Alın teri

Bir baba, yetişkinliğe doğru ilk adımını atan oğlunu yanına çağırır ve “Evladım artık sen de bir yetişkin oldun. Hazırcılık buraya kadardı. Artık sen de, rızk nasıl kazanır, nasıl harcanır öğrenmelisin. Bu günden tezi yok, sen de artık çalışacak, evimizin rızkını temin etmek için destek olacaksın.” der…

Çatlak Kova

Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan efendisinin evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş.

Bir baba-kız hikayesi

Yeni doğmuş kızını seyrederken… Baba: Ne kadar da güzel. Bu küçücük şey benim kızım mı? Bebek: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek. 5 yaşında Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Bahçeden koparıp getirdiğin çiçekleri kurutup bir kutuda saklıyorum. Kızı: Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun; başkalarını sevmesin. O sadece bana ait. 10Okumaya devam edin “Bir baba-kız hikayesi”

Hint Masalı

Hint masalına göre bir fare, kedi korkusundan ötürü devamlı endişe içinde yaşamaktadır.

Büyücünün biri, fareye acır ve onu kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan mutluluk duyacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü onu kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar.

Lafı Gediğine Oturtanlar-2

  1.Arkadaşları çok çapkın olan işadamını artık bir düzene sokmak ve evlendirmek ister. Sonunda uygun bir hanım bulup, ona haber verirler. Ama adam “Önce birlikte olalım. Birbirimizi biraz tanıyalım” anlamında “Ben işadamıyım, numune görmeden böyle bir karar veremem” der. Mesaj kadına iletilir ve cevap gelir. “Ben de iş kadınıyım, numune veremem ama istediği kadar referansOkumaya devam edin “Lafı Gediğine Oturtanlar-2”

Adam ile büyücü

Adamın biri halinden yakınıyormuş: “Çalışıyorum, didiniyorum, ama ancak geçinebiliyorum. Üstelik yalnızım.”Sonra aklına uzak diyarlarda yaşayan o büyücü gelmiş. Hemen yola koyulmuş… Dağda bir kurda rastlamış; bir deri, bir kemik. Kurt, nereye gittiğini sormuş.

Zeytin Ekmek

Genç, beyaz, gürbüz kadın, tıpkı zalim âşığının hışmına uğramış evvel zaman cariyesine benziyordu… Soluk basma entarisi parça parçaydı. Gür, kıvırcık, kumral saçları, mermer kadar beyaz omuzlarına dökülmüş, celladını bekleyen bir masum gibi, derin derin düşünüyor; çürük kafesli, çarpık cumbadan sokağa bakıyordu.

Mutluluk

Bir Kızılderili masalına göre, Kainatın yaratılışı tamamlanmış, sıra insanı yaratmaya gelmiştir… Yaratıcı, insanlara mutluluk da vermek istiyordu. Ama, bu sırrı bir yerlere saklamalıydı. Sordu: – Acaba mutluluğu nereye gizleyeyim; hemen bulamasınlar? Kartal söz aldı: “Bana ver Tanrım, onu Ay’a götüreyim” – Hayır, bir gün gelir oraya da giderler ve onu kolayca bulabilirler. Yunus balığı, Okyanus’unOkumaya devam edin “Mutluluk”

Lafı Gediğine Oturtanlar-1

  1.Toplantıda, bir genç Mehmet Akif’i küçük düşürmek ister ve “Affedersiniz, siz veteriner misiniz?” diye sorar. Mehmet Akif istifini bozmadan cevap verir: – Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? 2.İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar: – Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?Okumaya devam edin “Lafı Gediğine Oturtanlar-1”

Karınca ve Lens

Lale, bir grup ile dağa tırmanıyordu. Karşılarına, dik bir yamaç çıktı. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve tırmanmaya devam etti. Bir süre sonra nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Fakat, yukarıda ipi tutan kişi dalgınlık hali, ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, Lale’nin gözüne çarparak lensinin düşmesine sebebiyet verdi. Lale çok üzülmüştü. “Allah’ım” dedi, “Sen ki, dağlar üzerindekiOkumaya devam edin “Karınca ve Lens”

İnanmak

İngiliz soylusu karısı ve oğlunu yanına alarak o gün pikniğe gitti.Hava o kadar güzeldi ki, gezintiye çıkan çocuk bu eşsiz doğa manzarasının içinde dayanamayarak karşısında duran göle doğru koştu… Kısa bir süre geçmişti ki ayağına giren krampla çırpınmaya başladı.Yardım çağrısını yakında bir tarlada çalışan köylü çocuğu duydu ve onu boğulmaktan son anda kurtardı… Babası çocuğuOkumaya devam edin “İnanmak”

Engel ve Fırsat

  Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurur. Kendisi de pencereye oturur, gelen geçeni seyre dalar. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri, hepsi kayanın etrafından dolanıp saraya girer. Sonunda, bir köylü çıkagelir. Krala meyve ve sebze getirmektedir. Sırtındaki küfeyi yere indirir, iki eliyle kayaya sarılıp, ite kaka,Okumaya devam edin “Engel ve Fırsat”

Herkes,Birisi,Herhangi biri ve Hiç kimse

  Hikayemiz, Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse adlı dört kişi hakkında… “Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve Herkes, Birisi’nin bu işi yapacağından emindi. Gerçi işi, Herhangi Biri de yapabilirdi. Ama Hiç Kimse yapmadı… Birisi buna çok kızdı. Çünkü iş Herkes’in işiydi. Herkes, Herhangi Biri’nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Ama Hiç Kimse, Herkes’inOkumaya devam edin “Herkes,Birisi,Herhangi biri ve Hiç kimse”

Mavi Kurdele

New York’ta yasayan bir öğretmen, lise son sınıfındaki öğrencilerinin diğer insanlardan farklı özelliklerini vurgulayarak onları bir biçimde onurlandırmaya karar verir. Ve öğretmen bir gün, Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırır. Kaldırdığı her öğrenciye öncelikle kendisinin (sınıf ve öğretmeni için) ne kadar özel olduğunu belirtir. Sonra her birinin yakasına,Okumaya devam edin “Mavi Kurdele”

Eşekli Kütüphaneci

Yaptığın iş olduğu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadaş. İnsan var, dokunduğu yere değer katar; insan var, dokunduğu yere değer kaybettirir.

Bakın Nevşehir’den ve bu ülkeden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; binlercesinin adını kimse hatırlamaz ama Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykeli var.