Charles Dickens tarafından söylenmiş güzel sözleri sizler için hazırladık. Charles Dickens sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Memur bir babanın sekiz çocuğundan, ikincisi olarak 17 Şubat 1812’de Portmouth’ta doğan Charles Dickens İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden ve realist akımın öncülerinden sayılır. Romancılığının yanında ünlü bir toplumsal eleştirmen olarak da tarihe geçmiştir. Romanlarında ise gerçek gerçek olayları kurgulanmış ve kendi çevresinden seçmiştir. Charles Dickens’ın romanlarında en belirgin özelliklerinden birisi hayatın çok sıkıntılı geçtiğini her devrede görmek mümkündür.
En Çok Beğenilen 5 Charles Dickens Sözü
Hiçbir şey yoksulluk kadar ezici olamaz. Hiçbir şey de servet peşinde koşmak kadar aşağılanmamıştır!
Kalbi asil olmayanın davranışının asaletinin bir hükmü yoktur. Ne kadar cila sürersen sür ağacın damarlarını saklayamazsın; sen cilayı sürdükçe damarlar kendini belli eder.
Hastalıkla üzüntü nasıl bulaşıcıysa neşe, iyimserlik ve kahkaha da öyle, insandan insana geçer, yayılır.
Gurur denilen günah en yüksek ve saygın kişiler kadar en bayağı ve kirli kişilerin de malıdır!
Bir insanı geceleri düşünmek, o insan üzerinde hak iddia etmek için bir neden değildir.
En Güzel 15 Charles Dickens Sözü
Ölüm gibi suç da yalnızca yaşlıların ve çirkinlerin tekelinde değildir. Çok zaman kurbanlarını en genç ve en güzellerin arasından seçer.
Elinizden geleni yapın. Hayatı bazen boşa harcıyor olsak dahi, uğraşmaya değer.
Mutsuz bir başlangıçtan da mutlu bir sonuç çıkmıyor.
Kim yetiştirirse yetiştirsin, bir çocuğun küçük dünyasında en derinden sezilen, en ince algılanan şey haksızlıktır. Çocuğun maruz kaldığı çok küçük bir haksızlık olabilir; ama çocuk da, çocuğun dünyası da küçüktür; bu ölçüler içinde bir çocuğun tahta atı en iri küheylanların boyundadır.
Şu bir gerçek ki her insan diğerleri için derin bir sır ve gizemdir.
Gözyaşlarımızdan utanmamalıyız. Onlar katı kalplerimizi yumuşatan, topraktaki tozun üzerine yağan yağmura benzer.
Her insanın bir diğeri için engin bir muamma oluşu, üzerine kafa yorulması gereken şaşırtıcı bir gerçektir.
Tüm yaşantımız boyunca böyle en kötü zayıflıklarımız ile hainliklerimizi en tiksindiğimiz kimseler uğruna yaparız.
Bir kediyi yola getirmek için sütü ona uzaktan göstermek yeterlidir.
Korku her şeyi siler. Korku olmasaydı, köpekler sahiplerinin karşısında boyun eğmezdi.
Yüksek dağın üstünden kar eksik olmaz.
Değişiklik, yüksek sınıftakilerin kaybolmasından ziyade; düşük sınıfların keskin hatlı tuhaf yüzlerinin ortaya çıkmaya başlamasıydı.
Bu dünyada bir diğerinin yükünü hafifleten hiç kimse yararsız değildir.
Beden gözünün önünde güçsüz ve çaresiz, öyle sessiz yatarken, zihin her zamanki sağlıklı uğraşlar ve amaçlara geri dönüşüne tanık olmak insana çok dokunuyor.
Dürüstlüğünle övünme! hayatın ne getireceğini bilemezsin.
Diğer Charles Dickens Sözleri
Ömrünüzdeki sayılı günlerden bir tekini yaşanmamış sayalım… Kaderinizin akışı kim bilir ne kadar farklı olurdu? Bu satırları okurken bir an durun, yaşamanızı saran o uzun zinciri düşünün.
Al sana kalacak yer işte
Üç adım soğuk toprak hayatın bitince
Başucunda bir taş, ayakucunda bir taş daha
Solucanlara tadına bakılacak bir aş
Tepende bol çimen etrafın hep çamur
Kalacak bir yer al işte sana…
Ey ölüm, sen vurdukça iyilerin yüreklerinden fışkıran tohumlar dünyaya ölümsüzlük eker!
İnsanlar bazen karşılarındakine kalben uzak oldukları için anlamakta güçlük çekerler.
Hiçbir erkek bir kadını sevip kaybettikten sonra, duygularında değişiklik olmadan onu birinin eşi, bir anne olarak pek görememiştir.
Özgürlük uğruna sabra ihtiyacımız var.
Gemileri batıranlar, akıntıya kapılmış giden buz dağları olurdu hep.
Sırlar yalnızca büyük uyuşmazlıklardan değil, derin sevgilerden de kaynaklanır.
Öyle bir güzellik ki, değişiyordu ama ancak daha güçlenmek için; yeryüzünden ayrılıyordu, ama ancak yükseklerde bir ışık olmak ve cennet yoluna hafif ve tatlı bir aydınlık serpmek için.
Şu suların dibini görmemiz nasıl mümkün değilse, önümüzdeki saatlerin dibini görmemiz de o kadar imkansız. Şu suyun akışını durdurmamız ne kadar imkansızsa, bu saatlerin gidişini değiştirmemiz de öyle, ikisi de parmaklarımın arasından kayıp gidiyorlar. İşte böyle!
Ölüm hiçbirimizi çok bekletmez… Hepimizin sırası çarçabuk gelecek!
Onca kalabalığa rağmen, bu nasıl bir yalnızlık!
Onun bu unutkanlığı ve ilgisizliği karşısında içten içten kan ağladım ki ağlamaların en acısı budur.
O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü; akıl çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı; ışık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk.