Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız beyniniz bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya baslar.Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardim etmek için çalışmaya baslar.
Dr. David J. Schwartz
İnançlar, içimizin derinliklerindeki kaynaklara ulaşmamıza yardımcı olurlar ve bu kaynakları istediğimiz sonuçları destekleyecek şekilde yönlendirirler. Gerçekte insan davranışlarını yönlendiren kuvvetler arasında, inançtan daha güçlüsü yoktur. Özünde insanlık tarihi, insan inancının tarihidir.
İnanç;nesneleri ve olayları aklın nasıl hissedeceğini ve nasıl düşüneceğini yönlendirme biçimidir. İnanç, kararlılık ve belirginlik hissidir. Bir şeyin ne kadar belirgin (aşikâr) olduğunu hissedersek ona olan inancımız o kadar fazla olur.
Her şey istemekle başlar, istemek hayatımızın anahtarıdır. Şüphesiz ki, inanmadan başarı gelmez. her şeyden önce kişinin başarabileceğine olan inanması, kısaca kendine güvenmesi gerekir.Özsaygı ve kendine güven, disiplinli çalışmanın meyvesidir.
Asla unutmayın efsaneleri efsane yapan, akılda kalmalarını sağlayan şey hikayeleridir. Bizim hikayemiz çoktan yazılmaya başlandı, hikayenize inanın.Hedeflerinize ulaşabilmeniz, uğruna ne kadar fedakarlık yapabildiğinize bağlıdır.Tıpkı sevgi ve dostluk gibi hak etmeden ona ulaşamazsınız.
Başarıya giden yol azim ve inanmaktan geçer. Başaracağım demek, başarabilmenin yarısıdır. Bir işi yapamam diyen insanların o işi gerçekten yapamadığına defalarca tanık olmuşuzdur.Her koşulda yapılabilecek iyi bir şeyin olduğuna inanın. Her sorunun bir çözümü vardır. Biri yoksa, öbürüne de sahip olamazsınız. Öyleyse, niçin sorunlarımızdan nefret ettiğimizi söyleriz? Niçin mücadelesiz bir hayat isteğini ileri süreriz.
Başarı için çalışmak, çalışmak için de inanmak şarttır.Başarılı tüm iş ve politik organizasyonların ardında da başarıya olan inanç yatar. Başarıya inanmak, başarılı insanlarda bulunan tek temel ve mutlak özelliktir. İnanmamak olumsuz bir güçtür.
Akıl inanmadığında veya tereddütte düştüğünde bu inançsızlığı destekleyici sebepleri çekmeye başlar. Başarabileceğine inanan kişi; fikirler üretir, mazeret değil. Çözümler sunar, problem değil. Nasıl yapacağını düşünür, niçin yapamayacağını değil. O şartların oluşmasını beklemez, şartları oluşturmaya çalışır. Fırsatları engel gibi değil, engelleri fırsat gibi görür. İnanın, gerçekten başarabileceğinize inanın, başarabilirsiniz ve başaracaksınız.
İnanmak; ruhu, bütün gücüyle herhangi bir duruma kanalize etmektir. İnsan ruhu, hedefe varmak için bedenle bütünlük sağlamak zorundadır. Çünkü ruh ile beden birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Ruhun olurunu almadan (inanmadan) girişeceğimiz her eylem, bedenimizle çatışacaktır.
Örneğin sigarayı bırakmak herkesin yapabileceği bir şey, imkansız gibi düşünülecek zor bir iş değil, istedikten sonra mutlaka başarılır.Sadece sigarayı bırakmaya gönüllü, hevesli olmak gerekiyor. Sigarada fiziksel bağımlılık ve psikolojik bağımlılık var.Fiziksel bağımlılık tedavi edilebilir. Hastalar bu konuda çok hazırlıklı değilse, psikolojik bağımlılık yani alışkanlık seviyesinde sorunları varsa, bu tedavi maalesef yeterli olmaz. Sadece ilaç alarak sigaradan kurtulmayı düşünüyorsanız maalesef yanılırsınız. Verilen ilaç tedavileri, tansiyon ve şeker ilacı gibi ömür boyu kullanılacak ilaçlar değildir. Belli bir süre kullanıldıktan sonra bırakılması gerekir ama bu süreç içinde hasta kendi alışkanlık ve bağımlılık farkındalığını sağlarsa devamını getirebilir.
Bilinçaltına gönderdiğimiz olumlu ya da olumsuz mesajlar beyinde anlamlandırılır ve bu duruma göre beyin konumu belirler.Gönderdiğimiz mesajlar yüksek inanılırlık seviyesine sahipse beynimiz bunu önemseyecek ve gerekeni yapacaktır.
İnançla ilgili önemli bir husus da şudur: Olumlu düşünce ve hisler, hayatımızdaki başarıların sonuçları değil, başarıların sebebidir.Eğer ne düşüneceğinizi şansa bırakırsanız kendi zihnimiz üzerindeki denetim gücümüzü büyük ölçüde yitirirsiniz. İnanırsanız bir dağı yerinden oynatabilirsiniz. İnanmanın gücünde inancın gücünden başka büyü ya da mistik bir anlam yoktur.
Büyük yarışmalarda, olimpiyatlarda kırılan rekorlar (başarılar) sonuçtur. Bunların sebebi de olumlu düşüncedir. Olimpiyat sporcuları önce içlerindeki “inançsızlık engelini” kırarlar. Daha önce aşılan rekorların aşılamayacağı inancını yok ederler. Eğer bu inanç yok edilmez, daha iyisini başarırım inancı olmazsa yeni rekorların kırıldığını asla göremeyiz. Eğer biz sınır koymazsak imkân dahilinde olan her şey başarılabilir. Olabilecek bir şeye, imkânsız hükmünü biz koyuyoruz. Oysa imkansızlık, basit bir ifadeyle, olumlu inancın yokluğu olarak tarif edilebilir.
Eğer inancın başarımıza katkı sağlamasını istiyorsak, bir işi yapmadan önce sanki o iş gerçekleşmiş gibi inanmalıyız.Yani başarı gelmeden önce inanmak gerekir. Başardıktan sonra inanmak doğal bir süreçtir; çünkü önünüzde somut bir durum vardır. Bu tür inanmanın sonuç açısından bize herhangi bir katkısı yoktur. Önemli olan sonuç ortaya çıkmadan önce inanmaktır. Kişi kendi düşüncelerinin ürünüdür. Büyük düşünün. Başarınızı, başaracağınıza olan dürüst ve saygılı inançla, atak bir biçimde başlatın. Büyük düşünün ve büyük gelişin.
Büyük düşünün. Başarının büyüklüğü inancınızın büyüklüğüyle belirlenir. Küçük hedefler düşünüyorsanız küçük başarılar bekleyin. Büyük hedefler düşünürseniz büyük başarılar kazanırsınız. Şunu da unutmayın, büyük fikir ve planlar çoğu zaman küçük fikir ve planlardan daha kolaydır daha zor olmadıkları kesindir.
San Francisco Körfezi’ndeki bir okulda, okul müdürü üç öğretmeni çağırıp şöyle demiş:
“Siz üç öğretmen, sistemde en iyi ve en uzman kişiler olduğunuz için, doksan tane seçkin üstün zekalı öğrenciyi size vereceğiz. Bu öğrencilerin gelecek yıl da hızlarını korumalarını sağlamanızı ve çok şey öğrenmelerini bekliyoruz.”
Üç öğretmen, öğrenciler ve öğrencilerin anne ve babası bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşünmüşler. O okul dönemi, hepsinin özellikle hoşuna gitmişti. Okul bittiği zaman öğrenciler bütün San Francisco Körfezi’ndeki diğer öğrencilere göre yüzde 20–30 daha başarılıydı.
Yıl sonu geldiğinde müdür üç öğretmeni çağırıp onlara:
“Bir itirafta bulunmak istiyorum. En zeki öğrencilerin 90’ı sizde değildi. Onlar ortalamanın biraz üstünde öğrencilerdi. 90 öğrenciyi sistemden tesadüfen seçtik.”
Öğretmenler, doğal olarak öğrencilerde görülen başarının kendi istisnai öğretme becerilerine bağlanması gerektiği sonucuna vardı.
“Bir itirafım daha var.” dedi müdür: “Siz de en parlak öğretmenler değilsiniz. İsimlerinizi bir şapkanın içine doldurduğum kâğıtların arasından rastgele seçtim. Siz, inandığınız için başarılı oldunuz…”
Bizim kendimize olan inancımız çevremizin bize olan yardım derecesini de belirler. Biz kendimize ne kadar inanıyorsak çevremizdeki insanlar da bize o oranda inanır.
Kendini yetersiz gören insan tereddüt içinde beklerken, girişimci insan hata yapmaktan korkmadığından daha üstün hale gelir.İçimizde öyle bir umut taşımalıyız ki, onu bizden kimse alamasın.
Unutmayın çok karamsar ve umutsuz olduğunuz zamanlarda bile, yapılabilecek iyi bir şey mutlaka vardır.Ölümden başka her şeyin mutlaka bir çaresi vardır.Uzun zamandır gerçekleşmesini istediğiniz bir şey birden olur ve inanılmaz bir şekilde gelişmeler ardı ardına gelir.
Öncelikle bir hedef belirleyin. Bu hedefe ulaşacağınıza inanın, “başarısızlık” düşüncesini aklınızdan çıkarın. Başarısızlık yoktur, sonuçlar vardır. Kontrolü elinize alın, başkasının eline vermeyin.İnancınız arttıkça daha azimli hale gelirsiniz ve o yönde başarınız, veriminiz de doğru orantıda artar.Aşk ve şevkle istediğiniz şeylerin bir gün olacağına inanın ve kararlı olun.
Elbette kuru bir inanç başarılı olmak için yeterli değildir. Dil, “Ben yapabilirim.” derken içinizden bir ses; “Hadi canım sen de!” dememelidir. İnsan her şeyiyle başarabileceğine inanmalıdır.
İnanmak sihirli bir değnek değildir. İnanmak, bir kıvılcım; bir ateşlemedir. Uzaya fırlatılmak üzere bir roket düşünün. Onu fırlatmak için önce roketi ateşlemelisiniz. Sadece ateşlemekle roketi uçuramazsınız, ama ateşlemeden de uçuramazsınız.İşte inanç da harekete geçmeniz için sizi ateşleyen bir kıvılcımdır. “Evet, başarmak için inanmalısınız.”
Dünyadaki her şeyi doğru biçimde, yeterli inandırıcılıkla ve kendinizi vererek isterseniz, elde edebilirsiniz. Bazı şeylerin elde edilmesi, fazla inanç ve enerji gerektirebilir; çok çalışarak onları elde edebilirsiniz. Başarılı insanlar, başarısızlığı görmezler, ona inanmazlar, onu düşünmezler.
Anthony Robbins
#basarmak, #inanmak