Hayat hak etmediği değerleri sunar bazılarımıza. Onlar bile şaşırırlar merdivenleri nasıl bu kadar hızlı çıktıklarına. Yukarıdan bakmaya başlarlar arkadaşlarına, kendilerine değer verenlere. Bir müddet sonra iş iyice şirazeden çıkmaya başlar. Sorumluluk ağır gelir, kaldıramazlar. Şöyle etrafınıza bir bakın, kim hangi makamlarda ve bu makamlara hangi aşamalardan geçerek gelmişler. Kapasiteleri ve aldıkları eğitim bu görevi yapmak için yeterli mi.
Dün ahlaklı ve saygılı her insanın vicdanını sızlatan bir haber vardı gazetelerde…Kuşyemi satarak geçimini sağlayan 79 yaşındaki Esme nine, Güvenpark’ta bulunan süs havuzunun başında yanında getirdiği kuşyemi tezgahını açarak satmaya başladı. Bu sırada zabıta ekipleri, yaşlı kadına satış izni olmadığını belirterek, parkı terk etmesini istedi. Yaşlı kadınla tartışmaya başlayan zabıta, sinirlenince yaşlı kadının paralarını süs havuzuna atarak olay yerinden ayrıldı.
İnsafsızlar…79 yaşındaki bir nine, hem de kuş yemi satarak geçimini sağlıyor ve siz sokaktaki haydutlara yapmadığınız ya da yapamadığınız işlemleri bu yaşlı insana tatbik ediyorsunuz. Yesinler sizin görev aşkınızı.
Eğer içinizde birazcık, vicdanınızın sesini dinleyecek kadar insanlık kalmış olsaydı bu hareketi yapmazdınız. Hayat yolunda vicdan insana iyi ve kötüyü gösteren en iyi yol gösterici, en iyi pusuladır. Vicdan insanın bütün duygu ve düşüncelerini, bu duygu ve düşüncelerdeki maksat ve niyetlerini adım adım izleyen, hiçbirisini kaçırmayan, hatır, gönül, hoşgörü, merhamet, dostluk, iltimas vb. tanımadan yargılayıp sorumluluğu takdir eden her zaman uyanık bir hakimdir.
Saygıdeğer ve pek muhterem görevli kardeşlerimiz…Dün akşam gazete ve televizyonlarda bu haberi izledikten sonra pişmanlık duydunuz mu. Hiç sanmıyorum. Peki gece rahat uyuyabildiniz mi. Aklınızda olsun olun temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur.
İzlediğiniz zaman eminim hepinize çok tanıdık gelmiştir bu zabıtalar. Sosyal hayatta kendi kişilikleri ile bir statü edinememiş bu insanlar, sahip oldukları gücü kullanarak diğer taraftaki eksikliklerini tatmin ederler. Ellerindeki gücün etkisiyle üstüne vazife olmayan işlere karışırlar, hadlerini aşarlar. Otobüs şoförlerinden, zabıtalara, hatta garsonlara dek uzanan geniş bir yelpazede kendilerine yer bulurlar. İnsanları düşman gibi görme potansiyelleri üst seviyededir. Karşısındakinde: “yoksa ben bir halt değil miyim?” hissiyatı uyandırırlar.
Görmemişin oğlu olmuş…Biz burada neyiz!. . . Ve daha bunlara benzer pek çok atasözümüz vardır. Günümüzde bazı kasım kasım kasılarak, dik gezen ölüler misali dolaşan, koca göbekli sonradan görme, ensesi kalın takımından bazı sözde etkili ve yetkili makamları işgal edenler içindir bu sözler…
Sorsan hiçbiri kendini bu sınıfa koymaz ve hatta “Valla gardaşım ne yapıyorsam memleket menfaati içindir. Yoksa benim ne işim vardı bunca eziyet ve zahmetin altına girecek ve milletin kahrını çekecek…” türünden yersen beylik laflar ederek, istemem ama yan cebime koy edebiyatında mastır yapmış uzman beyler…
Stanford Üniversitesinde okuyan öğrencilerden kurulu bir denek grubu üzerinde yapılan bir araştırmada deney grubu 2 bölüme ayrılmış.
Bir grup gardiyan olurken , diğer gruptan ise mahkumlar gibi davranmaları istenmiş. Gerekli kıyafetleri giyip , bir süre boyunca hapishane düzeni içinde yaşayan denek gruplarının deney bitimindeki davranışları gözlendiğinde ortaya çıkan sonuçlar çok ilginç olmuş.
Çünkü gardiyan rolünde , diğerleri üzerinde yetki sahibi olan denek grubu sadistleşmeye ve ellerinde tuttukları yetkiyi saldırgan bir tutumla kötü kullanmaya başlamış .
Diğer grup ise kendisine yapılan haksızlıklara ve saldırılara ; ben bunu yaptıklarım yüzünden hak ettim diyerek sessiz bir tutum içerisinde kalmış. (Peki bu grubu tanıyabildiniz mi?)
İnsanlara hak etmedikleri yetki verilince ne oldum delisi oluyorlar, bu sorumluluğun altında eziliyorlar ve nihayetinde saldırganlaşıyorlar. Çünkü bu sorumluluğu kaldıracak altyapı ve birikime sahip değiller. Buralara adım adım, sindirerek gelmediler. Güzel insandan beklenen nedir;büyüdükçe, makam mevki sahibi oldukça tevazu sahibi olması değil mi?
İyi bir insanın taşıması gereken temel özelliklerden birisi de saygılı olmaktır;özellikle de yaşlılara, anne babaya saygı. Merak ediyorum kendi anne babanıza da böyle mi davranıyorsunuz. Saygı insanın kendi kişiliği ile başkalarının kişiliğinin arasındaki sınırı bilip o sınırı aşmamasıdır. Kendi aleyhine dahi olsa başkasının hakkına, hukukuna özen göstermesidir.
Attığımız her adımda vicdan neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildirecek gerçek ve tek ahlak hocasıdır.
Türkiye’nin en önemli sorunu insan sorunudur. Kendi özgür vicdanına hesap verebilecek insan yokluğu…
Herkese karşılıklı saygı ve sevginin tüm insanlığı kucakladığı bir dünya diliyorum. Sevmeye başlayınca eskisinden çok faklı bir insan olduğunuzu hemen fark edeceksiniz.