Israr gücünün zihinsel veya duygusal zekayla değil, ruhsal zekayla ilgisi var. Karşınıza bir duvar çıksa da hâlâ ve ısrarla üzerine yürüyorsunuz. Aşıp aşamamanız hiç önemli değil, çünkü aşmak sizin göreviniz değil. Israr sabrın bir diğer adıdır; ruhun madde ötesinden devşirdiği enerjinin hacmini artıran tek yöntemdir. Teslim oluyorsunuz ve ilerliyorsunuz.
Israr başarının logaritmik hızlanmasının, size sunulacak ruhsal desteklerin katlanmasının tek yoludur. Tüm evren ve evrenin her bir nesnesi, son ana kadar ara vermeden, görevlerini yapmaya devam ederler. Doğal ortamında serbest bırakılan yaratıklar arasında, birkaç teşebbüsten sonra vazgeçen tek yaratık insandır. Bir karıncanın yolunu tuttum; geçebilmek için bir saat uğraştı; ben engellemekten bıktım, ama o mücadeleden bıkmadı.
Özümüze dönmek, tarihe bir kez daha, ne kadar güçlü ve özverili bir toplum olduğumuzu ispat etmek istiyoruz. Düşünme biçimimizi yeniden yapılandırmak ve artık coşku durumuna geçmek zorundayız. Sevgiyi evrenselleştirebilmeli, kendimizi yeniden yapılandırarak kenetlenmeyi başarabilmeliyiz.
En büyük acılar, en büyük mutlulukların habercisidir. Her onurlu hayat, varlığını doğum çığlıklarına borçludur. Aşkın acısı olmasaydı kavuşmanın coşkusu yaşanır mıydı? Bu yankılara bakarak, ruhlarımızın hâlâ canlı olduğunu, tarihe bir kez daha, şahlanan bir toplum olarak geçeceğimizi söyleyebiliriz. Hayır, karamsarlıklar kesinlikle bizi batıramayacak.
Hayat bilgeliği sizi bekliyor. Bu kitaba, basıldığından beri gösterilen muhteşem ilginin sırlarını siz de keşfedin. Engelleriniz merdivenleriniz olsun. Kale gibi bir nur çevrenizi kuşatsın. İnanıp direnin ki, ıssız çölün sessiz kuyusuna da düşseniz, ilahî yardım size gönderilsin.
Yazarı: Muhammed Bozdağ
Yayınevi: Nesil Yayınları
Tanıtım Yazısı
Ruhsal Zeka, başınıza gelen olayların perde arkasındaki sebeplerini keşfetmenizi ve kendinizi hızla değiştirmenizi sağlayacak sıra dışı yöntemler sunuyor.
Yaşadığım olayları sorguladım, başıma gelenleri ruhsal boyut açısından analiz ettim. Sonra test ettim. Bazı inceliklerin farkına vardığımda, kaderimin akışının da değiştiğini ve gizli bir elin, arzuladığım zaman bana yol gösterdiğini gördüm. Tesadüf sandığımız olayların son derece bilinçli şekilde planlandığını fark ettim. Aslında geleceğimiz dışımızdan değil, içimizden yönlendiriliyormuş.
Çevremdeki insanları gözlemlediğimde, herkesin aynı gizli el tarafından yönlendirildiğini, bazıların korunduğunu, ama, bazılarının yardımsız bırakıldıklarını fark ettim.
Bu gizli elin sırrı nedir?
Bu kitapta o gizli eli nasıl tanıyacağınızı ve size destek olmasını nasıl sağlayabileceğinizi öğreneceksiniz.
Kitabın Konusu
Yazar Ruhsal Zekâ kitabında, derin bir ruhani nedensellik sisteminin tanımını yapıyor. Açıkladığı sisteme göre, evren, hayat ve başımıza gelen olaylar, tesadüflerin eseri değil, bir ilahî kudretin belli amaçlara, hikmetlere ve ilkelere bağladığı kaderiyle oluşmaktadır. Olaylar doğal sebep-sonuç ilkeleriyle belirleniyor gibi görünse de, bu görünür sistemin arkasında gizemli bir manevi nedensellik sistemi vardır. Doğal nedenselliğe yönelik bu türden ruhani müdahaleleri biz şans, kaza, tesadüf gibi kavramlarla açıklıyoruz.
Oysa yazara göre hayatta şans, kaza yoktur ve yaprak bile rastgele düşmez. Ruhsal Zekâ sistemi, öncelikle kaderin içeriğini oluşturan üç unsurdan biri olan şarta bağlı boyutla ilişkilidir.
Yazara göre, zihinsel ve duygusal zekânızla doğa yasalarına ve hormon sisteminizin gereklerine göre davranırsınız. Ruhsal Zekânızla ise işte bu gizemli nedensellik sisteminin sırlarını keşfeder, böylece hayatınızı çok daha derinden etkileyen ilkeleri kavrarsınız.
Böylece mesela sadakanın belayı nasıl def edebildiğini, kötü niyetin nasıl işleri derinden çökertebildiğini, inanmanın nasıl bir destek gücü oluşturduğunu kavrarsınız.
Neden işleriniz hep ters gidiyor? Neden kimseden yardım ve destek göremiyorsunuz? Ya da neden sanki gücünüzden birkaç kat büyük desteklerle uçuruluyorsunuz gibi hissediyorsunuz? Çevrenizde gizemli ruhani destekler veya köstekler var mı? Sizi bir kurtuluş mu bekliyor bil bela mı? Tüm bunların bağlı olduğu sistemin özellikleri nedir?
Muhammed Bozdağ yukarıdaki soruları cevaplama bağlamında okuyucuya yedi adet ruhsal zeka aracı sunuyor: Bu araçları “İnanma, Niyet, Duygu, Israr, Kanaat, Ruhani Etkileşim ve İlahi İrade Gücü” olarak tanımlıyor. Her bölümün ilk kısmında belirtilen güce neden ihtiyaç duyacağımızı açıklıyor; ikinci kısmında da o güce nasıl sahip olabileceğimize dair önermelerde bulunuyor.
Kitaptan Alıntılar
İman yapma, şüphe yıkma gücüdür. İnanmadığınızı gerçekleştirmeye hazır değilsiniz ve tüm kimliğiniz inanmadığınıza karşı, yıkılamaz bir direnç gösterir. Ruhsal zekânın en önemli aracı imandır.
Başarabileceğinize ne kadar inanıyorsanız, başarma ihtimaliniz o kadar fazladır.
Ruhsal zekâ, “nasıl olacağına” değil, “niçin olacağına” bakar. Geleceğimizde ne olacağıyla ilgilenir; onun nasıl olacağı ise zihinsel ve duygusal zekamızın alanına girecektir.
“Neden isteklerim olmuyor, istemediklerime mahkum muyum?” diye sormadan önce, “Bunu niçin istiyorum?” diye sormalıyız. Çünkü hayatımıza girecek her olay, önce yaşama gerekçelerimiz açısından ayıklanacaktır.
Madde özünde duygudur. Madde olarak algıladığımız eşyaların özde ve kaynakta madde olmadığını görmek şaşırtıcıdır. Hele keskin duyguların ve içtenliğin maddenin yapısını ve işleyişini ezip geçtiğini öğrenmek daha da ilginçtir.Madde duyguysa, duyguya hakim olan maddeyi de esareti altına alır. Duygu derinliği ruhsal gücün en önemli enerji aracısıdır.
Başarının gelişimi çoğu zaman bilinçli çabalara bağlı olmaz. Çocuğun zihnine bir düşünce çekirdeği ekersiniz ve yıllar onu besleyip büyütür. Zihninizde gelişenlerin bazıları böyle şeylerdir; her nasılsa oraya çekirdekler ekildi ve yıllar onları yeşertti. Zihninize bir düşüncenin ekilmesine izin verirsiniz; ona engel olmazsınız; yıllar geçer, sizi zorla değiştirdiğini görürsünüz.
En büyük meyve, bir hayata mal olan meyvedir. Domates yetişir, meyvesini verir ve ölür. Çoğu bitkiler meyvelerinin yenildiğine şahit olamazlar bile. En büyük insanlar, insanlığı ne kadar değiştirdiklerini Dünya gözüyle göremediler.
Dünyaya yansıma biçimleri aynı, fakat iç anlamları arasında uçurumlar olan iki kelimeyle tanışın: Hırs ve kanaat. Kanaat, çılgınca istemek ve çalışmak; ama, elde edilen her sonuca razı olmaktır. Hırs da çılgınca istemek ve çalışmak; ama, hiçbir sonuçtan razı olmamaktır. Bu şaşırtıcı farkı kavrayamamak yüzünden kaybediyoruz.
Tüm evren ilahi iradenin eseridir ve her şeyin son kararı ilahi iradeye dayanır. Yaratıcı irade, her şeyden bağımsız ve her şeyin sahibi olduğu halde, kararlarını ve tercihlerini rasgele ve “hikmetsiz şekilde” ortaya koymaz.
Eğer ilahi iradenin nasıl takder ettiğini öğrenebilirsek, olay akışı içerisindeki konumumuzu kontrol edebiliriz.Ruhsal Zeka, Yaratıcının hikmetlerini tanımamıza, neyi niçin istediğini anlamamıza imkan verir. Bilmemiz gereken şudur:
Kimse Yaratıcıya rağmen başarılı olamaz; kimse onun izin vermediği, yaratmadığı eylemler içerisinde yer alamaz. Şu halde, bizim Yaratıcı irade karşısındaki konumumuz nedir? Nasıl oluyor da başarılı oluyoruz? Nasıl oluyor da bazılarına sıra dışı destekler veriyor, bazılarının yollarına aşılmaz engeller koyuyor? Nasıl ve neden? Bu sorulara cevap bulan ruhsal zeka, İlahi iradenin alanına girerek, “niçin” yaptığını görecek, kendi üzerindeki hükümleri değiştirmek için de “gerekçelerin” içerisinde kendine bir yer seçebilecektir.