Bahçelievler’de yaşayan Zinifer Güney (62), 44 yıldır zihinsel engelli 4 kardeşine bakıyor. Kardeşlerine bakabilmek için bütün evlilik tekliflerini geri çeviren Güney, kardeşlerini çok sevdiğini söylüyor.
Yenibosna’da eşine az rastlanılacak bir insanlık hikayesi yaşanıyor. 62 yaşındaki Zinifer Güney, zihinsel engelli kardeşleri İsmet (63), Necdet (53), Soner (49) ve Taner’e (45) hem annelik hem de babalık yapıyor. Kardeşlerinin bütün ihtiyaçlarını karşılayan vefakar abla, onlara bakabilmek için kariyerini yarıda bırakmış ve Amerika’ya gitmekten vazgeçmiş. 4 yıl önce annesini kaybeden Güney, uzun yıllar yatağa bağımlı babasını da baktığını anlatıyor. Annesini ve babasını kaybettikten sonra kardeşleri ile birlikte Yenibosna’da yaşamaya devam eden Güney, engelli kardeşlerinin yıkanma ihtiyacından yemek ihtiyacına kadar her şeyini karşılıyor. Babasından kalan maaşla geçinmeye çalışan Güney’in devletten tek isteği özürlü bakım ücretinin kendilerine de verilmesi. Diğer yandan sedef hastası kardeşi Taner’in tedavisine de yardım edilmesini istiyor.
‘ANNEM ‘ÇOCUKLARIM SOKAKTA KALACAK’ DİYE ÇOK AĞLIYORDU’
Annesinin rahatsızlığı sebebiyle hayatını kaybettiğini belirten Güney, “Ben çocukken annem, ‘Çocuklarım sokakta kalacak’ diye çok ağlıyordu. Ben diğer arkadaşlarımın böyle bir derdi yok da benim annem niye ağlıyor? Diye çok şaşırırdım. İlkokul 4. sınıfta kardeşlerimin özürlü olduğunu anladım. Anneme sonra ‘Sen üzülme, ağlama’ dedim; çünkü ben onun ağlamasına dayanamıyordum. Ben kardeşlerime bakacağımı söyledim ve okumaya karar verdim. Öğretmen okulunu kazandım. Şavşat’ta bir okula atandım.” diye konuştu.
Artvin’den İstanbul’a taşındıklarını anlatan Güney, “Annem rahatsız olduğu için bana çok fazla katkısı olmuyordu. İşleri yine ben yapıyordum. Sonra annemi ve babamı kaybettim.” dedi.
Günlük yaşantısı hakkında bilgi veren Güney, “Bunları yemek yedikten sonra bağlasan durmazlar. Bir tanesi İbrahim Tatlıses hayranı. Alışveriş yapıyorum. En az üç pazara, 10 tane de markete gidiyorum. Sabah 6’da kalkıyorum. 8 buçukta televizyonda haber kanallarına bakıyorum. 9 buçukta kalkıyorlar. Kahvaltılarını hazırlıyorum. Bütün ihtiyaçlarını karşılıyorum. Banyosunu yaptırıyorum. Temizliklerini yapıyorum. En büyüğü prostat hastası. Tuvalete yetiştiremiyorum. Üzerine yapıyor. En küçüğü sedef hastası.” ifadelerini kullandı.
‘BENİM AKLIM, YÜREĞİME SÖZ GEÇİREMEZ’
Kardeşlerini çok sevdiğini dile getiren Güney sözlerine şöyle devam etti: “Ben yüreği ile yaşayan bir insanım. Benim aklım yüreğime hiç söz geçiremez. Şimdi benim bütün amacım annemi ve babamı buraya getirdim. Yerleştirdim. Kendim Amerika’da kalmak istiyordum. İmkanlarım da vardı. Annem, babam, ‘Biz geldik, evden dışarı çıkamıyoruz, perişan olduk’ dediler. Ben de gidip, bunları çevreye alıştırayım diye düşündüm. Dönerim dedim; ama bağlar da koptu, gidemedim. Orada kalıp para gönderecektim. Ama kalamadım, yüreğim dayanmadı. Mutluyum. Bunların karnını doyurduğum zaman mutlu oluyorum. Diyelim ki, benim sevdiğim bir meyve var, evde az kalmış, bunlar da o meyveyi seviyorsa onu yemem. Sevgi olmasaydı başa çıkamazdım. Şimdi ise ben öldükten sonra onların ne yapacağını düşünerek üzülüyorum.”