ŞIRNAK’ın Cizre İlçesi’nde PKK’nın Gençlik yapılanması olarak bilinen ‘Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi’ (YDGH) ile Hür- Dava Partisi (Hüda-Par) üyeleri arasında silahlı çatışma çıktı. Polis panzerleri sokaklara kazılan hendekler nedeniyle çatışmaya müdahale etmekte zorlandı. Şırnak Valiliği Cizre’de çıkan olaylarda 2 kişinin öldüğünü, 3 kişinin de yaralandığını açıkladı.
Peki, bu toprakların yaklaşık 23 yıla yayılan en kanlı siyasi davası nasıl başladı?
Hizbullah- PKK’nın “Ölümle” sonuçlanan ilk karşılaşmasının, Haziran 1990’da Şırnak’ta Hizbullah’ın bölgedeki önemli isimlerinden Hasan Tekin’in öldürülmesiyle başladığı kabul edilir. PKK’nın, 1991 yılında İdil’de Sabri ve Hayriye Karaaslan’ı öldürmesi ise iki örgüt arasındaki çatışmanın gün yüzüne çıkışıdır.
“Sol/ liberal” çevrelerce “Hizbulkontra” olarak nitelendirilen Hizbullah’ın 1992 yılında “PKK saldırılara karşılık verme” kararı almasıyla başlayan yaklaşık 5 yıllık süreçte, bine yakın kişinin hayatını kaybettiği düşünülüyor.
Zaman zaman Hizbullah’a yakın sivil toplum örgütlerine yönelik saldırılılarla gündeme gelen gerilim yıllardır “düşük seviyede” sürüyordu.
2013 yılında Dicle Üniversitesi’nde yaşanan olaylar sırasında yeniden kamuoyunun gündemine gelen Hizbullah- PKK çatışması, dönemin HÜDAPAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz ile DTK Eşgenel Başkanı Ahmet Türk’ün yürüttü temaslar sonucunda büyümeden önlenmişti.
HÜDAPAR’ın katıldığı ilk seçim olan 2014 Yerel Seçimleri döneminde BDP’nin seçim çalışmalarını engellediğini iddia eden HÜDAPAR yöneticilerine BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, ”Partimizin, çalışmalarını engelleme kararı yok, bunlar halk tarafından sevilmedikleri için her yerde tepki ile karşılaşıyorlar” yanıtını vermişti
15 Temmuz’da Dağkapı Meydanı’nda açılan iftar çadırını ABD Adana Başkonsolosu John L. Espinoza’nın ziyaret edeceği haberi üzerine yaklaşık 500 kişilik grup iftar çadırına saldırmıştı. Saldırı sırasında 8 kişi yaralanmış ve iftar çadırı yerle bir edilmişti.İddiaya göre bu saldırıyı Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HÜDA-PAR taraftarları yapmıştı
Kobane’deki gelişmeler sonrasında 6-7 Ekim tarihlerinde başta Diyarbakır, Mardin, Batman ve Van olmak üzere bölgede başlayan protesto gösterileri sırasında, göstericilerle güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Hizbullah’a yakın isimlerin güvenlik güçlerine destek oldukları iddialarıyla birlikte gösterilerin adresi değişti.
Mardin’in Dargeçit ilçesinde, “Hizbullah’ın Partisi” olarak kabul edilen Hür Dava Partisi/Hüdapar İlçe Başkanı’nın iki göstericinin ölümüne neden olduğuna ilişkin haberlerle birlikte “bardak” taştı. Önemli merkezlerde, Hüdapar’a, Hizbullah’ın öncülüğünü yaptığı “Peygamber Sevdalıları Platformu” üyesi dernek ve vakıflara saldırılar başladı.
Örgütün basın bürosu tarafından yapılan açıklamada, “Kobane’deki gelişmeler bahane edilerek Müslüman halkımıza yönelik komple bir saldırı ve savaş dayatıldığı görülmektedir. Bu durumda saldırıya uğrayan herkesin nefs?i müdafaa hakkı vardır.”denildi.
Diyarbakır’da yaşanan şiddetli çatışma sonrası her iki taraf da tansiyonu düşürecek açıklamalardan kaçınmıştı. Ve çok geçmeden Adana’da 90’lı yıllarda yaşanan infaz görüntüleri yeniden yaşanmaya başlandı. Kürtçe yayın yapan Azadiye Welat gazetesi çalışanı Kadri Bağdu 14 Ekim’de gazete dağıtımı yaptığı sırada uğradığı silahlı saldırı sonrası hayatını kaybetti.
Gazete dağıtımı yaptığı sırada ensesinden tek kurşunla vurulan Azadiya Welat gazetesi çalışanı Kadri Bağdu’nun ölümünden sonra bu kez de Van’da bir esnaf ensesine sıkılan tek kurşunla öldürüldü. Van’ın İskele Caddesi’nde 66 yaşındaki Muhammet Latif Şener, ensesine ateş edilerek öldürüldü.
Bingöl’ün Karlıova ilçesinde kendisini takip eden araçtan açılan ateş sonucu Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) üyesi Fethi Yalçın hayatını kaybetti.Bu olay üzerine açıklama yapan Hüda-Par Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı, “Bütün kardeşlerimize çağrıda bulunuyoruz, herkes kendi güvenliğini alsın, kendi nefsi müdafaasını yapsın” dedi.
Hizbullah neden parti kurdu?
Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun da Ocak 2000’de Beykoz’da öldürülmesiyle birlikte örgütte bir değişim dönemi başladı. Bu dönemin en önemli aktörü, Velioğlu’nun öldürülmesi sonrasında başlayan operasyonlarda tutuklanan ya da yurt dışına kaçan yaklaşık 4 bin Hizbullah üyesinin aileleriyle “dayanışmayı ve örgütsel ilişkiyi sürdürmeyi” amaçlayan “Mustazaflarla Dayanışma Derneği” idi.
Özellikle bölgede düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleriyle adını duyuran Mustazaf- Der, bölgede örgütle onlarca dernek ve vakfı da Peygamber Sevdalıları Platformu adı altında toplamayı başardı. Mustazaf- Der ile sivil toplum çalışması yürüten Hizbullah, bir yandan da Türkiye Siyaseti’ne legal bir partiyle girmenin tartışmasını başlattı.
Hizbullah tabanından partileşme yönünde çok baskı geliyordu. Hizbullah’a yakın gençler de her anlamda daha ‘aktif’ olmak istiyordu. Partileşme olmasaydı bu aktif olmak isteyen gençlerden daha büyük baskı gelecekti ve belki de bu kitle sertleşecekti. Ne BDP (HDP), ne PKK ne de AK Parti bizi temsil ediyor diyen bir kitle var. AK Parti’yi biraz fazla ılımlı görüyorlar. HDP de PKK’yla ilişkili ve “Bizim partimiz değil” diyorlar. Bu tartışmalar Hür Dava Parti- HÜDAPAR’ın kurulmasıyla sonuçlandı.
Gerginliğin sebebi nedir?
İŞİD kesinlikle Türkiye ve başka yerlerdeki İslamcılar için bir ilham kaynağı oldu. Hizbullah siyasi parti kurarak “Artık şiddete başvurmayacağım, siyaset yapacağım.”mesajı verdi. Hizbullah’a baktığımız zaman hem dindar, hem de siyasi ve kültürel olarak bir Kürt kimliği taşıyor. Hizbullah yetkilileri “Biz milliyetçi değiliz” diyorlar. Bölgeye baktığımız zaman Kürtlerin oldukça dindar bir halk olduğunu görürsünüz.Hizbullah, dindarlıkla Kürt kimliği gibi iki unsuru bir araya getiriyor.
Hizbullah’a baktığımız zaman hemen hemen hepsi Kürt ama yine de bir ulus devlet peşinde değiller, onlar için önemli olan İslam ümmeti. Dine dayalı bir bakış açıları var. Son on senede fakirlere yardım, Kurân kursları gibi faaliyetlerle tabanını daha çok genişletmeye çalıştı.
Hüda-Par’ın lider kadrosuyla gençleri arasında bir ayrışma var. Radikal eğilimli gençler aktif olmak istiyorken, lider kadrolar onları tutuyor. Gençlere sürekli sakin olmaları yönünde telkinlerde bulunuyorlardı. Gençler çok sabırsız ve Hizbullah aktif olmayınca El Kaide’yle ya da başka radikal örgütlerle bağlantıya geçmeye çalışıyorlar. Ancak lider kadro kesinlikle siyaset yapmak, o yolda ilerlemek istiyor. Yani Hamas’ı örnek alıyor. Diğer yandan da gençler artık daha çok baskı yapacak. Gençler siyaset yapmayı, ‘durup beklemek’ olarak görüyorlar ve bunu istemiyor.
Olayların büyümesini istemeyen herkesin temennisi Hüda-Par’ın siyasi hayatına devam etmesi ve bu yoldan çıkmaması. Ama sallantıda olduğu kesin. Eskiden PKK ve Hizbullah büyük ölçüde Güneydoğu’daydı. Şimdi PKK’yı destekleyenler de, Hizbullah sempatizanları da Türkiye’nin dört bir yanında. Çatışma olursa her yerde olacak. Hizbullah’ın liderlik kadrosu Almanya’da ama henüz çatışmanın Avrupa boyutu olmadı.
PKK’yı destekleyenler, barış sürecinin geldiği nokta ve Ortadoğu’da oluşan vaziyet yüzünden çok kızgın ve her an her şey olabilir.PKK kaynakları “Hizbullah” adında bir örgütün varlığını “kesinlikle” kabul etmiyor. PKK, Hizbullah’ı “1990’lı yıllardan bu yana silahını Kürt Siyasi Hareketi’ne yöneltmiş bir Hizbulkontra örgütlenmesi” olarak nitelendiriyor. Hizbullah’ın IŞİD’e karşı adı konulmamış bir desteği olduğunu, Hizbullah’a yakın isimlerin IŞID ile birlikte savaştıklarını, IŞİD’e lojistik destek verdiklerini iddia ediyor.
PKK çevresi, örgütün cezaevinden tahliyesi sonrası yurtdışına kaçmayı başaran lideri Edip Gümüş’ün Kurban Bayramı mesajını hatırlatıyor. Gümüş’ün, “Müslüman olarak bilinen ve Müslüman olduklarını dile getiren hiçbir oluşum bizim düşmanımız olamaz.Ancak hiçbir oluşumun; İslam’a, Müslümanlara ve insanlığa karşı yaptıkları yanlışlıklarını tasvip etmeyiz. Bununla beraber varsa, yanlışlıklarını, İslam dairesi içinde kendimize has bir üslupla söyleriz” sözlerine dikkat çeken PKK çevresi, “IŞİD’i düşman olarak görmeyen Hİzbulkontra’nın bölgedeki varlığına izin verilmeyecek” değerlendirmesi yapıyor.
Agos gaetesinde Fatih Gökhan DİLER tarafından yapılan tespit çok önemli:2011 yılında Peygamber Sevdalıları Platformu’nun Diyarbakır’da düzenlediği “Kutlu Doğum” etkinliğinde yaklaşık 300-400 bin kişiyi toplamayı başardılar.İnsanlar bakıyorlar ve bu örgütün dindar olduğunu ve onlara hitap ettiğini görüyorlar. Bu bağlamda Hüda-Par’a destek büyüyebilir.PKK gibi köken olarak Marksist bir örgüt; böyle dindar bir toplumdan, bu denli büyük bir destek alabiliyorsa bu devletin 30 yıldır devam eden yanlış politikaları yüzünden.Çünkü Kürt toplumuyla PKK’yı yan yana getirdiğimde bağdaştıramıyorum.
Bundan sonra ne olur?
PKK-Hizbullah çatışmasının yeniden alevlenmesine sevinip “yesinler birbirlerini” diyen çok kişi var. Ama unutmamak lazım: 90’lardaki çatışmayı körükleyen “derin” unsurların hemen hepsi tasfiye oldu, ancak hem PKK, hem Hizbullah varlıklarını daha da güçlenerek bugünlere taşıdılar.
Kısa vadede bu çatışma her iki tarafa da belli zararlar verebilir ama en büyük zararı, zaten gergin olan atmosferi daha da kızıştıracağı için tüm ülkeye verecektir.
Muhtemelen İmralı’dan gelen talimatlar ışığında, KSH bu çatışmaya son vermek isteyecektir.
Hizbullah da yasal alandaki kazanımlarını riske atacak bu çatışmanın sürmesini istemeyecektir.
Bununla birlikte, barış zaten mümkün değil ancak şu aşamadan sonra ateşkes bile kolay olmayacaktır.
Ayrıca Kürtler arasında zaten belli bir potansiyele ve örgütlenmeye sahip olan (IŞ)İD bu çatışmanın sürmesi için elinden geleni yapacaktır.
Kaynakça
http://www.haberdiyarbakir.com/pkk-hizbullah-catismasi-kurdlere-zarar-verir-64133h/
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/8266/pkk-hizbullah-catismasi-tum-turkiyeye-yayilabilir
http://www.cnnturk.com/fotogaleri/turkiye/pkk-hizbullah-catismasi-neden-basladi-hudapar-nasil-dogdu?