En Komik 25 Deli Fıkrası

Fıkra,deli fıkralarıalıntı sözleri

Bu yazımızda en komik deli fıkralarını sizler için seçtik.İnsan, sosyal deli gömleğiyle gerçekten önceden kestirilebilir hale getirilmiştir.Belki de, deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı. Bir zamanlar dünyanın güneşin çevresinde döndüğüne inanmak nasıl delilik belirtisi olarak görüldüyse, şimdi de geçmişin değiştirilemeyeceğine inanmak delilik belirtisi olarak kabul ediliyor.

Güldüren Deli Fıkraları

1.İki Deli

Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinden kaçmaya çalışan iki akıl hastası, karşı taraftan gelen hastane bekçisini görünce, büyük gövdeli bir çınarın arkasına saklanırlar.

Hastane bekçisi, onların ayak seslerini işitir ve seslenir:-Kim o?

İçlerinden biri kedi gibi miyavlar.Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp oradan uzaklaşırken akıl hastası kafadarların ayakları altındaki yapraklar ses çıkarır.Bekçi geri dönerek tekrar seslenir:-Kim var orada?

İkinci  akıl hastası cevap verir:-Bir kedi daha

2.Başhekim

Uçak, Yeşilköy’den kalkmıştı… Bakırköy Akıl Hastanesi’nin üzerinden geçerken, pilot birden gülmeye başladı. Hostes bu gülüşün sebebini sorunca şu cevabı verdi:

– Başhekim kaçtığımı öğrenince kim bilir nasıl şaşıracak!…

3.Balık Tutan Deli

Delinin biri sokak duvarında oturmuş ve elindeki oltayı sokağa doğru sarkıtmış. Yoldan gelip geçenler şaşkın bir şekilde sorular soruyormuş.

– Orada ne yapıyorsun sen? Yoksa balık mı tutuyorsun.

– Evet demiş deli.

– Tutabildin mi bari hiç?

– Tutuyorum tabi senle beraber 23 tane oldu demiş 🙂

4.Delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil

Adamın birinin arabasının lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam arabanın lastiğini söker.  Ama lastikten söktüğü 4 bijon yuvarlanıp yağmur mazgalının içerisine düşer. Adam bakar mazgaldaki bijonlar görünmüyor bile, çaresiz oturup düşünmeye başlar. Olayı başından beri gören bir deli parmaklıkların arkasından adama der ki :

– Arkadaşım sen ne yapıyorsun orada öyle?

– Sorma bilader, lastik patladı. Tam değiştirecektim bijonlar mazgala düştü.

– Düşündüğün şeye bak. Ondan kolay ne var. Bütün lastiklerden birer bijon çıkar. Lastiğe tak. Hepsinde 3 bijon olur. Seni lastikçiye kadar idare eder.

– Adama çok mantıklı gelir, hemen delinin dediğini yapar. Giderken de deliye der ki :

– Senin ne işin var bu akıl hastanesinde.

Deli cevap verir :

– Biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil

5.Hepsi Eridi

Bir gün bir deli tımarhaneden kaçmış ve bir kahveye giderek kendine bir çay istemiş. Garson çayı getirmiş. Çayın yanında iki tane şeker varmış. Deli iki şekeri de çayın içine atmış, bir kaç dakika sonrada garsondan iki şeker daha istemiş. Garson da getirmiş. Daha sonra iki tane daha istemiş, garson yine getirmiş. Bu böyle altı-yedi sefer sürmüş.

En sonunda garson dayanamamış ve

– Şimdiye kadar on altı şeker attınız demiş.

Bunun üzerine deli de:

– Onların hepsi eridi. Sen şeker getirmeye devam et!

6.Akıl hastanesine hasta seçme

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

– Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor:

– Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?

Adam:

– Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük. Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.

7.Deli Mektubu

Delinin biri bir gün eline kağıt kalem almış, bir şeyler yazıyormuş.

Yoldan geçen bir adam sormuş:- Hayrola, mektup mu yazıyorsun?

Deli:- Evet

Adam:-Kime yazıyorsun?

Deli:-Kendime yazıyorum!

Adam:-Peki oku bakalım ne yazdın kendine?

Deli:-Nasıl okuyayım, postacı daha getirmedi ki!

8.Delinin Romanı

Akıl hastanesinde bir deli öteki deli arkadaşına : “Ben bir roman yazdım, al oku bakalım beğenecek misin” demiş ve kendisine kalınca bir kitap vermiş. Öteki deli bir hafta boyunca okumuş romanı. Sonunda arkadaşı deliye:

– Romanın çok ilginç, demiş; yalnız biraz kalabalık, çok isim var içinde. Kitabı veren deli:

– Al, demiş, ikinci cildini de oku. Ve kalınca bir kitap daha vermiş. Yine aradan bir zaman geçmiş. Romanın ikinci cildini de alan deli:

– Bunu da okudum, demiş; gerçekten çok ilginç ama, bu da çok kalabalık; çok isim var içinde.

O sırada akıl hastanesinin doktoru gelmiş:

– Verin bakayım, demiş, o telefon rehberlerini. Ne zaman aldınız bunları; ben de kaç gündür onları arıyordum..

9.Duvar Yok Ki

Bir gün tımarhanede iki deli konuşuyormuş.

Biri demiş ki:-Git şu arka tarafa bak, duvar yüksekse altını kazıp kaçarız.Eğer duvar alçaksa üstünden atlarız.

Deli gidip arka tarafa bakmış. Koşa koşa gelmiş:-Sanırım biz buradan kaçamayacağız.

Niye kaçamıyacağız?

Çünkü arkada duvar yok…

10.Ya bardağı çekersen

Delinin biri bir gün doktoruna gider ve iyileştiğini söyleyerek serbest bırakılmasını ister.Bunun üzerine doktor:

-Sana bir soru soracağım doğru bilirsen buradan çıkarsın.

Deli:

-Peki anlaştık sor sorunu.

Doktor:

-Sen 10 katlı bir binanın tepesine çıksan ben de aşağıda bir bardak su tutsam.Şimdi aşağıya atlar mısın atlamaz mısın?

Deli:

-Niye atlayım ben deli miyim der?

Doktor içinden adamın gerçekten iyileştiğini düşünür ve neden diye sorar.

Deli:

-Ya bardağı çekersen

11.Teneffüs

Delileri başka hastaneye uçakla nakil yapıyorlarmış. Uçak havalandıktan sonra müthiş bir gürültü… Kaptan pilot çok rahatsız olmuş sesten. Bu gürültüyle bu yolculuk çekilmez deyip delilerin başındaki hemşireyi çağırtmış:

-Hemşire hanı bunları bir oyunla falan oyalasanız!

Hemşire “Tamam!” deyip çıkmış.

Kısa bir süre sonra uçakta çıt sesi bile kalmamış. Pilot merak etmiş, kabinden çıkıp hemşirenin yanına gitmiş, bakmış ki hemşire tek başına oturuyor. Pilot:

– Hemşire hanım hastalar nerede? diye sormuş.

Hemşire cevap vermiş:

– Öğretmencilik oynuyoruz ben öğretmenim. Ders zili çaldı uçağın kapısını açtım hepsi de teneffüse çıktı!!!

12.Boş şişeleri getirdim

Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatan bir hasta hastanede çalışan görevliye yanıma gel diye çağırır. Hemen git marketten bana 6 tane gazoz al gel der.

Görevli hastaya kızarak 6 defa tokat atar ve al marketten gazozlarını aldım der. Bu olayın üzerinden  biraz zaman geçer, hasta yine hastane görevlisini yanına çağırır ve bu sefer görevliye 6 tokat atar.Ne olduğunu anlamayan görevli sorar:-Ne  oldu .

Hasta yanıtlar:

– Boş şişeleri getirdim ağabey

13.Karıştırmadın ki

Bir gün iki deli havuzun başında oturup çay içiyorlarmış. Delinin biri çayı için getirilen şekeri havuza amış ve havuzun suyundan bir yudum almış:

– Şeker attım ama tadı yok!

İkinci deli:

– Niye tadı olsun, karıştırmadın ki salak!…

14.Armut

İki deliden biri ağacın aşağısında diğeri yukarısında oturuyormuş.

Doktor gelmiş aşağıdaki deliye sormuş:– O yukarıda ne yapıyor?

Deli:– O kendini armut zannediyor demiş.

Doktor:– Peki sen ne yapıyorsun burada?

Deli:– Onun olgunlaşması bekliyorum, düşünce yiyeceğim.

15.Ben taksiyle gelicem

Akıl hastanesinde doktorlar delilere test uygulayıp düzelmiş hastaları yollamayı düşünürler. Doktorlar duvara bir araba resmi çizip delileri resmin yanına toplamışlar ve bu arabaya binip akıl hastanesinden gidebileceğini söylemişler. Delilerin hepsi arabaya binmeye çalışmış sadece bir tanesi bir şey yapmamış.Doktorlar onun düzeldiğini sanmışlar ve adama sormuşlar.

-Sen neden binmeye çalışmadın?

-Ben arkadan taksiyle gelecem…

16.Koltuk

Ruh ve sinir  hastası İstanbul’a gitmek için uçağa bindirilir. Uçakta bir koltuğa oturur. Ancak koltuğun sahibi gelir, kendi yeri olduğunu söyler ancak dinletemez.

Kaptana başvurur, kaptan gelip  ruh hastasının kulağına bir şeyler fısıldar. O da hemen kalkıp kendi yerine geçer. Kaptanın ona söylediğini merak ederler.

Kaptan:

– Bu oturduğu koltuğun İstanbul’a gitmediğini, diğerinin gittiğini söyledim…

17.İntihar

Jim ve Mary akıl hastanesinde yatmakta olan iki delidir . Bir gün hastanenin yüzme havuzunun kenarında dolaşırken Jim aniden havuza düşer ve havuzun en dibine batar . Bunu gören Mary hiç tereddütsüz hemen havuza atlar ve Jim’i kurtarır . Bu olay hastanede büyük takdir toplar ve başhekim artık Mary’nin akıllandığına karar verip taburcu olmasına karar verir . İşlemler yapılır onaylanır ve aynı gün başhekim Mary’nin odasına gider ;

– Mary sana bir iyi bir de kötü haberim var:İyi haber bu kahramanca davranışından sonra anladım ki senin akli dengen yerine gelmiş ve seni taburcu ediyoruz.Kötü haberim ise az önce kurtardığın arkadaşın Jim odasında intihar etmiş, ipe asılı olarak bulduk.

Mary gayet sakin bir tavırla:

Yooo arkadaşım intihar etmedi ki kurusun diye onu ipe ben astım.

18.Önce kaçanları yiyelim

Bir akıl hastanesinden iki tane deliyi düzeldiler diye salacaklarmış. Doktorlar son bir test daha uygulayalım öyle salarız demiş. Delileri boş bir masaya getirmişler. Boş masanın üstüne bir kase zeytin ve bir kase canlı hamam böceği atmışlar.

Delinin bir tanesi hemen zeytinlere sarılmış, diğer deli araya girmiş:

-Önce kaçanları yiyelim onlar zaten orda duruyor…

19.Prova Yaptık

Temel ve Cemal ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden kaçmışlar. Bunun üzerine doktorlar ve hastane yönetimi bütün gün iki kafadarı aramış…Bakmadık yer bırakmamışlar fakat bir türlü onları bulamamışlar.

Akşam hastaneye döndüklerinde Temel ile Cemal’i hastanede görmüşler.

Doktorlar:

– Sabahtan beri sizi arıyoruz, nereye gittiniz?

Temel:

– Bugün prova yaptuk yarun kaçmayi düşüniyoruz…

20.Elazığ akıl hastanesi

Tarih : 1960’lı yıllarda bir gün.

Yer : Elazığ ruh ve sinir hastalıkları hastanesi.

Nasıl olduysa 423 hasta, hastaneden kaçar ve Elazığ sokaklarına dağılır.Dönemin başhekimine danışırlar:

– Doktor bey ne yapalım?

Doktor, bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin der.Doktor önde, arkada 4-5 personel çıkarlar sokağa. Düüüüt, düüüttt diyerek trencilik oynayarak Elazığı dolaşırlar.Bütün deliler bu kuyruğa girerek vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde ise sayı 600 ü çoktan geçmiştir.

21.Deli ile doktor

Doktor,akıl hastasına sorar:

-Bir kulağını kessem ne olur?

-Canım yanar.

-Ya iki kulağını kessem ne olur?

-O zaman iyi göremem.

-Peki ama niçin?

-Niçini varmı canım, iki kulağımı da kesersen gözlüğümü nereye takacağım?

22.Nargile

Berberin biri dükkanında çalışırken radyodan bir anons duyulur:

– Dikkat! Akıl hastanesinden bir deli kaçmıştır, çok tehlikeli ve saldırgan olduğundan sakın tartışmaya girmeyin ne derse yapın!

Berber, “Hay Allah neler oluyor?” derken birazdan içeri biri girer koltuğa oturur:

– Beni traş et!

Berber:

– Nasıl olsun efendim?

Adam:

– Kafamın tam tepesini traş et, yanlar kalsın.

Berber:

– Amma cins adam der. Traşı yapar, bitirir.

Adam:

– Şimdi git biraz tütün ve köz getir.

Çırağı gönderip getirtirler.

Adam:

– Şimdi tütünle közü traş ettiğin tepeme koy.

Berber:

– Eyvah deli bu galiba…

Çaresiz denileni yapar. Deli:

– Şimdi nargileye benzedim mi?

Berber bıyık altından gülerek: “Evet!” der.

Deli ayağa kalkar, fermuarını indirir:

– Öyleyse çek bakalım!!!

23.Canlı Bomba

Bir gün tımarhanede yangın çıkar. Doktorlar delileri nasıl çıkaracağız derken başhekim parlak bir fikir sunar:

-Hasta bakıcıyı soyup aralarına yollayalım. Canlı bomba sanıp kaçarlar!

Doktorların hepsi mecburen tamam der ve planı uygulamaya koyarlar.

Hasta bakıcı emir kulu olduğu için mecburen soyunup gider. Deliler aynen dedikleri gibi bunu canlı bomba sanar ama camdan atarlar.

Bunun üzerine bizim başhekim doktorlardan birini yollar yine camdan atarlar. İkinci, üçüncü derken sıranın kendisine geldiğini anlayan doktorlardan biri itiraz eder:

-Madem fikir sizden çıktı Başhekim bey, buyrun bir de siz deneyin!

Başhekim de gururuna yediremez ve gider. Deliler bu defa kaçarlar yangın söndürülür. Ortalık sakinleşir ve delilere sorarlar:

-Neden diğerlerinde değil de, başhekimde kaçtınız?

Deliler cevap verir:

– Onun fitili çok kısaydı! Atacak vaktimiz yoktu!…

24.Peygamber

Akıl hastanesinde bir deli, arkadaşına peygamber olduğunu iddia eder. Tabii ki arkadaşı da ona inanmaz.

– Oğlum; kafayı yedik de, o kadar da değil!

Daha sonra diğer bir arkadaşının yanına gider ve der ki:

– Falanca arkadaş peygamber olduğunu iddia ediyor!

Bunun üzerine diğer arkadaş:

– Yalan!… Ben böyle bir peygamber göndermedim!…

25.Hastaneden Kaçış

Üç deli hastaneden kaçmaya karar verirler. Fakat üçüncü katta olduklarından işleri biraz zordur. En yaşlılarının aklına bir fikir gelir:

– Her gün bir çarşaf çalacağız, birbirlerine bağlayıp pencereden ineceğiz… Üç çarşaf… Üç gün sonra özgürüz.

Anlaştıkları gibi her gün bir çarşaf çalarlar, üç çarşafı tamamladıktan sonra birbirlerine bağlarlar. En küçüklerinin denemesi için aşağıya sarkıtmaya karar verirler. En küçükleri bağlanan çarşaflardan aşağı iner bir süre sonra nefes nefese, yukarı çıkar. Gözleri çıkacakmışçasına telaşla:

– Mahvolduk… Bittik… İşimiz bitti… Çarşaf otuz santim uzun geldi! Makas lazım!…