ne söylendiğini anlayarak tepkide bulunduğumuz süreçtir.Etkin dinleme kulakla, gözle, bölünmemiş bir dikkatle ve kalple olur.
Etkin dinleme sadece “dinlemek” olarak algılanmamalıdır. Bu aynı zamanda karşı tarafı anlama, onun değerlerini benimseme olarak da düşünülmelidir.
Dinlemek karşınızdaki kişiye “ saygı duymanın, sana değer veriyorum ” mesajı vermenin en iyi yoludur, gösterebileceğimiz nezaketlerin en yükseğidir.Konuşmak için bir nedeni olan herkesin, dinlemek için de mutlaka bir nedeni vardır.
Adam doktora gider:
“Doktor Bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabiliriz?”
Doktor:
“Eve gittiğiniz zaman, karınızın arkasında, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eğer sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafede duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularız.”
Adam eve döner. Karısı mutfakta yemekle uğraşmaktadır. Adam mutfağın kapısında durur ve normal bir sesle:
“Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?” diye sorar. Karısı cevap vermez. Adam bir iki adım atar ve bir kez daha sorar:
“Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?”
Karısı yine cevap vermez. Adam kadının dibine kadar gelir ve tekrarlar:
“Hayatım, ne yiyoruz bu akşam?”
Karısı öfkeyle dönerek cevap verir:
“Üçtür köfte diyorum ya!”
Dinleme sessiz kalmak ve duymaktan çok öte bir şeydir,susmak değildir, konuşmak için sıra kendisine gelsin diye beklemek hiç değildir.Sanılandan çok daha az insanın sahip olduğu bir beceridir.
Her insan duyabilir.Dinlemek ise sadece sessiz kalabilenler için mümkündür.Dinlemek, sevginin artmasında, dostluğun geliştirilmesinde, yeni fikir üretilmesinde önemli rol oynar.
En iyi arkadaşlıkların temelinde iyi bir dinleyici olma yatar. Dinleyen insanlara daha fazla yakınlık duyarız çünkü onlar bizi dinler ve destekler.
İnsanlar kendilerini, dinledikleri değil, konuştukları kişilere daha yakın hissederler. İnsan karşısındakini konuşarak değil, dinleyerek ikna eder.Başkalarını inandırmanın en iyi yolu, onları dinlemektir.
Bir insanla bağ oluşturmanın en temel ve güçlü yolu dinlemektir.Sadece dinleyin … Belki de birbirimize verdiğimiz en önemli ve değerli şey dikkatimizdir… Sevgi dolu bir sessizlik en iyi niyetli sözlerden bile daha güçlü bir iyileştirici ve bağlayıcıdır …
Dinlemek, insana kendini ölçmek ve değerlendirmek imkanlarını sağlar.
Dinlemek, çivisi çıkmış bir dünyada adalete talip olmak demektir. Dinleyebilen insanlar ötekine karşı daha adil olur. İnsanın insana duyduğu ahlâki sadakatin özünde, dinlemek vardır.
Dinleme sadece işitme değildir. Dinleme kulaklara aklın ve gönlün iştirak etmesidir. Dinlemek, iletilerin alınmasında etkin bir süreçtir.
Dinlemek, hem bilgili olmayı hem de gayret ve güç sarf etmeyi gerektirir.İyi bir dinleyici olmak, sanıldığı kadar kolay değildir,yorucudur.Uzun bir süre ilgilenmiş görünmek, kaşları çok yorar. Dinlemek büyük insanların özelliklerindendir.Karşınızdakini dinleyin, başkalarına kendinden bahsetme fırsatı verin.
Konuşmak bir gereksinim, dinlemek ise bir sanattır.
Goethe
Dinlemeyi bilmek bir bilgeliktir. Dinlemeyi bilmek takım ruhunun esas unsurudur. Dinlemeyi bilmek insan oluşumuzun temel özelliklerindir.
İnsan insana susamıştır,durmak ve dinlemek lazım gelir.Öteki için yapabileceğin en iyi şey; susmak ve dinlemektir.
Derler ki konuşmaktan zevk alacağın biriyle evlen, çünkü yaşlılıkta konuşmak ve dinlemek en çok arayacağınız özellik olacaktır.
Toplumsal barışı, kardeşliği sağlayabilmek için önce birbirimizi dinlemeyi öğrenmemiz gerek. Bunun yolu dost meclislerinde sohbet etmeyi becerebilmemizden geçer.
Dinlemek yürekten yüreğe kurulan köprünün ayağıdır. İki insan olarak yan yana oturup bir birimizi dinleyemiyorsak toplum olarak bir ahengi sağlamamız, gerçek anlamda insan olmamız mümkün değildir.
Söz söylemek için önce duymak, dinlemek gerek,
sen de söze dinlemek yolundan gir.
Mevlana