Nevzat Tarhan tarafından söylenmiş en güzel sözleri sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve özlü Nevzat Tarhan sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
1952 yılında Amasya’nın Merzifon ilçesinde doğdu. 1969 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1975 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Albaylığa 1993 ve profesörlüğe 1996 yılında yükseldi. 1996-1999 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve Adli Tıp Kurumunda bilirkişilik yaptı. Kendi isteğiyle emekli oldu. Halen Memory Center isimli Nöropsikiyatri Merkezi’nin yöneticiliğini, Türkiye’nin ilk nöropsikiyatri hastanesi olan NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını ve (İDER) İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfının Başkanlığını yapmaktadır.
En Çok Beğenilen Nevzat Tarhan Sözleri
Aşkın üç duygusal ayağı vardır: sevme boyutu, arzu boyutu ve bağlanma boyutu. Nefis arzular. Kalp sever. Ruh bağlanır. Bu esnada akıl da ölçüp biçme işlemi yapar.
Evlilik, ömürlük bir yolculuktur. Bu uzun yolculukta, tahmin edilemeyecek kadar güzel anlar da yaşanır, hesaba katılmayan sorunlar da baş gösterir. Önemli olan bir kere yola çıktıktan sonra, onu keyifle sürdürebilmek; duyguyla mantığı, aşkla arkadaşlığı dengede tutmaktır.
Modern yaşam tüketimi artırmak için rekabeti teşvik etmiştir. Rekabet kıskançlığa, kıskançlık ise mutsuzluğa dönüşmüştür.
İletişimin en kötüsü, iletişimsizliktir. İletişimsizlikte hem bilgi alış verişi yoktur, hemde yalnızlık duygusu fazladır.
Sevginin zıddı korkudur. Sevgi çoğaldığında korku azalır. Korku arttığında sevgide eksilme meydana gelir. Bir insanın sevdiği kişiye olan ilgisi azalmış, bunun yerini korku almış ise o kişiye duyulan sevgi gerilemeye başlar.
Nevzat Tarhan Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Düşmanını tanımayan, savaşta yenilir. Hem kendisini hem düşmanını tanımayan, savaşta yenildiği gibi savaştan sonra da toparlanamaz. Düşmanını tanımayıp kendisini tanıyan, savaştan sonra başarıya ulaşabilir. Hem kendisini hem düşmanını tanıyan gücün ise, yenik düşme ihtimali yok gibidir.
Vicdani zekası yüksek kişilerin hayatına baktığımızda…Aceleci değildirler, sebatları yüksektir, sonucu düşünmeden hareket etmezler.
Çocuğu hediyeden, oyundan daha çok insan yerine konmak, değer verilmek, ciddiye alınmak mutlu eder.
Ağaçların bir haftada meyve verdiğini düşünürsek yanılırız. Çünkü onlar bir sene boyunca nice fırtınalara, kışlara göğüs gererler. İnsanın düşünce üretiminde de aynı şey geçerlidir.
Çocuk, sahibi olmaları için değil, koruyuculuğunu yapmaları için anne babaya verilmiş bir emanettir.
Akılcılık insanın bütün sorularına cevap veremiyordu. Dinin teselli etme, hayata anlam katma gücü ve işlevini karşılamıyordu.
Modernizm bize sadece bu dünyada özgürleşmeyi ve zevk peşinde koşmayı önerdi. Bunun sonucunda özgür, ama yalnız insanlar çoğaldı.
Bencillik insanın sorumluluktan kaçmasına sebep olur. İnsanı başkalarını anlama çabasından, çoğulcu düşünmekten, yakınları için iyilik yapmaktan alıkoyar. Bencilliğin içerisinde kolaycılık vardır. Aslında bir anlamda bencillik, acziyetin ters bir rolle dışarıya ifade edilmesi demektir.
İnsan karşısındakini, kendisini mutlu ettiği için değil, kendi olduğu için sevmelidir; ideal olan budur.
Geçmişle çok uğraşan insanlar beyin enerjilerini boşa harcarlar. Oysa insanoğluna verilen beyin enerjisi yaşadığı günü mutlu ve başarılı geçirmesi içindir.
Anlamlı Nevzat Tarhan Sözleri
Her şeyi bildiğini düşünen insan da öğrenmeye kapalı olduğu için gelişemez. Hatayı kabul etme, kişiyi değersiz kılmaz, aksine daha cana yakın hale getirir. Yoksa başkalarının haksız olduğunu hissettirmek, o kişileri sizden uzaklaştırır.
İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Zorluklarla mücadele eden insanlar, cins atlar gibidir. Adım atamayacak hale gelseler bile, adım atmanı bir yolunu bulur, amaçlarından soğumazlar.
Kişiliğimizin bize zarar veren ve hizmet etmeyen bir yönünü değiştirmek, bilgisayar programı yazmak gibi bilgi, donanım ve çaba gerektirir. Eğer beynimizi biz kendimiz programlamazsak dış uyaranlar bizi programlar.
Kadının ilişkideki önceliği, paylaşmak ve yakınlık hissetmektir. Erkeğin önceliği ise yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmektir.
Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Özgüven sahibi bir çocuk yetiştirmenin en önemli kriterlerinden bir tanesi çocuğun kişiliğini övmemek ise bir diğeri de çocuğun kişiliğini eleştirmemektir.
Beklemek, ertelemek zevk duygusunu uzatır. En lezzetli yiyecekleri öğünün en sonuna bırakmamızın altında bu yatar.
İnsan da, eğer hayattaki hedefini çizdiyse, karşısına engel bile çıksa, pes edip vazgeçme yerine o engeli aşmayı düşünmelidir.
Aza kanaat etmeyip hep çoğu isteyen kişi, zengin de olsa yoksuldur. Gerçek zengin, elindekilerle mutlu olandır.
Etkileyici Nevzat Tarhan Sözleri
Dürüstlük gizli bir hazineye benzer, ortaya çıktığında sevilir; yalan gizli bir ateşe benzer, ortaya çıktığında yakar.
Önemli olan zora talip olmak, zor bir hastalığı tedavi etmek… Asıl öğretmenlik zor öğrencilerde kendini gösterir.
Kin duygusu, mutluluğa zarar verir. Sevgiyi azaltır, zamanın ve enerjinin boşa harcanmasına sebep olur.
Aşık, en başta karmakarışık olandır. Saflığını yitirmiş olandır. Bilmediği denizlerde yüzdüğü için “Bana ne oluyor?” sorusuna cevap bulamayandır.
Şunu bilmeliyiz ki bir konuda ne istediğimizden çok arzu ettiğimiz şeyi nasıl istediğimiz önemlidir.
Kıskançlık âşığın olmazsa olmaz vasıflarındandır, zira aşk bir saltanattır ve ortak istemez.
Nasıl kalp insanın çekirdeğiyse, insan da varlığın çekirdeğidir. O halde sevgi-aşk-muhabbet özün özü, çekirdeğin çekirdeğidir. O yüzden tüm güzel duyguları kendi içinde toplar.
Kaybedeni olmayan bir ilişkide ilk temel adım, karşı tarafın psikolojik ihtiyaç ve beklentilerini tanımaktır.
Nasıl ki bir su damlası sürekli damladığında mermeri oyabiliyorsa, insan da sürekli aynı şeyleri düşündüğünde zihinsel yapısında bir zayıflama meydana gelir.
Evlilik birbirini seven iki kişinin bir araya gelmesi demek değildir. Uzun bir yolculuğa çıkmak ve bu yolculukta ortaya çıkan farklılıkları bir noktada uzlaştırmaktır.
Bir insan kendini tanımayı başardıkça kendisine yardım edecek, böylece başı daha dik duracak, daha güçlü ve mutlu olacaktır.
Kısa Nevzat Tarhan Sözleri
Gerçek özgürlük, ortak amaç etrafında birleşmeyi gerektirir.
Hırslı ve doyumsuz insanlar, her şeyi silah haline getirirler.
Elbette evlilikte sevgi ve aşk önemlidir ama bunlar iyi ilişkinin sonucudur, nedeni değildir.
Karı-koca birbirinin kölesi değil, iki hür insandır.
Akıllı kadın eşine özgür olma hakkı tanırken akıllı erkek de eşine üzülme hakkı vermelidir.
Psikolojik savaşta yenilen taraf, bilgi gücü zayıf olan taraftır.
Eşler, birbirleriyle iletişim kuramıyorlarsa ya da sürekli çatışmalı bir iletişim içindeyseler, yapmaları gereken ilk şey birbirlerinin iletişim dilini öğrenmektir.
Okul başarısı için klasik zeka yetebilir, hayat başarısı için duygusal zeka şarttır.
Seçme özgürlüğünün bedelini ödeyemeyenler ise akıllarını bir başkasına teslim etme eğilimindedirler.
Menfi duygularını ifade edemeyen, hep neşeli roller oynayan kişinin güzel duyguları körelebilir.
En büyük zafer; bireyin kendine karşı kazandığı zaferdir.
Mezarın dışındakiler mezarın içindekilerin pişman olduğu konular için birbirini yerler.
Olumsuz duygular, paylaşıldıkça pekişir.
Kişiselleştirme ve aldatılma kaygısı, dürüst olmayan insanların tepkisidir.
Diploma ambalajdır, ambalaja bakıp da öze önem vermeyen insanlarla yapılan evlilikler yürümez.
Gördüklerimiz, mümkün olduğunu düşündüğümüz şeylerden ibarettir.
Duygularınızı doğru yöntemlerle ifade etmelisiniz.Kavga dili haklı insanı haksız duruma düşürür.
Vefa , iyilik yapanı unutmamak , gördüğü yardımları hatırdan çıkarmamaktır.
İnanmak, düşünmekten daha zordur.
İlişkisinin kirasını ödemeyen, iyi ilişkiyi haketmiyor demektir.
Sevgi öyle bir duygudur ki insan sevilene doğru göç eder.
Cesaret, gereksiz güç gösterisi değildir.
Modern insanın yetinme duygusu körelmiştir.
Gayretsiz toplum, yakıtsız araba gibidir.
İyi insan olmanın annesi tevazu, babası cesarettir.
Vefa doğuştan gelmez, sonradan kazanılır.
Savaşın onda dokuzu sözle, onda biri silahla kazanılır.
Aşk bilinmez ve çözülmez bir duygu değil, karmaşık bir gayretin ürünüdür; emek ve yatırım gerektirir.
Erdemleri hayatımıza kitaplarla değil, fiillerle sokabiliriz.
Kendine güvenen insan kendisini ispata ihtiyaç hissetmez.
Demokratik çözüm; sabır, tahammül, ikna ve inandırma faaliyeti demektir.
Yaşam mücadele değil, yardımlaşmadır.
Azim başlamak, sabır bitirmek için gereklidir..
Sevgiyi; konuşarak, hediyeleşerek, yardım ile, dokunarak, gösterir insanlar.
Herşey incelikten, insan kabalıktan kırılır.
İyilik yapana iyilik yapın, kötülük yapana haksızlık yapmayın.
Bonus
Beklentilerin gerçekçi olup olmadığı ve kadın ile erkeğin beklentilerinin birbirleriyle örtüşüp örtüşmediği evlilikteki uyumun kalitesini belirler. Beklentiler birbirine ne kadar yakın olursa, uyum da o kadar kolay gerçekleşir.
Emek verilmeyen bir evlilik, tıpkı bakımı yapılmamış bir bahçenin yabani otların istilasına uğraması gibi her geçen gün güzelliğini kaybeder ve sonunda kurur.
Kalp malzemeyi sağlar , akıl ise onu şekillendirir. Malzeme olmadıktan sonra çok akıllı olmak bir işe yaramaz. Akıl olmayınca da elde ne kadar malzeme olursa olsun harcanır gider.
Adam Smith Sözleri
Adam Smith tarafından söylenmiş en güzel sözleri sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve özlü Adam Smith sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Modern iktisadın babası olarak bilinen Adam Smith 16 Haziran 1723’te İskoçya’da doğdu ve 7 Temmuz 1790’da hayatını kaybetti. Adam Smith ahlak felsefesi profesörü olması nedeniyle ekonomik açıklamalarında bu bilim dalının etkileri yoğun görülür. Ekonomide ve doğal olaylarda bir düzen olduğunu ve bunun gözlem ve ahlak hissi ile tespit edilebileceğini söyler.
En Çok Beğenilen Adam Smith Sözleri
Bütün üretimin tek amacı tüketimdir ve üreticinin çıkarları ancak tüketicinin çıkarları gerektirdiği ölçüde korunmalıdır.
Her birey kendi karını arttırmaya çalışırken amacı hiç de bu olmadığı halde bütün toplumun zenginliğinin artmasına hizmet eder. Bunu yaptıran piyasanın gizli elidir.
Tüm insanlar gibi toprak sahipleri de ekmeden biçmeyi severler ve toprağın doğal ürünleri için bile rant isterler.
Üyelerinin büyük bir bölümü yoksul ve perişan durumda olan hiçbir toplum elbette, gelişkin ve mutlu olamaz.
Her ne kadar insanın bencil olduğu varsayılıyorsa da, insanın görmekten memnun olmak dışında bir kazancının olmadığı, onu başkalarının durumuna ilgili yapan ve başkalarının mutluluğunun kendisi için gerekli kılan kimi ilkeler vardır.
Adam Smith Tarafından Söylenmiş 8 Güzel Söz
Yükselen kapitalist girişimcilerin, girişim özgürlükleri önündeki feodal kısıtlamalara, eski düşünce ve alışkanlıklara karşı yürüttükleri mücadeleye entelektüel bir gerekçe sağlamış, kazanç hırsına ve açgözlü tutkulara bir saygınlık ve kutsallık kazandırarak bu sınıfın iktisadi çıkarlarını rasyonelleştirmiştir.
Tüccarlarımız ve manüfaktürcü patronlarımız, yüksek ücretlerin fiyatları artırdığı için olumsuz sonuçlara yol açtığından ve dolayısıyla ülke içinde ve dışında malların satışının azalttığından fazlasıyla yakınırlar. Yüksek kârların olumsuz sonuçlarından ise söz etmezler. Kendi kazançlarının zararlı etkileri konusunda sessiz kalırlar. Yalnızca diğer insanların kazançlarının zararlı etkilerinden yakınırlar.
Avrupalı bir prensin yaşantısı ile çalışkan ve tutumlu bir köylünün yaşantısı arasındaki fark, bu köylü ile on bin çıplak vahşinin yaşamları ve özgürlükleri üzerinde mutlak efendi olan çok sayıda Afrikalı kralın yaşantısı arasındaki fark kadar büyük olmasa gerektir.
Her insan yaşam için gerekli maddelerden, yaşamı kolaylaştırıcı ve eğlendirici eşyalardan yararlanabildiği ölçüde zengin ve yoksuldur.
Zanaatların daha iyi yönetimi açısından, loncaların gerekli olduğu iddiasının hiçbir temeli yoktur. Bir zanaatçının üzerinde gerçek ve etkili olan disiplin, loncanın değil, müşterinin tavrından kaynaklanır. İşçinin hile yapmasını engelleyen, ihmalkarlığını gideren şey, elindeki işi yitirme korkusudur. Tekelci bir lonca bu müşteri baskısını kaçınılmaz bir şekilde zayıflatmaktadır. Çünkü bu durumda iyi de çalışsalar kötü de çalışsalar belli bir grup zanaatçıya iş vermek gerekmektedir.
Aynı zanaatın erbabı eğlence için bile nadiren bir araya gelir ve toplantıları ya umuma karşı bir komployla neticelenir ya da fiyatları arttırmaya yönelik bir tertiple.
Bir şeyi elde etmiş olup elden çıkarmak ya da başka bir şeyle mübadele etmek isteyen kişi için, o şeyin gerçek değeri, kendi üzerinden atarak başkalarının sırtına yükleyebileceği eziyet ve zahmettir.
Her bireyin kendi şartlarını iyileştirmeye yönelik doğal çabaları, dışarıdan yapılacak herhangi bir yardımdan çok daha yararlıdır ve toplumda servet ve refahın artması için yeterlidir.
Kısa Adam Smith Sözleri
Piyasayı görünmez bir el ilişkilendirir.
Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.
Kasap ya da fırıncının bizi beslemeleri hayırseverliklerinden değil kendi çıkarlarını düşünmelerindendir.
Para bir mübadele aracıdır.
Fakirlerin asıl trajedisi beklentilerinin fakirliğidir.
İnsan pazarlık yapan hayvandır.
Erdemler zaaflardan daha tehlikelidir çünkü vicdan erdemleri sınırlandırmaz.
Jean de La Bruyere Sözleri
Jean de La Bruyere tarafından söylenmiş en güzel sözleri sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve özlü Jean de La Bruyere sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Ünlü bir Fransız yazarıdır. 16 Ağustos 1645 ile 10 Mayıs 1696 tarihleri arasında yaşamıştır. Conde Prensi’nin yanına özel öğretmen olarak girdi. Ömrünün sonuna kadar orada yaşadı. Eski Yunan yazarlarından Theophrastos’un “Karakterler” adındaki eserini çevirirken bunlara “Bu Yüzyılın Karakterleri” adı ile kendi yazılarını da ekledi.La Bruyere’in çeşitli karakterleri anlatan bu eseri Fransız klasik edebiyatının temel taşlarından biri sayılır. Yazar bu eserinde türlü çeşit insan tipini çok kuvvetli incelemelerle çizmiş ve arada vecizelerle bezemiştir.
En Çok Beğenilen Jean de La Bruyere Sözleri
İnsan için yaInız üç oIay vardır: doğmak, yaşamak ve öImek. İnsan doğduğunun farkında değiIdir, öIüm korkusuyIa acı çeker ve geneIIikIe de yaşamayı unutur.
Düşmanımızın gün geIip dostumuz, dostumuzun da gün geIip düşmanımız oIabiIeceğini unutmaksızın yaşamaIıyız.
Biz dünyaya yeni bir şey söylemek için çok geç geldik. Söylenecek ne varsa daha önceden söylenmiştir.
Hayat, duyguIananIar için bir trajedi, düşünenIer için bir komedidir.
Erkek başkasının sırrına kendi sırrından ziyade sadık kalır, kadın, aksine kendi sırrını başkasının sırrından daha iyi saklar.
Jean de La Bruyere Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Boş kafalı insanla mütevazı insanı birbirinden ayırmak kolaydır, birinciler hep kendilerinden bahseder.
Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük bir mevkiye geçiriniz. Mevki yapma güçtür, ancak o mevkiye Iayık oImak daha da güçtür.
Temiz yürekIi insanIar hiçbir zaman rahat hayat yaşayamazIar. Çünkü kendiIerini başkaIarının hayatı için feda ederIer.
Dürüst bir insansınız, işinizi etrafınızdakiIeri memnun etmek ya da etmemek üzere yapmıyorsunuz; efendinize ve görevinize sıkı sıkıya bağIısınız. Siz, bitmiş bir adamsınız.
Dünyada başarı kazanmanın iki yoIu vardır: Ya kendi akIından faydaIanmak, ya da başkaIarının akıIsızIığından faydaIanmak.
Başkasını övmeyenIere, yerenIere, kimseden hoşnut oImayanIara bakın; bunIar kimsenin beğenmediği insanIardır.
YaşIanmak isteriz, ama yaşIıIıktan korkarız; bu hayatı ne kadar sevip, öIümden nasıI kaçmak istediğimizi gösterir.
BiIgisizIik koIay ve rahat eIde ediIdiği için çoğunIuk biIgisizdir. Çok konuşmak insanın gözden düşmesi için en kısa ve emin yoIdur.
Zayıf oIduğumuz için düşmanIarımızdan nefret eder ve ondan intikam aImayı düşünürüz.
Birbirimizin küçük kusurIarını hoş göremezsek arkadaşIıktan birşey anIayamayız.
Kısa Jean de La Bruyere Sözleri
Kadının mizacı giydiği eIbise iIe değişir.
CömertIik fazIa vermekten ziyade yerinde ve zamanında vermek demektir.
Can sıkıntısı, dünyaya tembeIIikIe birIikte geImiştir.
Az konuşmaktan nadiren, çok konuşmaktan ise çoğunIukIa pişman oIuruz.
Büyük adamlar tarihi, tarih de büyük adamların yaptıklarını süslemiştir.
TembeI oIduğumuz için sakinIeşir ve intikam aImaktan vazgeçeriz.
Gülmeden ölmemek için,mutluluğa kavuşmayı beklemeden gülünüz.
Bir kadının güzeIIiği, ancak sevmeye başIadığı zaman meydana çıkar.
Aşk bıkmakIa oIur, unutmakIa gömüIür.
İnsanın sevmediği ile yaşaması, sevdiğinden ayrılmasından da beterdir.
Çirkin kadın yoktur; güzeI görünmesini biImeyen kadın vardır.
İnsanIar hakkında konuşuIanIara inanıp onIar hakkında karar verme.
Zaman dostIuğu güçIendirir, aşkı zayıfIatır.
GönüI okşayıcı sözIer, kıIık değiştirmiş yaIanIardır.
Gerçeğe ancak tek yoIdan gidiIir, ama ondan uzakIaşmak için binIerce yoI varır.
ÇocukIarın ne geçmişi, ne geIeceği vardır.Şimdiki zamanı yaşar onIar.
AkıIIı insanIara güImek, deIiIerin ayrıcaIığıdır.
Erdem kıIığına girmemiş, ondan destek aImamış kötüIük var mı.
Zamanın kısaIığından en çok yakınanIar zamanIarını en kötü kuIIananIardır.
Tüm beIaIar, yaInız kaIma yeteneğimizin oImayışından ileri gelir.
MutIu oImak mı istiyorsun? Yapman değiI yapmaman gereken o kadar çok şey var ki.
Gerçekten aIçak gönüIIü oIan bir insan, kendisinden hiç söz etmeyen insandır.
Halide Edib Adıvar Sözleri
Halide Edib Adıvar tarafından söylenmiş en güzel sözleri sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve özlü Halide Edib Adıvar sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Türk Edebiyatı’nın ve Milli Mücadele Dönemi’nin en başarılı isimlerinden biri olan Halide Edip Adıvar, davranışlarıyla da Türk kadınına örnek olmuştur. Milli mücadele sürecinde, ülkenin kurtuluşu adına çok önemli işler yapan Halide Edip, Servet-i Fünun ve Cumhuriyet Dönemi’nin en başarılı yazarlarından biridir.
En Çok Beğenilen Halide Edib Adıvar sözleri
Sevdiğimiz her şey esasen bizimdir. Kalbimizin içindedir. Ona o kadar sahibiz ki, dünyanın orduları kalbimizden onu koparıp atamaz.
Onda ne kadar serseriliğe, başıboş gezmeye alışkınlık varsa o kadar da birine bağlanmak, birinin malı, kulu olmak ihtiyacı vardı.
Haksızlığa sapıp çoğu insanın seninle beraber olmasını sağlamaktansa adaletle davranıp tek başına kalmak daha iyidir.
Meyhaneler sakini ol; iç, mihrapları yak, kâbeyi ateşe ver. Fakat ey insan, kendi cinsini incitme!
İnsanoğlu demirden ve çelikten değil, etten ve duygulardan yapılmıştır. Onu gerçek bir makine gibi kullanmak, insanlığını öldürmek demektir.
Halide Edib Adıvar Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
İçinde korku var, ölüm korkusu…Yaşamak o kadar tatlı ki…Hatta gözyaşları, ıstıraplarla dolu olduğu zaman bile güzel.
Milletinin ve memleketinin geleceği tehlikede olmamak şartıyla ben daima savaşa karşıyım.
İnsan en çok sevdiklerine ancak en iyi yapabileceği verebiliyor.
Zaman, bize öğretmenle öğrenci arasındaki dengenin ölçülü olmasının ne kadar çok gerekli olduğunu ispat etmişti.
Beni ona bağlayan kuvvetli nedenlerden biri de belki bana hiç soru sormamasıydı. Çünkü hayatta sorguya çekilmek kadar beni çileden çıkaran bir şey yoktur.
Dünya ne garip ne garip bir şeydi. Bazen adam, yirmi üç yaşında, birdenbire ne kadar ihtiyar, ne kadar bütün dünyayı kavrayan bir deneyime sahip oluyordu.
Vurgunluğun bin bir şekli vardır. Evlenmek sadece vurgunlukla olamaz, bütün bir hayat içindir. Bütün bir ömrü beraber, el ele geçirmek sadece vurgunluktan daha çok derin şeylere bağlıdır.
Hayat insana oklarını atar, siz de göğsünüzü açar, onların ciğerlerinize saplandığını görürsünüz.
Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
Dünya, bütün memleketin sefaletine, esaretine, talihsizliğine rağmen çok güzeldi.
Anlamlı Halide Edib Adıvar sözleri
Aşk ve kin, bunlar karanlık, aydınlık gibi birbirini itmam eden hakikatler… Bir taraftan öbür tarafa sallanan bir rakkasın ucu. Rakkasın üstünden geçtiği başka şeyler hep ikinci derecede.
Erkekler için kadınların hepsi iyi veya kötü tehlikeli veya tehlikesiz bir sari hastalıktır. Bu hastalığın tek aşısı evliliktir.
Aşk ahlakı! Kim bilir belki istikbalde insan müesseselerinin nazımı o olur… İnşallah olsun.
Dünya sahnesine insanların girişini, şiddetli bir nefret duymadan seyretmek elde değildir. Çünkü insanların birbirlerine yaptıkları kötülük doğanın yaptığından çok daha üstündür.
Her kuvvet, ölüm karşısında cılızdır. Bir daha size söyleyeyim: Ölüler ne konuşur, ne sever; ne sevilir.
Eğer Tevfik, meramını anlatabilseydi sanatın yazıda değil, her an değişen hayatta olduğunu söyleyecekti. Ve eğer para denilen şeyin kıymetini bilseydi bu fırsatta âdetâ zengin olabilirdi. Fakat kazancı bir elinden giriyor, bir elinden çıkıyordu.
Hayatın bazı öncesiz anları vardır ki ne süresi ne biçimi ne tanımı vardır. Yalnızca bir duygulanma, yalnıza bir hayat sarsıntısıdır.
Siz hiç kimseyi sevmeyeceksiniz, fazla ve karışık düşünüyorsunuz. Sevmek kafa ile, düşünme ile değildir. Sevmek… Sevmektir işte !
Sevmeyi, sevilen şeye tek başına sahip çıkmak gibi telakki etmek ne vahşi bir şeydi. Aşık bir esirci mi ? Dünyadaki servet, güzellik, sevgiler ve sevgililer herkese yeter, herkesin hakkı.
Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için, bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım.
İnanıyorum ki, insanları sırf kuru bir adaletle muhakeme etsek, hepimizi belki kapamak lazım gelecek kadar, içimizde tehlikeli temayüller vardır.
Bana öyle geliyor ki hep başkaları için yaşayanların bir tarafı eksik kalıyor, güneş görmeyen ağaçlara, çiçeklere benziyor.
Kısa Halide Edib Adıvar sözleri
Kadınlar sade bal değil, zehir tesiri de yaparlar.
Gözün büyük olursa süzersin, ağzın goca olursa büzersin, burnun goca olunca nidersin?
Yeniyi kurmak için eskisinin enkazı süpürülmeli.
Çünkü hayat bana en korkak adamların, iddia ile cesaretten bahsedenler olduğunu öğretti.
Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler.
İnsanı ilk defa ilim ağacının yemişini yemeye sevk eden Şeytan değil mi?
Sabırla sükûn daima birlikte gelmez.
Sevmek demek, sevdiği için ceza görmeyi göze almak demektir.
Milletler dostumuz, hükumetler düşmanımız olmuştu.
İnsanı yaşatacak olan ne tıp ne de makinedir yavrum, doyurulmuş duygularımızdır sadece.
Anlamak, affetmektir.
Biz zavallı insanlar, kalplerimizin elinde birer oyuncaktan başka bir şey değiliz.
Ben bu bayrağın altında doğmuş bir Türk kadınıyım. Burada yaşadım, burada öleceğim.
Çocuk hayal gücü demektir, cesaret demektir, yaratıcılık demektir.
İstediğin zaman seninim, istediğin yolda yürürüm.
Ateşten gömlek taşıyanlar, sıcağın ısıttığı kadar yaktığını da bilirler.
Her iyi kadın erkek için mukaddes bir kalkandır.
Bonus
Ben, en çok beni korumak isteyenlerden, rafta saklanacak bir nevi mahluk gibi beni sakınanlardan nefret ederim. Ben, yalnız benim çekeceğim kadarını değil, daha fazlasını bana yükletmek isteyenleri, elimden tutup ateşe sürüklemek isteyenleri severim, içimde yanan şeyi, içimdeki ateşi kim tezyit ederse o benim hakiki arkadaşım olabilir. Bana yara sarmayı çok görüyorsunuz.
Cengiz Aytmatov Sözleri
Cengiz Aytmatov sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Cengiz Aytmatov sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
20. yüzyılın önemli yazarlarından birisidir. 12 Aralık 1928’de Manas’ın karargâhının bulunduğuna inanılan Talas vadisindeki Şeker köyünde dünyaya gelmiştir. Cengiz Aytmatov, Kırgız edebiyatının en önemli ismidir. Onlarca edebi esere sahip olan Aytmatov, dünya edebiyatının da yakından tanıdığı isimler arasında yer almaktadır. Cengiz Aytmatov; edebi çalışmalarına ek olarak, Avrupa Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinin Kırgız delegeliğini üstlenmiştir. Ayrıca Kırgızistan Dışişleri eski Bakanı Askar Aytmatov’un babasıdır.
En Çok Beğenilen Cengiz Aytmatov Sözleri
Gün gelir ve anlar ki insan; Yaşadığı her şey bir yalandır..! Geriye vazgeçemediği bir Aşk ve kabullenemediği bir yalnızlık kalır.
Ben savaşta ölen bütün yiğitlerin ve oğlumun önünde saygıyla eğilirim. Analar yavrularını yaşamaları için doğurur.
Ne de olsa, yeryüzünde bir gün geliyor, hak yerini buluyor, kimsenin yaptığı kötülük cezasız kalmıyor.
İnsanın mutlu olması ve bu mutluluğu başkalarına da vermesi bazen ne kadar kolay oluyor… Ama gerçek hayat bu değildi. Mutluluğun yanısıra, peşini hiç bırakmayan, insanın ruhunu, bütün hayatını allak bullak eden felaketler, mutsuzluklar da vardı.
İnsanın çok büyük bir mutluluğa ihtiyacı yoktur. Bir çiftçi için mutluluk, kendi tarlasını sürüp ekmek ve ürün almaktır.
En Güzel 10 Cengiz Aytmatov Sözü
Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur.
Gitmekle kendinden kaçıp kurtulacağını mı sanıyorsun? Nereye gidersen git, üzüntülerin de seninle beraber gelecektir..
Mutsuz kadınlar mezarlarınızdan kalkın! İnsanlıktan çıkmış olmaktan, bir gölge gibi yaşamaktan kurtulun! İnsanca yaşamaktan alıkonulan kadınlar kenetlenin! Eski zamanların karanlıkları önümüzde titresin. Bunları ben bu durumu son olarak yaşayan kadın olarak söylüyorum sizlere.
İnsan sonsuz olmak ister. Kalp ölümsüzlüğü arzu eder. Aşk insandaki bu hissin gerçek zannedildiği gizemli bir oyundur.
Acaba aşkta her dem küllenen acı trajediler, neden çiçek açan mutluluklardan daha çoktur?
Yeryüzündeki bütün yaratıklar arasında şeytanla hemen uyuşan, anlaşan tek yaratık insan idi. Bu uyuşma sonunda, yüzyıllar, bin yıllar boyunca kötülük ekti, kötülük biçti ve kötüye zafer kazandırdı. Evet, kötülük yapma ve yayma konusunda insanla yarışabilecek yaratık yoktu.
Birlikte yürürken gözümüzde bütün dünya değişirdi ve biz bir masal aleminde yüzerdik. Ve, her tarafı sürülmüş boz toprak, dünyanın en güzel tarlası olarak görünürdü bize.
Böyle korkunç olaylar bazen insanların başına da gelebilir. Üstesinden gelemediği çelişkilerle baş başa kalan insan, moral bakımından derinden derine sarsılır ama bunu kimseye söyleyemez, çünkü ona kimse yardım edemez. Bu korkunç bir yer kayması gibidir, tehlikeyi görürsünüz; ama bir şey yapamazsınız.
Evlerin arkasından bakmak, bir insana sırtından bakmak gibiydi. İçinde neler olduğu hiç anlaşılmaz.
Anlamlı Cengiz Aytmatov Sözleri
Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte.
Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi milli gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu milli olanın ötesine doğru genişletmek ve ‘evrensel’ olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar ‘tipik insan’ ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.
Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır.
Hayat böyleymiş! Her şey korkunç, karışık, anlaşılmaz. İşin bir başı bir de sonu var, ortasında ise herkes kaderini yaşıyor.
Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir; bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelir durur. İnsan tek başına böyle yolda yürüyemez. Ama birleşenler, birbirlerine omuz verenler her engeli aşar.
İstisnasız herkes adalete güvenmeli, ondan yararlanmalıdır. Hiç kimseye ayrıcalık, üstünlük tanınmamalıdır.
İnsan yalnız olunca neler neler düşünür… gerçekleşmemiş hayallerini, uçup giden yıllarını, ilk aşk maceralarını… O pek gerilerde kalan yılları, erişilemeyen ve erişilemeyecek olan bir isteği hatırlamak, düşünmek de hoş bir şeydi. Niye böyle olur? Bunu da bilmez insan. Ama zaman zaman bunları düşünmekten, o günleri yeniden yaşıyor gibi olmaktan hoşlanır.
İşin en korkunç yanı çocukların niçin aç kaldıklarını, niçin yiyecek bulamadıklarını anlayamaması. Yetişkinler hiç olmasa açlığın sebebini biliyor ve bir gün bunun son bulacağını düşünerek avunuyorlar, ama çocuklar bilmiyor ve anlamıyor.
Yeri gelmişken, benim anladığım gerçek mutluluğun da bir rastlantı sonucu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
Kadın kapris yapıp alınganlaşıyorsa sorun yok. Bir çözüm aradığını gösterir bunlar. Bil ki asıl sorun, sustukları zaman başlar.
Demek ki insanın beyni bir dakika düşünmeden duramıyor, o garip başı öyle yaratılmış ki istese de istemese de düşünceler ard arda geliyor, bir düşünceden öbürü doğuyor, herhalde ölünceye kadar böyle devam ediyor bu.
Etkileyici Cengiz Aytmatov Sözleri
Aslında her insan bir romandır ve biraz kahramandır. Gün gelir anlar ki, harcadığı tek şey hayalleri değil, zamandır.
Affedince yorulur insan, yalnız kaldığında bir de; ama insanı en çok yoran şey hayal kurmaktır, olmayacağını bildiği halde.
Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakacak insan olmazsa soba söner. Sönen yanmayan bir sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar. Sobayı tutuşturan yakan onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da ona yakıt temin etmelidirler. Her şey buna bağlı!
Kuvvet kuvveti kırınca, olağanüstü olan değersiz kalır, görkemli olan acınacak hale düşerdi. İşte bundan bir sonuç çıkarıyordu: Bükebildiğin, ezip yok edebildiğin şeyin hiç bir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakkettikleri. Dünyanın temel düzeni, asıl kuralı da dayanıyordu.
Hayat değişmelerle, yenilenmelerle doludur. Her değişim, ömrün geçip gittiğini gösterse de, hayata anlam kazandırır ve insan yaşamak ister. Senin de başına gelmedi mi, insan hastalanır ve sonra iyileşir, iyileşince hayatın değerini daha iyi anlar, ondan yeni bir tat alır.
Doğacak her çocuk umutla beklenir, çok uzun ömürlü olacağı, hatta ölmeyecekmiş gibi uzun ömürlü olacağı ümit edilir. Bu ümit olmasa, insanlar dünyaya çocuk getirmede bu kadar istekli olurlar mıydı?
Eğer insan için mutluluk geçmişte ya da gelecekte değil de yalnız yaşanan zamanda varsa.
O, mutluluğu düşünmüyordu. Çünkü insan mutlu ise onu düşünmez. O, bundan güzel bir dünya, babasından iyi bir baba olmadığını düşünüyordu yalnız.
Savaştan önce olan her şey başka bir dünyaya ait idi. Savaş öncesi bir zaman olmamıştı, o zaman yaşanmamıştı sanki.
Kısa Cengiz Aytmatov Sözleri
İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
Bir insan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider.
Halk bir denizdir, derin yeri de vardır, sığ yeri de.
Dallarda asılı durmaktan yorulan yapraklar da düşüyordu yerlere.
Yalnız şunu bilmelisin ki, mutluluk ancak namus ve haysiyetini koruduğun sürece vardır.
Ölüm karşısında herkes eşittir.
Zaman kimseyi kayırmaz, her canlı yaşlanır, her şey eskir.
Kendinizi yılgınlığa teslim etmeyin. Hayat böyledir, yaşamak gerek.
Öyle insanlar vardır ki , çalıştıkları zaman onlara bakmaya doyamazsın.
İnanmayan insan başı ağrımayınca Allah’ı düşünmez.
İnsanın yaşamak için bir amacı, bu amaca ulaşmak için tutacağı bir yol olurdu.
Pişmanlık hemen gelmez, çetin yollara uğrar önce.
İnsan için en zor olan şey, her gün insan kalmaktır.
En işe yaramaz ama hayatta olan bir baba, en ünlü ama ölmüş bir babadan bin kere daha iyidir.
Bu dünyadan insanlar göçüp gider ama yaptıkları iyi şeyler kalır.
İyilik sokakta bulunmaz, insanlardan öğrenilir.
Herkese bir yer vardır bu dünyada.
Honore De Balzac Sözleri
Honore De Balzac Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Honore De Balzac Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Balzac, 19.yüzyıl Avrupa edebiyatında “realizm”in oluşturucusu ve klasik roman tekniğinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Oldukça üretken bir yazar olan Balzac, yaşamı boyunca yüzün üzerinde roman, kısa hikaye ve oyun kaleme almış; tüm eserleri İnsanlık Komedisi adı altında dünyaca ünlü bir kitapta toplanmıştır. Birçok eseri “dünya klasikleri” arasına girmiş; bir roman üstadı olarak, dünya edebiyatına damgasını vurmuştur.
En Çok Beğenilen Honore De Balzac Sözleri
AsIında hayatın en güzeI anı; her şeyden vazgeçtiğinde, seni hayata bağIayan birinin oIduğunu düşündüğün andır.
Hayatta en büyük hediye sağlıktır. En güzel tavır kanaat, en iyi ilişki ise sadakattir.
Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar.
KraIIar da kadınIar da kendiIeri için yapıIan her şeyin bir borç ödemesi oIduğuna inanırIar.
Baştan başa aşk içinde geçen bu hayat, doğa yasaları bakımından uğursuz bir ayrıcalıktır. Her çiçek solar, bütün mutlulukların ertesi günü kötüdür, ertesi günü varsa. Gerçek hayat bir sıkıntıdır.
Honore De Balzac Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
İnsan bitkiye benzer. Tıpkı bir asma ağacı gibi hem yaprağından, hem meyvesinden hem de meyvesinin kurutulmuşundan yararlanılabilir.
Akla kara diye ayıramazsınız insanları. İyilikleri de, kötülükleri de karmakarışıktır.
GençIik adaIetsizIiğe doğru yöneIdiği zaman, biIincin aynasına bakmayı göze aIamaz. Oysa oIgunIuk çağı kendini bu aynada görür.Yaşamın bu iki evresindeki tüm ayrım buradadır.
Hayat herkes için acı, çünkü benim boş yere diIedikIerime sahip oImuş nice insanIar gördüm, onIar da mesut değiI.
Çocukların gözlerindeki istek ve arzuyu nasıl okursanız onlarda sizin gözünüzdeki istek ve arzuyu okurlar.
YaInızIık güzeI bir şey, ama biriIerinin yanınıza geIip yaInızIığın güzeI bir şey oIduğunu söyIemesi gerekir.
Bir kadının acı çekiyor görünmesi bile, birçok erkeğin yüreğini allak bullak eder. Bu erkekler, acı çeken kadınları erkeğine bağlı ve sevgi dolu sanırlar.
Bir keIimenin insanın hayatını değiştirdiği çok görüImüştür.
Sanatın vazifesi, tabiatı kopya etmek değiI, tabiatı ifade etmektir.
Siz kumarda kazanan aşkta kaybeder yaIanına inanın! Unutmayın ki; kumarda kazananIar aşkı satın aIıyorIar.
Anlamlı Honore De Balzac Sözleri
Üç tehIike! Aşırı güven saygıyı azaItır, sıradanIık küçük görüImenize yoI açar, işgüzarIık da bizi güzeI bir av haIine getirir.
Mektup bir ruhtur. Konuşan sesin çok sadık bir yankısıdır. Bu nedenIe ince düşünceIi kişiIer onu aşkın en zengin gömüIeri arasında sayarIar.
İnsanIara kendiIerini nankörIüğe mecbur edecek kadar büyük hizmetIerde buIunmayınız.
Toprağa ekiIen tohumIar içinde en çabuk mahsuI veren fedaiIerin döktükIeri kandır.
YaIancıIık; mesIek daIı oIarak iIan ediImeIi artık, çünkü çok fazIa ustası var.
Kendisi artık mutIu oIamayacakIar için sevdiğinin mutIuIuğu sevinç oIur.
Sıkıntınızın sırrı sizin eIinizde değiI, başkaIarının eIindedir.
Şöhret, uzaktan güneş gibi parIak ve ısıtıcı; yakIaştınız zaman, bir dağ tepesi gibi soğuktur.
Eğer güven varsa bir kaIpte, o kaIpte sevgi de buIunur, dürüstIük de.
Dünü unutmaIı, bugünü yaşamaIısınız. Çünkü dün iIe bugün arasında bir kavga çıkarsa; yarını kaybedersiniz.
Her büyük servetin ardında, büyük bir suç vardır.
Sevgi, sevdiğin kişiIerin mutIu oIduğunu gördükçe onIarın mutIuIuğu iIe mutIu oIabiIme sanatıdır.
DürüstIük pahaIı bir müIktür, ucuz insanIarda buIunmaz.
AyakkabıIarım oImadığı için üzüIürdüm. Ta ki sokakta ayakIarı oImayan adamı görene kadar.
Etkileyici Honore De Balzac Sözleri
Dost için sırtımı köprü yapmaya hazırım ben; yeter ki temiz kaIpIeri taşıyan ayakIar geçsin üstümden.
Şöhret, ancak küçücük dozIarda aIındığında faydaIı bir zehirdir.
İnsanın en zor katIandığı duygu acımadır, heIe kak edince.
Ancak en son katedraIin en son tuğIası, en son papazın kafasına düşüp ezdiği zaman insanIık gerçekten özgür oIabiIecektir.
Bazen birinin yokIuğuna o kadar aIışırsınız ki, başka birinin geIip o boşIuğu doIdurmasından korkarsınız.
EvIenme davaya benzer. MutIaka memnun oImayan bir taraf vardır.
Hayat, her gidenin ardından koşmaya değmez biImeIisin. Sen geIecek oIanIarı bekIe, gidecek varsa bırak gitsin.
Vicdanımız yanıImaz bir yargıçtır, biz onu öIdürmedikçe.
Bir sırrı sürekIi oIarak sakIayabiImek, insanın ruhunu en çok oIgunIaştıran şeydir.
EvIiIiğin, her şeyi kemiren bir canavarIa bıkıp usanmadan boğuşması gerekir: AIışkanIık.
BahtsızIıkIarımızı da, mutIuIukIarımızı da abartırız. AsIında ne söyIediğimiz kadar bahtsızızdır, ne de söyIediğimiz kadar mutIu.
BiIginin efendisi oImak için çaIışmanın köIesi oImak gerekir.
Bugünkü kanunIar, büyük sinekIerin deIip geçtiği, küçükIerin de takıIıp kaIdığı bir örümcek ağı gibidir.
Hiçbir şeyin kendinden sakIanmadığına inandırıImış bir kadını aIdatmaktan daha koIay bir şey yoktur.
Dünyada bir kadın için, herhangi bir erkeği etkisi aItına aIdığını biImesi kadar zevkIi bir şey yoktur.
GeIeceği merak etme, nasıI oIsa geIecek. Ama geçecek oIanı iyi düşün çünkü akIından siIinmeyecek.
GözIe görüIür bir nedeni buIunmayan servetIerin gizi, temiz yapıIdığı için unutuImuş birer cinayettir.
Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutIu ediIdiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder.
Kısa Honore De Balzac Sözleri
Bir kadın sevdiği adamın yüzünü, bir denizcinin açık denizi biIdiği kadar iyi biIir.
İIk aşk aşı gibidir. İnsanın ikincide hastaIanmasını önIer.
MutsuzIuk aniden geImez, onu hazırIayan nedenIer vardır.
Bir anne yüreği, dibinde daima af buIunan bir uçurumdur.
İnsan ya acıIarını unutmasını, ya da kendi mezarını kazmasını biImeIi.
FeIaketin iyiIiği varsa, hakiki dostIarımızı tanıtmasıdır.
Bazen dakikalar, mutluluk getirmesi beklenen yüzyıllardır.
Her şey olmayan sevgili, hiçbir şey değildir.
İyi dostIukIar temiz hesapIarIa kuruIur.
Ya hep ya hiç! İşte benim ilkem.
SeviIen kadın bütün kadınIarın en güzeIi değiI midir?
İyiIiğinize inanıImasını istiyorsanız, ondan hiç bahsetmeyiniz.
Umutsuz sevmek de bir mutIuIuktur.
İnsan ne kadar çok hüküm verirse, o kadar az sever.
BenciIIik dostIuğun zehiridir.
BekIemesini biIenin her şey ayağına geIir.
Dünya zevkIeri acıdan başka bir şey doğurmaz.
Her başarı, sabır iIe zamanı birIeştirerek sağIanır.
Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.
IstırapIarın en gizIiIeri dayanıIması en güç oIanIardır.
MutIuIuğunuz size düşman kazandırır, feIaketiniz ise dostIarınızı uzakIaştırır.
Uykunun yenemediği hiçbir acı yoktur.
Yaşar Kemal Sözleri
Yaşar Kemal Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Yaşar Kemal Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Yaşar Kemal, 6 Ekim 1923 tarihinde dünyaya gelmiştir. Aslen Adanalı olan yazar, Osmaniye ilçesinin Gökçedam köyünde doğmuştur.Yaşar Kemal, eserlerinde olabildiğince sade ve akıcı bir üslup kullanmayı tercih etmiştir. Çukurova insanının yaşadığı sıkıntılar, zorluklar, kan davası, değişimler onun eserlerinin temelini oluşturmuştur. Yaşar Kemal bir nevi kendi hayatını kaleme almıştır denilebilir.
En Çok Beğenilen Yaşar Kemal Sözleri
O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.
Savaştan geriye kalmış her insan sakattır, yarı ölüdür. Savaşmış her kişi savaştan önceki kişi değildir. Yıpranmış, sakatlanmış bir kişidir.
İnsana ne olursa olsun, başına na gelirse gelsin, umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir.
İşte bunu yapmamalı. İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
Bir adamda akıl ve de feraset olmazsa o adam bir hiçtir. Ne kadar güçlü olursa olsun bir adam, aklı işe karışmazsa her zaman, her zaman yenilir.
En Güzel Yaşar Kemal Sözleri
İnsanoğlu güzelliğe böylesine hayran kalabiliyorsa, bu savaş ne, bu birbirlerini yeme, aşağılama, bu akan suya, uçan kuşa, yaprağın üstüne konmuş kelebeğe düşmanlık niye?
Belki kuşlar çok derin, eski bir içgüdüyle buraya, o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne, göğüne uğrayacaklar.
Evrende iki sonsuz doğurgan yaratıcı güç vardır. Biri insan, öbürü doğa. İnsan, yaratıcılığını yitirdiği gün, doğa yaratıcılığını bitirdiği gün her şey bitecektir.
Türkçe’de bir söz vardır: Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar. Biri yiyor, milyonlar bakıyor, kıyametin kopmasını mı bekleyelim?
Özgürlük mü, özgürlük yalnız onlar için… Onlar söyleyecekler, onlar yazacaklar… Her şey onların.
Eşkıya demek yatak demektir. Yatakları eşkıyanın canıdır. Yatağını belli eden eşkıya yaşamaz. Bura senin baş yatağın. Bir daha buraya ayak basmayacaksın.
Ben hiçbir zaman karamsar olmadım. Karanlıktan korkan, kendisine yaşamını sürdürmek için ümit dünyaları, düş dünyaları yaratan insanoğlu, başı iyice sıkışınca, kendini ve dünyayı kurtarmanın bir yolunu da bulacaktır.
Ne olursa olsun kadın konuşmuştu. Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
Bir hüner bir kişide varsa her insanda da var demektir. Yeter ki merak et, yürekten merak et, insanoğlunun elinden hiçbir şeyin kurtuluşu yoktur.
Sanat, insanların dünyaya bağlılığının, sevincinin büyük türküsüdür. Gerçek sanat, yalanın, tüketici oburluğunun, zulmün, şiddetin, bitip tükenmeyen anlamsız savaşların, bütün kötülüklerin karşısındadır. O, her çağdaki çarpıklıklara karşı savaşım vermiştir. Çünkü, ne olursa olsun, her biçim sanatın birinci işi, başkaldırıdır.
Anlamlı Yaşar Kemal Sözleri
Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki.. Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıl taşı gibi.
Yüreği sevinç kaynağı olan kişiler, her zaman, ne kadar kötü durumlarda kalırlarsa kalsınlar, hiçbir şey olmamış gibi sıcacık konuşurlar, hem de bir sevgi seline kapılıp ağız dolusu gülerler.
Dünyanın en iyi davranışı, en kutsal güzelliği, insanın insana cömert bir sevgiyle yaklaşımıdır. Dünyada her iyilik unutulur, unutulmaz ya unutulur diyelim, hiçbir zaman, hiçbir insanın unutamayacağı bir güzellik var, o da bir insanın bir insandan gördüğü yürekten sevgidir.
Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye akıl erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.
Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir?
Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa o bahçe güzel olmaz. Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe. Koparma farklı çiçekleri, kalsın renkleriyle kokularıyla.
Bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık.. Bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama Kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanım efendileri seyrederken rastlarsınız.
Aldırma, üzülme, insan olanın başına akla gelmedik iyilik de gelir, kötülük de… İnsan olanın başına her türlü alçaklık da gelir, yiğitlik de. İnsan, insandan her şeyi beklemeli.
İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar.
Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır.
Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Allah beterin beterinden saklasın derler, bir de düşünenleri, gelin şuna düşünenleri demeyelim, düşünmeye çabalayanları hep öldürmüşler.
Etkileyici Yaşar Kemal Sözleri
O kadar ağır işler yükleyeceğiz ki onlara, düşünecek bir anlık bile zamanları olmayacak;. Bu karıncalara hiçbir zaman başlarını bile kaşıyacak bir süre tanımayacağız. Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsan filler, insan karıncalara hep bunu yaparlar.
Değer, yaşamak her şeye değer. Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar.
Yaratıcılıklarını yitirmiş insanlar barış yapamazlar. Çünkü barış zor ve insanların kolay kolay tadına varamadıkları bir yaşam biçimidir.
Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz.
Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.
Bir insan ne kadar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar korkaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan ancak seksenine gelince anlar.
Şu dünyada yalnız kalan, kimsesiz çaresiz olan yalnız be yalnız insandır. Herkesin, her şeyin yaşaması, ölümsüzlüğü var, insanın yok. Ağaç, kuş, otlar, böcekler, yılanlar çiyanlar, hiç birisi, hiç birisi yok olmuyor. Ama insan yok oluyor. Çünkü insan kendinde başlayıp, kendinde bitiyor.
Her savaşta yalnız savaşanlar ölmez, onlardan çok savaşmayanlar ölür. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, çocuklar da ölürler.
Bozulmuş bir edebiyat sağlıksız bir toplumun ürünüdür. Bir toplum bütünüyle edebiyatına yansır. Edebiyat en etkili sanat olduğuna göre toplumdaki bozulmalara, yabancılaşmalara karşı da savaşım vermeli.
Bir karanlıktan gelip başka bir karanlığa düşüyorsak da, bu çok çok acıysa da ben aydınlığın türkücüsüyüm.
O mavi kuştan, yanar döner kuştan… Hani, su kıyılarındaki yarları yılan deliği gibi deler, çok derinlere kadar deler, ta dibine, toprağın altına gider, oraya yuvasını yapar. Yuvalarının ağzında da her zaman bir çiçek biter. Ya bir yoğurt çiçeği, ya bir pampal, ya ağınağacı çiçeği, ya bir su püreni. O kuş çiçeksiz edemez, işte o kuştan bir tane tutmalı.
Kısa Yaşar Kemal Sözleri
Yeter ki bir damla insan teri boşa gitmesin. İnsan soyunun güzelliği alın terindedir.
Çaresiz insan, dünyanın en güçlü insanıdır.
İnsanların bütün delilikleri, gaddarlıkları bu ölüm korkusu, bu yok oluş yüzünden mi?
Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini burdan götürür.
İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
Bir kuş, bir çalıya sığınır. O çalı da, o kuşu saklar.
Bir dil bulacağız her şeye varan. Bir şeyleri anlatabilen.
Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz.
Sen sen ol, görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür.
İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.
İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.
Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var, insanın yok.
Jean-Paul Sartre Sözleri
Jean-Paul Sartre Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Jean-Paul Sartre Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Jean-Paul Sartre, 21 Haziran 1905‘te Paris’te varlıklı bir burjuva ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendine özgü geliştirdiği varoluşçuluğu ve çizdiği entellektüel kişilik ile 20.yy’a damgasını vuran düşünürlerden birisi olmuştur. Varoluşçu Marksizmin şeklillenmesini sağlamıştır. Dönemin siyasi karmaşasına katılan düşünür, dünyayı çok yakından takip ederek tepkisini dile getirmekten çekinmemiştir.
Sartre, varoluşçuluğun iyimser bir felsefe olduğunu söyler; çünkü tüm insanlar birbirinin aynıdır; bir kahraman ya da bir alçak olmak tamamıyla onların elindedir; insan önceden-tanımlanmamıştır; ne bir kahraman olarak doğar, ne de bir alçak. Özet olarak, Sartre insanın tek yazgısının, elinden geldiğince “bağımlı” olmak olduğunu söyler. Bu da, kendini bütünün içinde düşünebilmekten geçer.
En Çok Beğenilen Jean-Paul Sartre Sözleri
Birini sevmeye koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister… Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki, uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.
Hayat üç bölümdür: Dünyayı değiştireceğini sandığın, dünyanın değişmeyeceğine inandığın ve dünyanın seni değiştirdiğinden emin olduğun bölümler.
Umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastlerin en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır.
İnsanlar kahramanları oynuyorlar; çünkü korkaklar. Azizleri oynuyorlar; çünkü kötü ruhlular. Suikastçiyi oynuyorlar; çünkü komşularını öldürmek için yanıp tutuşuyorlar. İnsanlar oynuyorlar; çünkü doğuştan yalancılar.
İnsan olmanın ilk koşulu, bir şiddet eylemine katılmayı dolaylı ya da dolaysız reddetmektir.
En Güzel Jean-Paul Sartre Sözleri
İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.
Aydın olarak görevim düşünmektir. Hiçbir engel tanımadan, tehlike karşısında bile kendime bir sınır koymadan, koydurtmadan düşünmek.
Sahip olduğum eşyalar, zamanla bana sahip oluyorlar. Ne zaman bir nesneyi sevsem, onu hemen bir başkasına veririm. Cömertlik değil bu, nesnelerin kölesi olmak istemiyorum.
Cellatlarına saygı duyan kurbanlardan nefret ediyorum.
Bilinç, kendisini bir şey yapmak isteyen ve en yüksek tutkusu Tanrı olmak olan varlıktaki deliktir. Bilinç daima olduğunun ötesinde bir şeydir. özgür olmaya mahkumdur.
Ne zaman ki dünyanın bir köşesinde haksız bir kan dökülürse tüm dünya halklarının elleri bu kanla kirlenir.
Aşk; iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba, insan kendi bilincine mahkumdur.
Aydın insanın görevi, düşünmek, hiçbir engel tanımadan, tehlike karşısında bile kendine bir sınır koymadan, koydurtmadan düşünen insandır.
Anılar şeytanın kesesindeki altın sikkelere benziyor: keseyi açtığında bir de bakıyorsun, altın değil, ölü yapraklar var içinde.
Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söylememek değil, hiç düşünmemiş olmaktır.
Anlamlı Jean-Paul Sartre Sözleri
Düşünceler, her şeyden daha tatsız. Uzanıp dururlar, bitmez tükenmezler ve insanın ağzında acayip bir tat bırakırlar. Sonra, düşüncelerin içinde kelimeler var; tamamlanmamış kelimeler, eksik kalmış cümleler. Durmadan geri gelirler.
Şu hayatta önemli olan tek şey, bir insanın ‘ben gerçekten yaşadım’ diyebilmesidir. Onun dışında hiçbir şeyin önemi yok.
Senin gibi değilim ben. Bir başkasının benimle aynı şeyleri düşündüğünü görmek hoşuma gitmez.
Gidersem başkalarına isyan etmiş olurum, gitmezsem isyanım kendime olur.
Doğanın alışkanlıkları var. Yalnız, yarın değiştirecektir onları.
Varlığında, varlığın var olmasının söz konusu olduğu bir varlık olarak var olan bir varlığım.
Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka şeyim yok benim.
Demek cehennem bu. Hiç aklıma getirmezdim böyle olacağını… Acı, ateş, kızgın ızgara hepsi sizsiniz demek… Ne gülünç şey! Kızgın ızgaranın ne gereği var: Cehennem başkalarıdır.
Eğer varlığımı kendi egemenliğim altına alamazsam, yaşamak çok anlamsız bir şey olur.
Yapayalnızım; ama bir kente yürüyen ordu gibiyim.
İnsan bazen özgür, bazen köle olamaz;insan, her zaman ya tam özgürdür, ya da değildir.
İnsan, kendisini oluşturduğundan başka bir şey değildir.
Kötülük, ancak tam hızla giderken dengede kalabiliyordu, bisiklette olduğu gibi.
Etkileyici Jean-Paul Sartre Sözleri
Birbirinden uzak kalmak, birlikte olmanın yalnızca başka bir çeşididir.
Bir şey sona ermek için başlamıştır. Serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümüdür yalnız.
Bugünün kıymetini bilirsen, yarını satın almış olursun.
Özgürlük ancak her şey anlamını yitirdiği zaman ortaya çıkabilir; çünkü anlam, ne tür olursa olsun, yalnızca ideolojik bir kabuktur.
Varolan her şey, nedensiz ortaya çıkar, zavallılığı yüzünden varoluşunu sürdürür ve rastgele ölür. Kendimi geriye doğru verip gözlerimi kapıyorum. Ama o anda, imgeler kendilerini toparlayıp sıçrıyor ve kapalı gözlerimi varoluşla dolduruveriyorlar. Varoluş insanın sıyrılamadığı bir doluluktur.
İnsanoğlu özgürlüğe yazgılıdır; çünkü bir kere dünyaya geldikten sonra yaptığı her şeyden sorumludur.
Her şeyden şikayet edenler, ille de durumlarından memnun olmayanlar değildir; tersine şikayetiyle mutludur.
İnsan ilk önce varolur, ortaya çıkar, sahnede görünür ve ancak ondan sonra kendisini tanımlar.
Farkına varmıştım zaten; benim var olmaya hakkım yoktu. Rastgele ortaya çıkmıştım; bir taş, bir bitki, bir mikrop gibi var olup gidiyordum.
Bana ait sözcükler olsun isterdim. Ama kullandığım bu sözcükler, bilmiyorum kaç bilinçte sürüklendi.
Yalnızdı, korkunç bir sessizliğin ortasında, özgür ve yalnız, yardımsız ve mazeretsiz, bir daha dönmemecesine karar vermeye mahkum, her zaman için özgür kalmaya mahkum.
Unutma, insanın kendini bulduğu an, tüm ümidini yitirdiği andır; çünkü ancak o zaman kendine güvenebileceğini bilir.
Kısa Jean-Paul Sartre Sözleri
Bir zaferin ayrıntılarına baktığınızda, yenilgiden pek de farklı olmadığını görürsünüz.
Her seçiş bir vazgeçiştir.
Kaybedilmiş savaş, kaybettiğinizi düşündüğünüz savaştır.
En büyük günah pişmanlıktır.
Biz istediğimiz şeyi yapmıyoruz ve buna rağmen, ne olduğumuzdan sorumluyuz. Bu bir hakikattir.
İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.
Aşk neye mâl olursa, değeri odur.
İnsanım, öyleyse özgürüm; özgürsem, sorumlu olmalıyım.
Her şey çözüldü, nasıl yaşanması gerektiği haricinde.
Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok.
İnsan, yaptıklarından pişmanlık duymadan, devamlı bir şeyler yapabildiği sürece vardır.
Eğer varlığımı kendi egemenliğim altına alamazsam, yaşamak çok anlamsız bir şey olur.
Ateşe düşen yanar, suya düşen ıslanır, kendine düşen boğulur, kendinden düşen kurtulur.
Her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar.
Anılar, kimsenin bizden alamayacağı tek mülkümüzdür.
Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.
Her şeyi çok ciddiye alıyorum, sanki ölümsüzmüşüm gibi.
Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir.
Albert Camus Sözleri
Albert Camus Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Albert Camus Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Albert Camus, 7 Kasım 1913’de Cezayir’de dünyaya geldi. Alsaslı bir babaya ve İspanyol bir anneye sahip olan Camus, yoksul bir ailenin çocuğuydu. Albert Camus, sık sık intiharı düşündüğünü söylemesine rağmen, hayatın yaşanılmaya değer olduğunu savunmuştur. Felsefe bölümünü bitirmiş ama kendisini hiçbir zaman filozof olarak görmemiştir. Önce bir komünist, sonra da koyu bir milliyetçi olmuştur.
En Çok Beğenilen Albert Camus Sözleri
İnsan kendisi için gerçek ve mutIak oIan mutIuIuğa yaşamı boyunca yaInız bir kez erişir ve geri kaIan tüm yaşamını bu mutIuIuğa tekrar uIaşmaya adar.
Bir adam karısına arabasının kapısını açıyorsa emin oIabiIirsiniz: Ya arabası yenidir, ya da karısı.
Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük bir çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
Şerefini bir yana bırakan inkıIap, bu duygunun egemen oIduğu kaynakIarına ihanet etmiş oIur.
Ya zamanIa birIikte yaşar öIürsün, ya da daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.
Albert Camus Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Başardığımız her iş bizi köleleştirir, çünkü bizi daha iyisini yapmaya zorlar.
FeIsefe, utanmazIığın çağdaş biçimidir.
Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz.
Bir insan söyledikleri kadar söylemedikleriyle de insanlaşır.
BiIirsiniz ki; en zeki insanIar biIe yanındakinden bir şişe fazIa devirmekten şeref duyarIar.
Başkaldırı, haklarının bilincine varmış, bilinçli kişinin işidir.
Dünyanın en eski mesleği “kendini satmak”tır. Bunu “fahişelik” ile karıştırmak da bir o kadar eski bir yanılgıdır.
PoIemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeIer bürümüş, artık insanIar arasında değiI bir göIgeIer dünyasında yaşıyoruz.
YazarIık sanatı korunması güç oIan şu iki ödeve bağIı kaIacaktır; biIe biIe yaIan söyIememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
Ateşten ve yiyecekten yoksun bir insan için özgürlük, hiç de acelesi olmayan bir lükstür.
Anlamlı Albert Camus Sözleri
Kimi durumIarda neIer düşündüğü konusunda bir soruya kişinin ‘hiç’ yanıtını vermesi bir yapmacık oIabiIir. SeviIen yaratıkIar bunu iyi biIirIer. İnsan düşüncesinin bir anIam taşıyabiIecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapıIacak şey birbirini kovaIayan pişmanIıkIarının ve güçsüzIükIerinin tarihini yazmak oIurdu. Yaşama nedeni deniIen şey, aynı zamanda çok güzeI bir öIme nedenidir de.
Ya tüm çırpınmaIarını aşan daha yüksek bir anIamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmaIardan başka hiçbir şey gerçek değiIdir.
Aslında zeki bir insan, bunu siz de pek iyi bilirsiniz, haydut olup topluma sadece şiddetle hükmetmenin hayalini kurar. Bu da birtakım romanlarda okuduğumuz kadar kolay olmadığından, genellikle siyasete girilir, en zalim partiye koşulur. Aklımızı ayak altına alıyormuşuz, ne önemi var, değil mi? Böylece dünyaya hükmedebildikten sonra… İçimde zulümle ilgili tatlı hayaller buluyordum.
Dünyanın insandan başka anIamı yoktur. Hayat anIayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.
Ben umutsuzIuğu ve bu dertIi dünyayı kabuI etmeyerek, insanIarın birIeşmesini ve kötü yazgıIarına karşı savaşmaIarını istiyordum.
MutIuIuk, bizi zorIayan kadere karşı kazanıIan zaferIerin en büyüğüdür.
Arkamdan yürüme; önderIik etmeyebiIirim, önümde yürüme; takip etmeyebiIirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım oI.
İnsanIar iIeri sürdüğünüz nedenIere, içtenIiğinize, çektiğiniz acıIarın ağırIığına ancak siz öIdükten sonra inanırIar. Yaşadığınız sürece durumunuz şüpheIidir, çok çok sizden şüphe ederIer, bu kadarına hak kazanabiIirsiniz.
Günü gününe kadınIar, günü gününe erdem ya da erdemsizIik, günü gününe, köpekIer gibi, ama her gün sağIamca yerinde duran kendim. BöyIece yaşamın yüzeyinde iIerIiyordum, sözcükIer içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değiI. Tam okunmamış o kitapIar, tam seviImemiş o dostIar, tam geziImemiş o kentIer, tam sarıImamış o kadınIar…
Bir üIkeyi tanımanın bir yoIu o üIkede yaşayanIarın nasıI öIdüğüne bakmaktır.
Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acıIar ve sevinçIerIe coşturacak görüntüIeri, biçimIeri buImaktır.
Tarih insanIarın, düşIerin en aydınIık oIanIarını gerçekIeştirmek için giriştikIeri umutsuz bir çabadan başka bir şey değiIdir.
Etkileyici Albert Camus Sözleri
ÖIüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürIük yoktur. Ama intihar iIe değiI. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukIuk duymadan, korkmadan öIebiImeIi.
İnsanIar için en ideaI düzen, onIarın mutIu oIduğu düzendir.
Sözün geIişi ‘dostIarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortakIarım var. OnIarın da sayısı pek çoğaIdı, bütün insanIar suç ortağım benim. En başta da siz geIiyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.
ÖzgürIük geIecek umudu değiIdir. O, şu ‘an’dadır ve insanIarIa ve şu andaki dünyayIa uyumIudur.
Çağdaş siyasi topIum, insanIarı mutsuzIuğa düşürme makinesidir.
İnsanIarIa uzun süre yaşayamıyorum. SonsuzIuğun payından bana biraz yaInızIık gerek.
İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeIedir, sağIam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.
Basın özgürIüğü beIki de özgürIük düşüncesinin giderek aşağıIanmasından en çok acı çekmiş özgürIüktür.
AhIaka dair ne biIiyorsam bunu futboIa borçIuyum. Çünkü top hiçbir zaman bekIediğim köşeden geImedi.
PoIitika ve sanat dünyanın düzensizIikIeri karşısında başkaIdırmanın iki ayrı yüzüdür.
Resmi tarih oIdum oIası büyük katiIIerin tarihidir. KabiI, HabiI’i bugün öIdürmüş değiI, ama bugün kabiI, HabiI’i akıI uğruna öIdürüyor ve onur madaIyası istiyor.
İnsanın parası varsa çaIışmak zorunda kaImaz. BöyIece zamanı satın aIır. Bu kaIan zamanda da kendini mutIu edebiIecek şeyIeri yapar. Yani para mutIuIuğu satın aIır.
Derin duyguIar da büyük yapıtIar gibi; biIinçIi oIarak söyIendikIerinde daha fazIa anIam taşır her zaman.
Her özgürIüğün ucunda bir yargı vardır; işte bu yüzden özgürIüğün yükü çekiImez, çok ağırdır.
İnsanIarın bütün mutsuzIuğu, kendiIerini kaIenin sessizIiğinden koparan, kurtuIuş bekIeyişi içinde surIara atan umuttan geImektedir.
DostIarım, şimdi ben size büyük bir şey söyIeyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını bekIemeyin, o her gün kopmaktadır.
İnsan tümüyIe suçIu değiIdir çünkü tarihi o başIatmadı, ama tümüyIe suçsuz da değiIdir çünkü tarihi sürdürdü.
Kısa Albert Camus Sözleri
Bir insanın tek başına mutIu oIması utanıIacak bir şeydir.
İnsanın eninde sonunda aIışamayacağı bir düşünce yoktur.
Hepimiz öIeceğimize göre, ne zaman ve nasıI oIduğunun bir önemi yoktur.
OIdum oIası içimde biri, tüm gücüyIe hiçbir şey oImamaya çaIışıyor.
Eğer bir ağa köIeIeri oImadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.
Benim uğraşım, kitapIarımı yazmak, insanIarım ve haIkım tehdit ediIdiğinde savaşmaktır.
Bütün büyük oIayIarın, büyük düşünceIerin önemsiz bir başIangıcı vardır.
Bir insanı sevmek, onunIa birIikte yaşIanmaya razı oImaktır.
KeIimeIer torba gibidir, içine konan şeyin şekIini aIır.
Dünyada her kötüIük, hemen her zaman cehaIetten geIir.
Büyük oImanın yoIu da, deha gibi çaIışma ve aIın terinden geçer.
Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes aImak ise; yargıIamaktır.
GöIgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.
Bir yazarım. Ben değiI kaIemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.
İnancın yere düşerse siIahın da yere düşer.
Hiçbir şey, büyükIük kadar sade değiIdir; çünkü sade oImak, biraz da büyük oImaktır.
İnsan ne ise, o oImayı reddeden tek yaratıktır.
Çekip gidene her şey mizah, kaIıp bekIeyene her şey şiirdir.
GençIik koIay mutIuIukIar için parIak bir çağdır.
Ben diIimin sınırIarında nöbet bekIerim.
HakIı oIma ihtiyacı, sıradan insanIara özgüdür.
Hayat bir şey değildir. İtinayla yaşayınız.
Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa bir anlam taşır.
Gerçek umutsuzIuk can çekişme, mezar ve uçurumdur.
Hiçbir ideoloji, bir çocuğun gözyaşlarına değmez.
ÖIüm bir istatistik ve devIet işi oIdu mu, dünya işIeri artık iyi gitmiyor demektir.
Bir insan yaşamının yarısı söylenmeyeni anlamakla, başını çevirmekle, susmakla geçer.
Başarı koIay eIde ediIir, zor oIan başarıyı hak etmektir.
Aşk, akıIIı aptaI demeden tüm insanIara buIaşan bir hastaIıktır.
Dünya aydınlık olsaydı, sanat olmazdı.
Hatırlamak için yavaşlar, unutmak için hızlanırız.
Alçalmak, yükselmekten çok daha kolaydır.
Böylece ölümden üç sonuç çıkarıyorum; başkaldırışım, özgürlüğüm ve tutkum.
Bonus
İnsanIar gösterdiğiniz nedenIere, içtenIiğinize ve acıIarınızın ağırIığına, ancak; siz öIdüğünüzde inanırIar.
Huzur, suskunIuk içinde sevmek oIabiIirdi. Ama biIinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.
Yirminci yüzyıIımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir biIim değiIdir, ama bu korkuda biIimin payı var.
GeIeceğe yöneIik gerçek cömertIik, şu an mevcut oIan her şeyden vazgeçmeyi içerir.
ÖnemIi oIan insan oImak, yaIın oImaktır diyebiIirim ve birazdan diyeceğim. Hayır, önemIi oIan doğru oImaktır ve bunun içinde hepsi vardır. İnsanIık da yaIınIık da.
Korkunç bir bırakıImışIık duygusu. Dünyanın bütün varIıkIarını göğsüme sarsam biIe, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Lucius Annaeus Seneca Sözleri
Seneca Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Seneca Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Felsefe tarihinin önemli figürlerinden Seneca, bugün İspanya sınırları içerisinde yer alan Cordoba şehrinde dünyaya geldi. Roma’da prestijli bir akademide eğitim gören Seneca, genç bir öğrenciyken Yunan felsefe okulu Stoacılığa merak sardı. Kendi gelişimini sağladıktan sonra Roma İmparatoru Nero’nun baş danışmanlığını ve öğretmenliğini yaptı.
Romalı düşünür, devlet adamı ve oyun yazarıdır. Derlediği söylevlerle Seneca ahlakın temeline doğaya uygun yaşama ilkesiyle, bir bilge idealini yerleştirmiştir. Ahlâk üzerine denemeler, diyaloglar, mektuplar, şiirler yazdı. Eski Yunan trajedilerine dayanan trajedileri, sahneye konulmaktan çok, yüksek sesle okumaya uygundur.
En Çok Beğenilen Seneca Sözleri
Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır.
Kimi insanlar yaşamda hiçbir amaca sahip olmadan yaşarlar. Bu gibi insanlar, bir nehir üzerinde akıl giden saman çöplerine benzerler. Onlar gitmez; ancak suyun akışına kapılarak akar giderler.
Ömrünü seyahatle geçirenler birçok otelci bulur, ama dostluk kuramaz.
Gençliğinde bilgi ağacını dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz.
Geçmişi unutan, şimdiyi ihmal eden, gelecekten korkan insanların ömrü çok daha kısa, çok daha karışıktır. Son anlarını yaşarken zavallılar çok geç farkına varırlar ki zamanı bir hiç uğruna didinip geçirmişlerdir.
Seneca Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Zamanını hiç bir şeyin çalmasına göz yummamak, büyük bir insanın, insana özgü yanılgıların üstünde bir kişinin başarısıdır. O kişinin yaşamı da çok uzundur çünkü süresi ne kadar olursa olsun, özgürce ve bütünüyle onun buyruğundadır. İşte bu yüzden zaman ona yetmiştir.
Hepimiz yaşamın kısalığından söz ederiz de, boş geçen zamanlarımızı nasıl kullanacağımızı bilemeyiz!
Niçin Doğa’dan yakınıyoruz? Doğa bize iyi davrandı: Kullanmasını bilen için yaşam uzundur.
Kitapsız yaşamak, kör sağır, dilsiz yaşamaktır.
Korkunun sebebi bilgisizliktir.
Altın ateşle sınanır, cesur adam şanssızlıkla.
İyi bir muhakeme yanlış olanı kınar, ondan nefret etmez.
Zaman, gerçeği ifşa eder.
İnsanlar arasında Tanrın seni görüyormuş gibi yaşa. Tanrıya dua ederken de insanlar seni dinliyormuş gibi dua et.
İyi işleyen bir dimağ, bir imparatorluğa sahip demektir.
Anlamlı Seneca Sözleri
Kader vermediğini geri alamaz.
Vahşetin her biçimi bir zayıflık işaretidir.
Bazı kişilerin düşüncelerinden daha saçma bir şey var mı acaba? Geleceği önceden görmekle böbürlenenleri kastediyorum… Gelecek olan her şey belirsizlik içinde yatar. Hiç durup beklemeden yaşa!
İnsan, karşılaştırma yapmadan kendinde olana sevinmeli: Daha mutlu birini rahatsız eden kimse asla mutlu olmayacaktır.
Senin önünde ne çok kimse olduğunu görürsen ne çok kimsenin de arkanda olduğunu düşün.
Sürekli ikiyüzlülükle azap çekmektense, içtenlikten dolayı hor görülmek daha iyidir.Yine de konuyla ilgili ölçüyü verelim; doğal olarak mı yoksa kayıtsız bir biçimde mi yaşıyorsun, çok fark eder.
Gelecek kaygısı olan ruh ne mutsuzdur!
Cesur insan özgürdür.
Cüce, dağa da çıksa cüce; dev, kuyuya da girse devdir.
Cüret edemememizin nedeni, işlerin zorluğu değil. Biz cüret edemediğimiz için işler zor.
En kudretli insan, kendisine hakim olandır.
Etkileyici Seneca Sözleri
Ey hayat seni bu kadar önemli tutulman ölüm sayesindedir.
Çoğu zaman düzenli olan şey niteliktir, nicelik değil.
Çok az şeye sahip olan insan değil, asıl çok şeyin özlemini çeken insan fakirdir.
Çok uzun bir zamanımız yok, ama çok zaman yitiriyoruz.
Ölçüsüz isteklere kapılmış, kibirle başkalarını hor görmüş, zorbalıkla zaferler kazanmış, kalleşçe ihanet etmiş, namussuzca kazanç sağlamış, sınırsız bir açgözlülük göstermiş, utanmazca savurganlıklar yapmış kişi, kaçınılmaz olarak korkar kendi belleğinden.
Yeryüzünde gün ışığına lâyık olmayan nice insanlar vardır; ama, güneş her gün yeniden doğar.
Zihinsel bir uğraşı içermeyen boş zaman ölümdür ve diri diri gömülmektir.
Mutlu görünüp de mutsuz olanlar arasında birinci sıraya şaraptan ve seksten başka bir şeye zamanı olmayanları koyarım; bundan daha iğrenç bir saplantı yoktur. Ötekilere gelince, anlamsız bir şan şöhret hayaletinin tutsağı olsalar da en azından incelikli bir biçimde kandırırlar kendilerini; bana açgözlüleri, öfkelileri, haksız yere kin güdenleri ya da haksız yere savaşanları sayıp dökebilirsin. Bunların hepsi hatalıdır ama en azından insanca davranıyorlar. Oysa kendilerini midelerine ve cinselliklerine kaptıranlar onursuzluğa gömülüp giderler.
Kendilerini bilgeliğe adayanlar aylaktır yalnızca; yaşayan da yalnızca onlardır. Kendi yaşamlarına başkalarının yaşamlarını da katarlar; kendilerinden önce geçip gitmiş bütün yıllar da birer kazanımdır onlar için. Nankörlük etmedikçe, o kutlu öğretilerin ün salmış kurucularının bizler için dünyaya geldiğini, bizim yaşamlarımızı hazırladıklarını hiç unutmayacağız.
Soysuz güzellik kokusuz menekşe gibidir.
Tanrı, soylu ruhları sert biçimde sınıyorsa, bunda şaşılacak ne var? Erdemin kanıtı asla kolay değildir. Talih bizi kamçılar ve vurarak ezer, dayanalım! Bu vahşet değil, bir mücadeledir; bu mücadeleyle ne kadar sık karşılaşırsak o kadar cesur oluruz.
Yasaların yasaklamadığını, utanma kontrol eder.
Büyük bir servet, büyük bir köleliktir.
Sen, bir adam kendisi övüldüğü zaman, bunu nasıl karşıladığına dikkat edebilirsen, her adamın karakterini keşfedebilirsin.
Birbirlerine kazık atarken, birbirlerine uyku uyumazken, birbirlerini mutsuz ederken, yaşamlarının hiçbir ilginçliği, hiçbir zevki kalmıyor ahlaksal gelişimden yoksun kalıyor yaşamları.
Mutluluk, kitleye ve düşük değerli yaratılışlara da gönül indirir, ama mutsuzluğu ve dehşeti yenmek, büyük bir adamın özelliğidir.
Doktor kendini kaybetmiş bir hastanın huysuzluklarına kızmaz. Ateşlendiği bir sırada kendisine dil uzatmasına da sinirlenmez. İşte akıllı bir adamın da insanlara yapacağı muamele böyle olmalıdır.
Kısa Seneca Sözleri
Acısız geçen gün yoktur.
Açıkça gösterilen nefret, öç alma duygusunu yok eder.
Her kitaplık bir cezaevi kapatır.
Hiçbir şey bilmemektense, lüzumsuz şeyleri bilmek bile faydalıdır.
İnsan, mantıklı düşünen bir hayvandır.
Adaletsizlik sonsuza kadar hükmedemez.
Başlayan her şey biter.
Bazen yaşamak bile cesaretin kendisidir.
Hayat da bir masal gibidir, ne kadar uzun olduğu değil nasıl yaşandığı önemlidir.
Hayatı komedi sananlar, son espriyi iyi düşünsünler!
Küçük köpekler yabancılara nasıl havlarsa, topluluklar da büyük adamlara öyle havlar.
Mutluluk başarıya, başarı ise zamanı değerlendirmeye bağlıdır.
Ölüm, bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur.
Mutlu yaşam, tutku ve korku üzerinde mantığın ve düşüncenin elde ettiği bir zaferdir.
Öğüdün yolu uzun, örneğin yolu kısa ve etkilidir.
Bilen birine öğüt vermek gereksizdir bilmeyen birine ise yetersizdir.
Bir insan hangi limana ulaşmak istediğini biliyorsa onun için her rüzgar uygundur.
Bilgelik en kötüyü bile gülerek karşılamaktır.
Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
Haksızlık üzerine kurulmuş bir krallık yaşamını sürdüremez.
Hasta olduğun için değil, hayatta olduğun için öleceksin.
Bir yanı dinlemeden karar veren doğru karar vermiş olsa bile adaletsizlik etmiş sayılır.
Bütün sanat doğanın bir taklididir.
Bonus
Çoğu şeyi kazanırken, bazı şeyleri kaybedersin. Hayatta öyle seçimler yap ki kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin.
Bağladığın bağlar çok sıkı olmasın, çok bol da olmasın. Çok bol olursa kaçarım; çok sert olursa koparım.
Büyüklüğün belli bir ölçüsü yoktur. Yükselten veya alçaltan şey kıyaslamadır. Bir nehirde büyük görünen bir gemi, denizde küçüktür.
Şems-i Tebrizi Sözleri
Şems-i Tebrizi Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Şems-i Tebrizi Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan Şems-i Tebrizi, İslam’ın büyük din alimlerinden birisidir. Asıl adı Mevlana Muhamemd olan Şem hazretleri 1185 yılında Tebriz’de dünyaya geldi. Babası Azeri Türklerinden Melik Dad oğlu Ali efendidir. Şemseddin yani dinin güneşi lakabıyla anıldı. Ömrü boyunca Allah aşkı yolunda bir dost aramak için diyar diyar gezmiştir. Ve bir gün nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde ortadan kaybolmuştur.
En Çok Beğenilen Şems-i Tebrizi Sözleri
Hayat bu: Bir bakarsın herşey bir anda son bulur. Hayat bu: Son dediğin an herşey yeniden can bulur!
Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa.. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet; Çünkü hayat çok kısa.
Bana göre aşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.
Bil ki güneşe bakmaya cesareti olmayan gölgede kalmaya, gölgeyi ışık sanmaya mahkumdur.
Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın; Nerden geldiğini unutmaması için.
En Güzel Şems-i Tebrizi Sözleri
Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek…
Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın ? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!
Hayatta her şey olabilirsin; Fakat mühim olan hayatın içinde “İNSAN” olabilmektir.
Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır.Şeytanda eksik olan tek nimet Aşk..Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır…
Bazısı gelirken, bazısı da giderken gönül açıklığı verir. Dikkat et ve iyi bak ki, sendeki bu gönül açıklığı giderken mi yoksa gelirken mi beliriyor?
Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa, kaçırcağın keçilere çobanlık yapamazsın!
Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa Allah da onu başkasına muhtaç etmez.
Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.
Ey insan! Kaf dağı kadar yüksekte olsan da; kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma! Her şeyin bir hesabı var; Üzdüğün kadar üzülürsün.
Dedim ki : Etrafında dolaşsam beni kınıyorlar?! Dedi ki : Zaten biz, kınanmadık sevgi görmedik ki…
Anlamlı Şems-i Tebrizi Sözleri
Bir gül kadar güzel ol; ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki ya yaşat ya da öldür; Ama asla yaralı bırakma!
Derdini sade anlatan adam dertlidir. Güzel anlatan edebiyatçı, haliyle anlatan aşık, tebessümüyle örten âriftir!
Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz… Senden yepyeni taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
Söylediğim şeylerin hepsinden vazgeçtim, pişman oldum.. Çünkü sözde mâna, mânada söz kalmadı.
İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor, ama aşkı bulamıyor…
Dürüstlük bir şehirdir, ben de o şehrin sultanıyım, Onda kendim yaşayayım, kendim öleyim, kendim korunayım…
Kadın, bilmeyene ‘Nefs’, bilene ‘Nefes’tir…
Sen gerçi Müslamansın; fakat bu kadarla yetinme, daha da Müslüman ol.
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmekte korkaklıktır.
Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez.
Olmadı diye sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin..Bir gül kadar güzel ol; ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki ya yaşat ya da öldür; Ama asla yaralı bırakma!
Etkileyici Şems-i Tebrizi Sözleri
İnsanoğlunun edepten nasib yoksa insan değildir. İnsan ile hayvan arasını ayıran edeptir.
İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile yine başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
“Her şeyi senin için var ettim” diyen Rabbe, “Her şeyi senin için terkettim” diyebilmektir; Aşk.
Kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah’tandır.
Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim. Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim. Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim. Ama senden başka kimse duymayacak. Kimse anlamayacak.
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
Cennet istersen Hakk’a uy. İbadet ile şefaat istersen, iyiliğe niyet eyle! Mevla’yı istiyorsan, O’na (c.c) yönel ki bulasın.
Başkalarına baktığın gözle, Leylâ’yı nasıl görebilirsin? Onu göz yaşlarınla tertemiz yıkamadıkça!
Ey benim yetim gönlüm; bırak gamlı düşünmeyi… Sus ve sabret! Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun; sen hakkını helal et…
Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O (c.c) camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
Şems-i Tebrizi Aşk Sözleri
Eğer Allah seni bana yazmışsa, benden kaçışın yok. Lakin kader seni benden almışsa, ağlamaya lüzûm yok.
Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şâd eder. Kimini de dikeniyle irşâd eder.
Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.
Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.
Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
Bana göre aşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.
Bir yürek ancak bir yürekle takas edilir. Yüreğini almadığım kimseye vermem yüreğimi.
Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bende imişsin bilememişim. Oyalanmışım, kalakalmışım.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.
Kalp midir insana sev diyen. Yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı. Yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.
Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı…
Kısa Şems-i Tebrizi Sözleri
Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir duanın içinde yer almaktır.
İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.
Gelişim davetsizdi, gidişim de elvedâsız olsun istedim.
Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez.
Olduğu ‘kadar’ olmadığı ‘kader’.
Aşkın dili duadır. Her dua sevgiliye yazılmış bir aşk mektubu gibi olmalıdır.
İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!..
Elalem şarap içer sarhoş olur, biz ‘Aşk’ ehliyiz! İçmeden sarhoş olmuşuz…
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim.
Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
Her şeyin en büyüğü iki şeydir: İlim ve hoşgörü. kurban etmedim.
Şikayet edeceksen şikayeti, kendi nefsine et.
Rahmetin kapısı her an açık. Senin kapın açık mı? Sen ona bak!
Ben Mevla’dan isterim. Verirse yüceliğidir, vermezse imtihanımdır.
Hizmet bedenle olur. Cehennemden kurtulmak istersen hizmet et
Alexandre Dumas Sözleri
Alexandre Dumas Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Alexandre Dumas Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Alexandre Dumas, aynı isme sahip bir çocuğu olduğu için, isminin başına “Baba” eki getirilerek anılmaktadır. Baba Alexandre Dumas, 24 Temmuz 1802 tarihinde Fransa’da dünyaya geldi. Macera tarzı tarihi romanlarıyla tanınan Alexandre Dumas macera romanı kategorisinde birçok eser vermiş, aynı zamanda tarihsel konularda da yazmıştır. Üç Silahşörler, Demir Maske, Siyah Lale ve Monte Kristo Kontu yazarın bilinen en ünlü kitaplarıdır.
En Çok Beğenilen Alexandre Dumas Sözleri
Politikada insanlar yoktur, düşünceler vardır; duygular yoktur, çıkarlar vardır; politikada bir adam öldürülmez, bir engel ortadan kaldırılır.
Hayat dediğin nedir ki ? Ölümün bekleme odasında bir durak.
Saygı ve takdir iki ayrı kavramdır. Saygı kişiye, takdir ise başarılı olana verilir.
Belirsizlik, tüm işkencelerin en kötüsüdür.
Kötülük taşıyan fikirlerin korkunç yanı şudur: Zihinler bu fikirlere zamanla alışır.
Alexandre Dumas Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Her kötülüğün iki tedavisi vardır : Vakit ve Sükut.
Ölmek üzere olan bir kimsenin son arzusu kutsaldır.
Sadece büyük acılar çekenler mutluluğun anlamını bilirler.
Filozoflar ne derlerse desinler , para her zaman büyük bir tesellidir.
Ağaç hiç bir zaman çiçeği bırakıp gitmez; ağacı bırakıp yeniden giden her zaman çiçektir.
Önce dol ki, sonra taşabilesin.
Suçluyu bulmak istiyorsan, her şeyden önce cinayetin kime faydası dokunabileceğini bul.
Aile bağları o kadar ağırdır ki taşımak için iki kişi gerekir; hatta üç.
Kötülük bir kez insan ruhunu ele geçirirse bir daha onu rahat bırakmaz.
Saadet, kapılarında ejderhaların beklediği masallardaki saraylara benzer. Bu sarayları ele geçirmek için mücadele etmek gerekir.
Anlamlı Alexandre Dumas Sözleri
Güven vermek önemlidir. Güven duymak da önemlidir. Ama en önemlisi, duyulan güveni boşa çıkarmamaktır.
Çocuk küçüktür onda insan gizlidir; beyin dardır düşünceyi barındırır. Göz sadece bir noktadır ve tüm dünyayı kucaklar.
Mutlu olmak için hep acelemiz vardır; çünkü insan uzun zaman acı çekerse, mutluluğa bir türlü inanamaz.
Bir kalem ve birazda mürekkep, kullanmasını bilen için bir depo patlayıcıdan daha iyi iş görür.
Bu dünyada ne mutluluk vardır ne de mutsuzluk. Yalnız en büyük ümitsizliği tatmış kişi en büyük mutluluğu hisseder. Yaşamın güzelliğini anlamak için ölümü istemiş olmak gerekir.
En korkuncu şu ki,insanın kötüsü,düşüncenin kötüsüne kolay alışır.
Felsefe, kazanılmış bilgilerin, onları uygulayan zekâda toplanmasıdır.
Suçu öldürülmeyecek kadar az,serbest bırakılmayacak kadar çoktu.
Elinde tutuklama emri olan bir komiser artık bir insan değil; soğuk sağır ve dilsiz bir kanun heykelidir.
İnsan ne kadar iyi kalpli olursa olsun, gün geliyor kendisine acı veren kimseleri görmemeyi tercih ediyor.
Etkileyici Alexandre Dumas Sözleri
İnsan zekâsının içine gizlenmiş bazı gizemli hazineleri açığa çıkarmak için mutsuzluk gerek; barutu patlatmak için basınç gerek.
İnsanlar tehlikelere karşı ne kadar katılaşırlarsa katılaşsınlar, tehlikeye karşı ne kadar uyarılmış olurlarsa olsunlar, her zaman, kalplerinin ve vücutlarının ürpermesinden düşle gerçek arasında, planlanan ile gerçekleştirilen arasında var olan büyük farkı anlarlar.
Zavallı insanlığın övünçlerinden biridir bu: Herkes kendini yanında inleyen ve ağlayan bir başkasından daha mutsuz sanır.
Her meyvenin bir kurdu olduğu gibi, her insanın da yüreğinin derinliklerini kemiren bir tutkusu vardır.
Çocuğun mutlu olduğu doğrudur ama bu mutluluğu çok sonra anlayacağı için, olsa da birdir olmasa da.
Ne kadar şaşırtıcıdır ki insanlar bir felaketin ortasında bile kendilerini rahatlatacak bir şeyler bulabiliyorlar.
Ben bir ilkeye inanıyorum yalnız, bu ilke de şu; iyiliği eğitim yoluyla öğrenememiş bir kadının önünde, iyiliğe giden iki yol açar Tanrı; hemen her zaman böyledir; biri acı, biri de aşktır bu yolların.
Gerçekleri söyleyerek kendi ipimi çektiğimi biliyorum; ama olsun, böylece hayatta en önem verdiğim şeyi, yani kendime olan saygımı kaybetmemiş olacağım.
Ölmek mi? Hayır! Hayır! Eğer kendimi öldüreceksem neden bugüne kadar yaşadım ve bu kadar acı çektim? Hayır. Yaşamak, sonuna kadar mücadele etmek istiyorum. Ölmeden önce düşmanlarımı cezalandırmalı, dostlarımı ödüllendirmeliyim.
Ruhtaki yaraların şöyle bir özelliği vardır: Gizlenirler; ama kapanmazlar, her zaman acı verirler, her zaman dokunulduğunda kanamaya hazırdırlar, her zaman yürekte canlı ve açık kalırlar.
İnsan başkalarının ölümünü ne kadar çok görürse, kendisinin ölümünü kabullenişi o kadar kolaylaşıyor. Bana kalırsa ölüm ilahi bir imtihandır, ödenmesi gereken bir borç değil.
İki tür göz vardır: Bedenin gözü ve ruhun gözü. Bedenin gözü kimi zaman unutabilir; ama ruhun gözü her zaman anımsar.
Kısa Alexandre Dumas Sözleri
Suçlu bir adam , suçunun yüzüne vurulmasını istemez.
Ağaç hiçbir zaman çiçeğini bırakıp gitmez; ağacı bırakıp giden her zaman çiçektir.
Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için.
Kötüleri salaklara yeğlerim. Çünkü onları ara sıra da olsa dinleyebilirsin.
Bir orospu için ilk ölüm, ihtiyarlıktır.
Arkadaşlık ne verdiğini unutup, ne aldığını hatırlamaktır.
Eğer Tanrı insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı kendini öldürürdü.
Gerçek mutluluk, gecenin karanlığında güneşi pencerene çizebilmektir.
İnsan bir suçtan iki defa hüküm giymez.
Tarihe tecavüz ettiğimi söylediler ama çok güzel çocuklar doğdu.
Size armağan veren düşmandan sakının.
Miguel De Cervantes Sözleri
Miguel De Cervantes Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Miguel De Cervantes Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Cervantes 1547 yılında İspanya Alcala şehrinde doğmuştur. Fakir bir ailenin çocuğu olduğu için binbir zorlukla okudu. Kendisini meşhur eden Don Kişot adlı eserini 1605 yılında tamamladı. Burada hayalci gücü ile İspanya’daki hayatı ve insanları eleştirip, hiciv sanatının bütün ustalıkları ile olayları ortaya koydu. Hayatını kalemi ile kazanmaya çalışan Cervantes, şöhretine rağmen yoksulluktan hiçbir zaman kurtulamamıştı. Madrid’de 1616 yılında öldü. Kendisini şöhrete ulaştıran Don Kişot’tan başka, otuz kadar tiyatro eseri, pek çok şiiri ve küçük romanları vardır.
En Çok Beğenilen Cervantes Sözleri
Her güzellik aşık etmez; bazılarına bakmaktan hoşlanılır ama istek uyandırmazlar; her güzellik aşık etse, istek uyandırsa, kalpler karmakarışık olur, yolunu şaşırır, nerede duracaklarını bilemezlerdi; çünkü sayısız güzel insan olduğundan, istekler de sayısız olurdu. Oysa derler ki, gerçek aşk bölünmez, kendiliğinden olur, zorla olmaz.
Zamanın unutturamayacağı anı, ölümün dindiremeyeceği acı yoktur.
Dedikodunun sınırlarına girmeden, iki saatlik bir sohbeti sürdürebilecek birinin, ya çok şey bilen ya çok gezen biri olması gerekir.
İkiyüzlülük çift taraflı keskin bir kılıca benzer. Bir tarafı aldattığı insanı keserken, diğer tarafı sahibini keser.
Kadınların tabiatı öyledir: Kendilerini seveni küçümsemek, nefret edeni ise sevmek.
Cervantes Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Uyku, insanın bütün dertlerini örten yorgandır, açlığı gideren besindir, susuzluğu gideren sudur, soğuğu ısıtan ateştir, harareti serinleten soğuktur, her şeyi satın alabilen genel geçer paradır; çobanla kralı, aptalla akıllıyı eşitleyen terazidir. Uykunun bir tek kötü tarafı vardır derler, o da ölüme benzemesidir; uykudaki adamla ölü arasında çok az fark vardır.
Aşk, işlerinde ne saygı ne de mantık sınırlarını gözetir ve tıpkı ölüm gibidir. Yoksul çoban kulübeleriyle kralların görkemli sarayları arasında bir ayrım yapmadan saldırır. Bir kalbi ele geçirdiğinde ilk yaptığı şey, korku ve utancı o kalpten silmektir.
Bir yay her zaman gergin duramaz, insanın zayıf bünyesi de, meşru bir eğlencesi olmadan ayakta duramaz.
Karanlık bütün günahların üstünü örten kirli bir yorgandır.
Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa
Bana kalırsa bütün deliliklerimiz, midelerimizin boş, kafalarımızın havayla dolu olmasından ileri geliyor.
Şerefli bir kişi düştüğü zaman ona ilk darbeyi sefil ayak takımı indiriyor.
Eğer akıllı biriysen ya da akıllı biri olmak istiyorsan ileride özür dilemek zorunda kalacağın bir şeyi asla söylememelisin.
Bütün acılara dayanılır, yeter ki ekmeğin olsun.
Borcunu ödememek kararıyla alışveriş yapan için, fiyatın önemi yoktur.
Anlamlı Cervantes Sözleri
İyi bir ağaca sarılan gölgesiz kalmaz.
Kederli bir güzelliğin gözyaşları, kayaları pamuğa, kaplanları koyuna dönüştürür.
Ne verildiği değil, nasıl verildiği önemlidir.
Hayat bozuk para gibidir. İstediğiniz kadar harcayabilirsiniz. Ama sadece bir kez.
Geleceği ancak tanrı bilebilir. Biz sadece bazı şeyleri hissederiz o kadar. Kaldı ki, çoğu zaman hislerimiz de bizi yanıltır. Hiç endişe etme! Kaderinde ne yazılısı ise o olur.
Açlık, dünyanın en güzel salçasıdır.
Talih her felakette, çare olarak açık bir kapı bırakır.
İnsanoğlunun düştüğü hatalardan biri de budur zaten. Başkalarını eleştirmekten kendisini tanıyacak zaman bulamaz.
Önüne kötülük etme fırsatı çıkmamış kişiye, iyiliğinden ötürü teşekkür edilebilir mi?
Eldeki serçe, uçan turnadan iyidir.
Etkileyici Cervantes Sözleri
Kimse bilemez kırılıp kırılmadığını çünkü camdan yapılmıştır kadın.
Otuz keşiş bir araya gelseler, anırmak istemeyen bir eşeği anırtamazlar.
Bilirsin, başlamak bitirmenin yarısıdır!
İnsan, bazen sağduyusundan korkuyor.
Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır, ama bu kiminde gramladır, kiminde kiloyla.
Kişisel bir günah, toplumsal bir ahlaksızlık kadar önyargısal değildir.
Balın varsa sineğin bol olur.
Namuslu adam erken evlenir, akıllı adam hiç evlenmez.
Aşkın gözlükleri öyle pembedir ki, bakırı altın, yokluğu varlık, gözdeki çapağı inci gibi gösterir.
Zengin dullar bir gözleriyle ağlarlar, öbürünü kırparlar.
Yaşamak ve öğrenmek güzel şeylerdir
Dürüst bir kadının güzelliği ateşe benzer: Yaklaşmayana hiç bir zararı dokunmaz.
Yüce talihin anasıdır çaba, karşıtı olan aylaklıksa, insanı ulaştırmamıştır insanı yürekten istediklerinin hiçbirine.
Aşağılık insanlara iyilik etmek, denize su taşımaya benzer.
Aşk, herkesi eşit kılar.
Kötü hareketler, ne kadar yerden aniden biten bitkilere benzese de, gene de insan onlardan kolayca bir çok şeyler öğrenebilir.
Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur.
Kısa Cervantes Sözleri
Er kişinin cesareti, tersine çevirir kör talihi.
Aşk saadetini kim elde eder? Susan kimse.
İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yaşar.
Fakirlik aşkın büyük düşmanıdır.
Parıldayan her şey altın değildir.
Kalem aklın dilidir.
Hiçbir altın özgürlüğün bedelini ödeyemez.
Bir yılda zenginleşmek isteyen, altı ayda asılır.
Dost mu dedin? Kulağa kaçan piredir o.
Askerler için barut kokusu, lavanta kokusundan üstündür.
Hiçbir zaman kendi gücünüzle edinebileceğiniz bir şey için dilenmeyin.
Şerefim yaşamımdan daha değerlidir.
Bir kapı kapanırken, öteki açılır.
Aşk ne ile beslenir? İltifat ile.
Evliliğin sessiz ve sakin sürmesi için ya koca sağır ya da kadın dilsiz olmalı.
Kuru pantolon ile balık tutulmaz.
Bal, eşeğin ağzı için değildir.
Gururu kırılmış bir insan ölmüşten beterdir.
Şiddetli fırtınanın arkasından sükunet gelir.
Francis Bacon Sözleri
Francis Bacon, bilim adamı, hukukçu, devlet adamı ve yazardır. Francis Bacon, 22 Ocak 1561’de Londra’da dünyaya geldi. Babası Kraliçe 1. Elizabeth’in adalet bakanı Nicholas Bacon’dur.
Bacon, modern düşüncenin, Descartes’le birlikte, en önemli temsilcisi, hatta kurucusudur. Bacon bilimcidir, yani en genel anlamıyla rasyonalisttir. Doğayı doğrulukla bilmenin tek güvenli yolunun bilim olduğunu, bilimsel yöntemin insana doğayı denetleyeceği bilgiyi sağlayacağını savunmuştur.
Aslında Francis Bacon bir bilim adamı olmaktan çok, bilimi bağnazlığın tekelinden kurtarma savaşı veren bir düşünürdü.
En Çok Beğenilen Francis Bacon Sözleri
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
Yıllanmışlığın güzelliği dört şeyde kendini gösterir; yakmak için bekletilmiş odun, içmek için yıllanmış şarap, güvenmek için eski dostlar, okumak için de eski yazarlar en iyisidir.
Bir ırmak gibi akan zaman bize hafif ve şişirilmiş şeyleri getirmiştir. Ağır ve katı olanlarsa suyun dibine çökmüştür.
İnsanın kabiliyetleri, kendiliğinden çıkan bitkilere benzer; okumakla budanmaları gerekir.
Kuşkusuz ruh ile beden arasında bir uzlaşma vardır; hatta doğa birinde yanıldığı vakit, diğeri de tehlikeye girmiş olur.
Francis Bacon Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
İnsanın yaradılışı öç almaya çok yatkın olmakla birlikte, yasaların kökten söküp atmaları gereken vahşi bir adalettir öç; ilk işlenen haksızlık, yasalara bir karşı gelmedir ama bu haksızlığın öcünü almaya kalkışmak da yasayı hiçe saymaktır.
Gerçeği söylemek gerekirse, insanlar yalnızlık denen şeyin aslında ne olduğunu, nereye varabileceğini pek bilmiyorlar. Her yığına, içinde dostluk var gözüyle bakılmamalı; insanların yüzleri bir resim galerisinden öteye bir anlam taşımayabilir, konuşmalar da bir zilin çınlaması gibi olabilir.
Sahilde durup gemilerin denizde gidip gelişini izlemek bir zevk. Bir kalenin penceresinde durup, bir muhabereyi, aşağıda süregiden macerayı izlemek bir zevk. Ancak hiçbir şey, gerçeğin gözetleme mevkiinde durup da… Aşağı vadideki hataları, amaçsız gezintileri , pusları ve fırtınaları görebilmekle mukayese edilemez.
Adaletsizlik hükme acılık, geciktirme de tatsızlık verir.
Öğrenim bizler için kıvanç, ruh güzelliği, yetenek kaynağıdır. Kıvancı, bir köşeye çekilip yalnız kalmaktadır, ruha kattığı güzellik konuşmada belli olur, kazandırdığı yeteneklerin ise yargılar vermemizde, işlerimizi düzenlememizde yaran dokunur.
Hakikat otoritenin değil zamanın çocuğudur.
Çirkin insanlar genellikle doğa ile ödeşirler, çünkü doğanın kendilerine ettiği kötülüğün acısını onlar da doğaya kötülük ederek çıkarmaya çalışırlar.
Tarih insanı bilge kılar, şiir iç zenginliği, matematik titizlik, doğal bilimler derinlik, mantık ile söz söyleme sanatı ise tartışma yeteneği kazandırır.
Az felsefe insanı tanrı tanımazlığa, derinlemesine felsefe de tanrıya götürür.
İşe kesinliklerle başlayan, şüphelerle bitirir. Şüphelerle başlamaya razı olan, kesinliklerle bitirir.
Anlamlı Francis Bacon Sözleri
Güzel bir evi kötü bir muhite inşa etmiş kişi, kendisini hapse tıkmış gibidir.
Mutsuzluk, sahip olduklarımızla, sahip olmak istediklerimiz arasındaki mesafedir.
Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır; bazılarını olduğu gibi yutar; bazılarını geveler ve hazmeder.
Hiçbir şey, hakikatin gözetleme mevkiinde durmakla mukayese edilemez.
Kötümserlik yarasaya benzer. Tıpkı onun gibi, güneş kaybolduğu zaman ortaya çıkar.
Öyle bir imanımız olmalı ki bütün kötümserlikleri yakıp kül edebilelim.
İntikama odaklanan insan, normalde iyileşip düzelecek olan kendi yaralarını açık tutar.
Güzellik çarçabuk çürüyen yaz meyvesi gibidir, uzun süre dayanmaz.
Güzelliğin en iyi kısmı hiçbir resmin ifade edemeyecek olduğudur.
Her işe karışan, her şeyi soran kurcalayan bir adam, çoğunlukla başkalarını çekemeyen bir adamdır.
Yaşamın kısalığından dolayı bugünün insanı olmalıyız, yarının değil.
Yalnız kendisini düşünen insan, yumurtasını pişirmek için komşusunun evini yakar.
Haset, güneş gibidir. Yamaçlara, bayırlara, düzlüklerden daha çok vurur.
Yaşadıkça, insanın irade kuvvetiyle hisleri değil, anlayış kabiliyeti artar.
Eşya üzerinde çalışacak yerde, herkesin kendine göre istediği anlamı verdiği kelimeler üstünde kavga ediyoruz.
Etkileyici Francis Bacon Sözleri
Bir kimsenin budalalığı başka birinin işine yarar.
Dikkatli bir şekilde gözlemlenirse, yaşlılık bedenden ziyade ruhları bozar.
Tez elde edilen başarı, insanı kararsız ve maceraperest yapar.
Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz.
Kusuru en iyi ortaya çıkaran zenginliktir, ama erdemi felaket.
Kendi değeri olmayan bir insan başkalarının değerini hiçbir zaman çekemez.
Gönlümüzün değil, kafamızın bir yetersizliğidir kuşkular.
Çok soran hem çok öğrenir, hem de çok sevilir, hele soruları karşıdakinin bildiği konulardansa.
Dolacak havuzu olanın etraftaki toprağa hayrı dokunmaz.
Kurnaz insanlar, okumayı küçümserler, basit insanlar ona hayran olurlar akıllı insanlar ise ondan faydalanırlar.
Orantısında biraz tuhaflık barındırmayan hiçbir kusursuz güzellik yoktur.
Evli ve çocukları olan bir adam, artık kaderine tutsak olmuş demektir.
Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır.
Ölüm bizim dostumuzdur; onu evine misafir etmek istemeyen zaten evde değildir.
İnsan ruhunun selameti için en koruyucu ilaç, bir dostun, gördüğü kusuru sadakatle ihtar etmesidir.
Kadın, kocasının; delikanlılıkta sevgilisi, olgun çağda arkadaşı, ihtiyarlıkta da hastabakıcısıdır.
En kötü isyanları, geç kalan karınlar doğurur.
Güzellik değerli bir insana nasip olursa, onun faziletini belirtir, kusurunu gizler.
Zenginliğin azını büyük bir emekle, çoğunu ise pek az emekle elde ettiğini söyleyen kişi, doğru söylemiş.
Mademki alışkanlıklar, hayatımızın en ileri gelen hakimleridir, öyle ise ne yapıp yapıp iyi birini edinmeye çalışmalıyız.
Kısa Francis Bacon Sözleri
Beğenilen şeyler ya yeni ya da yüksektir.
Dertlerini dökecek dostları olmayanlar kendi yüreklerini kemirirler.
Çabuk yanlış yapan, onu çabuk da tasdik eder.
Doğru yolda yürüyen bir topal, yoldan çıkan iyi bir koşucuyu geçer.
İnsan tabiatında akıllılıktan ziyade delilik vardır.
Tüm yüce yerlere, döne döne çıkan merdivenle ulaşılır.
Yaralar deşilmeden iyi edilemez.
Ümit iyi bir kahvaltı, ama kötü bir akşam yemeğidir.
Öç alma vahşice bir adalettir.
Sanat, tabiata ilave edilmiş insandır.
İnsaniyet, hakikate muhtaçtır.
Servetin batırdığı insan sayısı kurtardığından çok fazladır.
Bilginin kendisinde büyük bir kudret vardır.
Talih kördür; ama başkalarınca görülür.
Babadan gelen asillik, insanın gayretini kırar.
Deneyiniz, deneyiniz, denemeden hiç bir şeye inanmayınız.
Gerçek dostu olmamak, yalnızlığın en kötüsüdür.
Yargıç, hakkı uygular; hukuku yaratan, canlandıran avukattır.
Şüphe, duyguların değil, zekanın bir kusurudur.
Şöhret paraya benzer, orada çok kalırsanız, fiyatlar düşer.
Akıllı adam, bulduğundan daha fazla fırsat yaratan adamdır.
Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir.
Bir sabun köpüğüdür dünya.
İyi kitaplar en gerçek dostlarımızdır.
Verilen sözü tutmamak, mertliğe yakışmaz.
Sessizlik aptalların erdemidir.
Şiir, insanların bilgilerinin bir kısmıdır.
İnsan, her zaman kahraman olamaz, ama her zaman insan olabilir.
Bonus Sözler
İnsanlar gerçek yüzlerini, güvenildikleri, öfkelendikleri, boş bulundukları, darda kaldıkları, bir işin belli bir yönde yapılmasını isteyip de buna bir gerekçe bulamadıkları durumlarda gösterirler.
İcatların gücü, erdemi ve sonuçlarını incelemek iyidir ve bunların en bariz görüneceği alanlarda, eskilerin bilmediği ve kökenleri yakın zamana ait olsa da belirsiz ve muğlak olan şu üç alandır: matbaa, barut ve mıknatıs. Bu üçü dünyada her şeyin çehresi ve durumunu değiştirmiştir.
Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz.
Sabahattin Ali Sözleri
Sabahattin Ali Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Sabahattin Ali Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Edebiyatımızın en önemli ustalarından Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne’nin Gümülcine Sancağına bağlı Eğridere kazasında dünyaya gelmiş ve 2 Nisan 1948’de Kırklareli’de vefat etmiştir.
Edebi kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıtmış ve kendisinden sonraki cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline gelmiştir. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıkmış; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle desteklemiştir.
Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye’deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem de 21. yüzyılda etkisini sürdürmüştür.
En Çok Beğenilen Sabahattin Ali Sözleri
İnsan alıştığı, güzel bulduğu, kendine yakın bulduğu yerlerden ayrılırken sanki vücudunun bir kısmını orada bırakıyormuş gibi üzülür.
İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır.
Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘Dünyada neler gördünüz? ‘ dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…
Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir.
Ne kadar çok insanı seversek, asıI sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetIi severiz. Aşk dağıIdıkça azaIan bir şey değiIdir.
Sabahattin Ali Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
İnsan tahammüI edemeyeceğini zannettiği şeyIere pek çabuk aIışıyor ve katIanıyor. Ben de yaşayacağım… Ama nasıI yaşayacağım! Bundan sonraki hayatım nasıI dayanıImaz bir işkence oIacak! Ama ben dayanacağım… Şimdiye kadar oIduğu gibi…
Kadın sevebileceği zaman sevmiyor, ancak tatmin edilmeyen arzulara üzülüyor, kırılan benliğini tamir etmek istiyor, kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar ona aşk çehresi altında görünüyordu.
Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Düşün ki şuan da çehresini hatırIayamıyorum biIe fakat hafızamdan daha derin bir yere onun bir taşa hakkediImiş kadar keskin bir tasvirinin, akıIIarın aImayacağı kadar eski zamanIardan beri mevcut oIduğuna eminim. Şu kaIabaIığın içine gözIerim kapaIı oIarak karışsam bir kuvvet beni muhakkak hiç şaşırtmadan doğru ona götürecektir.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
BiIhassa tahammüI edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kaImaya mecbur oIuşu… Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovaIayacaksınız? Niçin daima biz tesIim oIacağız ve siz tesIim aIacaksınız? Niçin sizin yaIvarışIarınızda biIe bir tahakküm, bizim reddedişIerimizde biIe bir aciz buIunacak? ÇocukIuğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asIa kabuI edemedim.
Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!.
İnsan ruhunun çözüImez düğümIeri bir muamma gibi önüne seriIir. KitapIarda okuduğun depresyon keIimesine bir cankurtaran simidi gibi sarıIırsın . Çünkü nedense hepimizde , maddi oIsun manevi oIsun, bütün dertIerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çıIgına döneriz. Mamafih insanIarda bu merak oImasa doktorIar açIıktan öIürIerdi.
İçimde, bir yoIcuIukta tanışıp aIıştığım, fakat pek çabuk ayrıImaya mecbur oIduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı. Artık bu sergiye ayak basmayacağımı biIiyordum. İnsanIar, birbirIerinden hiçbir şey anIamayan insanIar, beni buradan da kaçırıyorIardı.
Anlamlı Sabahattin Ali Sözleri
KaybediIen en kıymetIi eşyanın, servetin, her türIü dünya saadetinin acısı zamanIa unutuIuyor. YaInız kaçırıIan fırsatIar asIa akıIdan çıkmıyor ve her hatırIayışta insanın içini sızIatıyor.
Bana öyIe geIiyor ki, hakikaten yapabiIeceğimiz bir tek iş vardır, o da öImek. Bak, bunu yapabiIiriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kuIIanmış oIuruz.
Ona hakikaten dargın değiIdim; asIa kızmıyordum. Sadece müteessirdim. “Bunun böyIe oImaması Iazımdı.” diyordum içimden. Demek ki beni bir türIü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Ne yaratacaksın? Yaratmak yoktan var etmektir. En akıIIımızın kafası biIe bizden evveIkiIerin depo ettiği bir sürü biIgi ve tecrübenin ambarı oImaktan iIeri geçmez. Yaratmak istediğimiz şey de bu mevcut maIIarı şekIini değiştirerek piyasaya sürmekten ibaret.
İnsanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi!Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var.
Zaten küçükIüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını iIerisi için sakIamak isterdim.
Fakat içimizde, bizim ‘ahIak’ tarafımızda hiçbir şekiIde bizimIe münasebete geçmeyerek hadiseIeri muhakeme eden, neticeIer çıkaran ve tedbirIer aIan bir ‘hesabi’ tarafımız vardı. Bu Iafta değiIse biIe fiiIde daima o gaIip çıkıyor ve onun dediği oIuyordu.
Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi bir çok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim.
Dünyada kendisi için hiçbir şeyi olmayan bir insanın bile başkalarına yardım edecek bir şeyi vardır… Hiç olmazsa bir tek sözü.
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?… Niçin? Kimin için?..
Etkileyici Sabahattin Ali Sözleri
Hapishane ancak serseriIer, köyIüIer ve aşağı tabakadan insanIar içindi; bir HiImi Bey’in oğIu, adam öIdürse biIe, onIarIa bir tutuIamazdı.
Sözlerimi unutma, üzerinde düşün!… Hayatta kendine layık olan mevkii almak için her türlü çareye başvurmak meşrudur.
O zamana kadar bütün insanIardan esirgediğim aIaka, hiç kimseye karşı tam manasıyIa duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütIe haIinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
Bu akşam anladım ki, bir insan bir diğer insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Kendimi biIdim biIeIi, bütün günIerimi, haberim oImadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakIa geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanIardan kaçmıştım.
Sanat bir ifadedir; her devir, her medeniyet başka türIü duyar ve pek tabii oIarak başka türIü ifade eder.
İçimizde şeytan yok….İçimizde aciz var..Tembellik var..İradesizlik,bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey:hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.
Muhakkak ki bütün insanIarın birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değiIdi ve gene farkında oImadan geIdikIeri yere gidecekIerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini buIduğu zaman ve bize, bizim akIımıza, hesapIarımıza danışmaya Iüzum biIe görmeden, meydana çıkıyordu.
Bir kitabı okurken geçen iki saatin ömrümün birçok seneIerinden daha doIu, daha ehemmiyetIi oIduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçIiğini düşünür ve yeis içinde kaIırdım.
KuvvetIi oImak her şeyin fevkindedir. Kuvvet her hareketi mazur gösterebiIir. AcizIere acımak ise sersemIiktir.
Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan meIüI bir insanın zorIa güImeye çaIışması kadar acı geImemiştir.
İçinizde şeytan dediğin o şeyin en kıymetIi tarafın oImadığını nereden biIiyorsun? Sizin gibi beş hissinden başka duygu vasıtası oImayanIar her daimi korkudan kurtuIamazIar. AsıI sebep ve iIIetIere varabiIseniz göreceksiniz ki en zayıf tarafımız dışımızdadır. Gözümüzü kör eden yedi renktir, kuIağımızı sağır eden sesIer, ağzımızı pasIandıran yedikIerimiz, kaIbimizi önce coşturup sonra durduran sonsuz koşmaIarımızdır. Yüksek insan dışına değiI içine kıymet verendir.
Hayatın bir değişmeIer siIsiIesi ve her değişmenin bir tekâmüI oIduğunu anIamayanIar yobaz kafaIı insanIardır.
Bu şeytan hepimizde vardır. Bizim sanatkâr tarafımız onun çocuğudur. Bizi gündeIik hayatın dışına çıkaran, bize insanIığımızı, makine oImadığımızı idrak ettiren odur.
Kısa Sabahattin Ali Sözleri
Zaten küçükIüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını iIerisi için sakIamak isterdim…
Demek hayat böyIe iki adım iIerisi biIe görüImeyen sisIi ve yaIpaIı bir denizdi.
DevIet parasına ne bahanesiyIe oIursa oIsun eI uzatanIara insaf etmemeIi.
Bozkır köylüsünün ne düşündüğünü ve ne beklediğini kimse bilmez.
Kendisinden daha dün ayrıImış gibi taze bir hasret duydum.
Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldürmek kadar kolay değildir.
Seni seviyorum.DeIi gibi değiI gayet akIı başında oIarak seviyorum.
Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti…
Yalnızca devletin emrettiğini yapmakla hür olunuyorsa, buna hürriyet demek biraz güçtür.
İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.
Bonus Sözler
Yaşamak, tabiatın en küçük kımıIdanışIarını sezerek, hayatın sarsıImaz bir mantık iIe akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetIi yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doIdurduğunu biIerek yaşamak. Ve biIhassa bütün bunIarı anIatacak bir insanın mevcut oIduğunu düşünerek, onu bekIeyerek yaşamak…
Hayatta hiçbir şey bizim arzumuza tabi değiIdir. Gerçi bu bir feIaket, Iakin yaradıIış bize bu feIaketi hafifIetecek bir vasıta da vermiş: Etrafı çeşmi ibretIe temaşa kabiIiyeti…
Hayatın reaIiteye, menfaatIerine döndüğün zaman içinde ne şeytan kaIacak ne peygamber… Vücudunun ve ruhunun ne kadar basit bir makine oIduğunu öğren, istedikIerini tayin et ve bunIara doğru azimIe iIerIemeye başIa… Göreceksin!
Spagetti
Özel muayenehanesinde hizmet veren evli bir doktor, hemşiresi ile yakınlaşmaya başlar. Bu yakınlaşma giderek arkadaşlığa, sevgililiğe sonrasında da kaçamak buluşmalara dönüşür. Bir müddet sonra hemşire doktora hamile olduğunu söyler. Doktor bu olayı karısından gizlemek istediğinden; hemşireye bir miktar para verir ve İtalya’ya gidip, çocuk doğana kadar orada kalmasını ister.
Hemşire sorar:
– Bebeğimiz doğduğunda haber vermemi ister misin?
Doktor:
– Bebek doğunca bana hemen bir kart gönder. Arkasına “spagetti” diye yaz. Bu bizim şifremiz olsun.
Hemşire parayı alıp uçağa biner ve İtalya’nın yolunu tutar… Altı ay kadar sonra, bir gün doktorun karısı telefon eder. “Hayatım bu gün postadan senin adına İtalya’dan gönderilmiş ilginç bir kart geldi. Fakat ben pek anlam veremedim.” der. Doktor hemen kartın doğum haberi anlamına geldiğini anlayıp; “Eve gelince bakarım hayatım, şimdi hastam bekliyor.” deyip telefonu kapatır. Akşam da neşe içinde evin yolunu tutar. Doktor eve geldiğinde karısı ona kartı verir. Kartı okuyan doktor, ani bir kalp kriziyle olduğu yere yığılır.
Acil yardım ekibinin gelip, ilk müdahaleyi yapar. Doktor durumu biraz düzelmiş halde, ambulansla hastaneye götürülürken; elinde bir kartı sıkı sıkıya tuttuğu fark edilir. Acil yardım personeli doktorun elindeki kartı güçlükle alır ve ister istemez okur:
“Spagetti! Spagetti! Spagetti! Spagetti! İki sosisli, iki sade!…”
Benim Herif Yapmaz
Bir televizyon kanalı her ülkeden bir kadın seçerek karı koca aldatması üzerine bir araştırma yapmak ister.
Soru şudur : Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsınız ?
İşte çeşitli cevaplar :
İsveç’ ten Katılan Kadın : Benim neyimi beğenmedin diye sorarım.
Rusya’ dan Katılan Kadın :Hiç bir şey sormam ve direk evi terk ederim.
Fransa’ dan katılan Kadın :Sevgilime gider beni teselli etmesini söylerim.
İtalya’ dan gelen Kadın :Kadını öldürürüm.
Yunanlı Kadın :Kocamı da onunla yatan karıyı da öldürürüm.
İspanyol Kadın :Kocamı alnından vururum.
Türkiye’ den Katılan Kadın :Benim herif yapmaz.
Bizimki Daha Güzel
Bir karı koca barda oturmuş içkilerini yudumlarlarken içeriye gayet hoş ve alımlı bir bayan girer.Adamın yanından geçerken yanağından bir makas alıp nasılsın hayatım görüşemiyoruz bu aralar der.Adamın karısı yarı kızgınlık yarı şaşkınlık içinde kocasına sorar bu kadın kim diye.Adam gayet sakin bir şekilde metresim diye cevap verir .
Kadın çılgına döner, utanmaz adam bir de utanmadan metresim diyorsun.Herşey bitti boşanıyoruz seni terk ediyorum der .
Adam sakinliğini hiç bozmadan ne yani Etilerdeki dubleksi , Akmerkezdeki daireyi , 24 metrelik yatı bankadaki binlerce dolarlık açtığım hesabı bir anda bırakıp beni terk mi ediyorsun der .
Bunları duyunca kadın birden sakinleşir ve etrafına bakınmaya başlar . O sırada ilerde masalardan birinde eski arkadaşlarını görür ve eşine bu bizim Suat değil mi der.Yanındaki kim acaba diye sorar . Adam metresi der.Kadın ay bizimki daha güzel vallahi der.
Hamile kalamayan koyun
Adamın birinin çok sevdiği bir koyunu varmış. Bu koyun hiç gebe kalamıyormuş. Adam, komşu köyde birinin koçu olduğunu ve hangi koyunla çiftleşirse hamile bıraktığını duymuş. Bunun üzerine koyununu el arabasına koymuş, çıkmışlar yola, köye vardıklarında selam verip adamın yanına yaklaşmış.
-Yahu gardaş senin koçun methini duydum koştum geldim. Hele bizim koyuna da bir çare.
-Aman gardaş lafımı olur. Amma 30 liranı alırım.
-Tamam.
Neyse çiftleşme gerçekleşiyor ve adam koyunu tekrar el arabasına koyup giderken koçun sahibine soruyor:
-Hamile kalıp kalmadığını nereden anlayacağız?
-Yarım sabah ahıra girince bak. Koyun eğer yatıyorsaaa hamiledir. Yok ayaktaysa hamile değildir.
Neyse sabah oluyor adam bir heyecanla ahıra koşuyor. Bakıyor ki koyun ayakta.
Ulan diyor yine tutmadı.
Karısı demiş ki bi daha götür.
Adamın ki de bir ümit koyunu tekrar el arabasına bindirip gitmiş.
Bu sefer 40 lira alıyor koç sahibi.
Ertesi sabah adam koşa koşa ahıra gidiyor ki bi de ne görsün koyun yine ayakta.
Adam iyice sinirleniyor. Neredeyse koyunu kesecek.
Karısı adamı sakinleştirip koyunu tekrar götürmesi için adamı ikna ediyor.
Adam koyunu götürüyor ama koç sahibi adam bu sefer 50 lira alıyor. Adam daha da sinirleniyor söylene söylene eve geliyor.
Koyunu ahıra atıp gidiyor.
Sabah ise yatağına uzanmış umutsuz ve sinirli bir şekilde karısına:
-Hele git şu koyuna bak. Oturuyor mu ayakta mı.
Kadın gidip bakıyou ve diyor ki:
-Koyun ne oturmuş ne de ayakta bey. Arabaya binmiş seni bekliyor 🙂
Bir Öpücük
Genç ve güzel bir kız alışveriş için dükkana girmiş. Beğendiği kumaşın metresinin kaç TL olduğunu sormuş. Kızdan hoşlanan yılışık tezgahtar kıza bakmış ve “Merak etmeyin 1 öpücüğe ödeşiriz güzel bayan” demiş.
Bunun üzerine genç tamam o zaman 10 metre hazırlayın lütfen demiş. Tezgahtar genç genç kızın bu isteğini duyunca büyük bir heyecanla kızın paketini hazırlamaya başlamış.
Kız paketi tezgahtar gençten aldıktan sonra, teşekkür etmiş ve arkasında duran yaşlı kadını işaret ederek:
– Hesabı anneannem ödeyecek demiş 🙂
Nazım Hikmet Sözleri
Nazım Hikmet Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Nazım Hikmet Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Nazım Hikmet, çağdaş Türk şiir sanatının en önemli isimlerinden birisidir. Türkiye’de serbest nazımı kullanan ilk şairlerdendir. Yazdığı şiirler ile birçok insanın yüreğine dokunur.
Nazım Hikmet, memleket aşkını temsil eder. Çok büyük memleket aşkı duran Nazım Hikmet’in vatanından ayrı düşmesi şiirlerine konu olmuş ve içini şiirlerine dökmüştür. Ayrıca aşk adamı olan Nazım Hikmet’in aşk şiirleri de kişilerce sevilen şiirler olmuştur. Sizler için en güzel Nazım Hikmet sözleri derledik.
En Çok Beğenilen Nazım Hikmet Sözleri
Benim sevdasında bencil; ama yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim: ne güzel darma duman ediyorsun beni.
Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.
Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım. Ama seninle bir başka yaşarım.
Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin. Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için.
Nazım Hikmet Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Her gelen sevmez ve hiçbir seven gitmez unutma. Bil ki; giden dönüyorsa sevdiğinden değil, kaybettiğindendir aslında!
Belki ben sana sevmeyi öğretemem, ama sen de bana, unutmayı öğretmezsin. Belki ben sana kavuşmayı öğretemem, ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin.
İnsanlar işine gelince değil de vicdanına değince iyilik yapsalardı; bugün çıkar ilişkileri değil, gerçek sevdalar yaşanırdı!
Hapşurduğumda; çok yaşa, iyi yaşa yerine benimle yaşa deseydi keşke. Bende; sen de gör değil de, emrin olur deseydim sessizce.
Sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar, sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin.
Bir gün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun. Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun.
Yapraklara dallara, yeşillere, allara, nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara. Yaprak dala, al yeşile yaraşır, gayri bundan böyle vermem seni ellere.
Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.
Evet. Belki umudum kalmadı geleceğimden; ama asla pişman değilim geçmişimden.
Sevmek, sevdiğin kişiyle birlikte olmak değildir unutma! Çünkü aşk; onunla yaşamak değil, onu yaşamaktır aslında.
Anlamlı Nazım Hikmet Sözleri
Aşkın bu denli sıradan olmadığına inanıyorum ben. Önce sıradanları yaşayacaksın ki, gerçek olanı anlayabilesin.
Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin aklı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Bir gün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun. Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun.
Ne kadar seviyorsun dersen; o kadar işte. Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin…
Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.
Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…
Yolunu beklerken daha dün gece, kaçıyorum bugün senden gizlice. Kalbime baktım da işte iyice; anladım ki sen de herkes gibisin!
Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden.
Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme, ben cahil kalayım.
Hoş geldin! Biz bıraktığın gibiyiz. Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta, dostu düşmandan ayırmakta.
İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alışıyorum.
Etkileyici Nazım Hikmet Sözleri
Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden.
Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp ben artık kimseyi sevemem deme! Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıklarda yetişir.
Gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar, malı mülkü, aklı fikri, canı neyi varsa verebilmeli büyük hürriyete şiirlerimiz.
Bilmezden gelişim, aptala yatışım kaybetme korkumdan değil; karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır.
Bir meltem olacak rüzgârım dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği, elimi sıkarken sapladığı bıçak. Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır. Acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne.
Büsbütün unuttum seni eminim, maziye karıştı şimdi yeminim, kalbimde senin için. Yok, bile kinim, bence sen de şimdi herkes gibisin.
Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, şiirler yazdın. Peki, o ne yaptı? Deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta.
Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine. Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar. Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar.
Ellerine dokunmak isterim, dokunamam arkasından camın. Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm, alacakaranlığımda oynadığım dramın.
Kim bilir; masalınızın kahramanı, başka bir hikâyenin figüranı olmaya gitmiştir belki de. Değer mi gitmesine, gitmezdi değmese.
Özlü Nazım Hikmet Sözleri
Memleketimi seviyorum: çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Vicdanla birlikte, şeref ararım ben sevdiklerimde. Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim; zaman gelir, şerefsizleri de severim.
Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.
Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması!
Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.
Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. ‘Ben’ deyip susması, ‘sen’ deyip ağlamaklı kalması…
Umuda bin kurşun sıksa da ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm.
Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.
Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim?
Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya.
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.
Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı.
Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir!
İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.
Cebimde yoktu, yüreğimden verdim.
Ve benim birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.
Biz; ince bel, ela göz, sütün bacak için sevmedik güzelim. Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda.
Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.
Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana kuşsun. Artık seninle biz, düşman bile değiliz.
Kimselere anlatamadım. Kendime bile, ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni.
Sende uzaklığı; sende ben, imkânsızlığı seviyorum.
Bonus
Sen esirliğim ve hürriyetimsin,
Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
Sen memleketimsin.
Sen elâ gözlerinde yeşil hâreler,
Sen büyük, güzel ve muzaffer
Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin…
***
Seni düşünmek güzel şey,
Ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum…
***
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi meselâ,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
Yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki,
Meselâ, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
Yahut, kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
İnsanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
Hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak, yani ağır bastığından.
Aziz Nesin Sözleri
Aziz Nesin Sözlerini sizler için hazırladık bu sayfada. Anlamlı ve etkileyici Aziz Nesin Sözlerini bu sayfada okuyabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.
Aziz Nesin Aralık 1915’te dünyaya gelmiş ve 6 Temmuz 1995de, 37 aydının ölümüne neden olan Sivas Katliamının üçüncü yıldönümünden dört gün sonra Çeşme’de yaşamını yitirmiştir.
Aziz Nesin, edebiyatın birçok türünde önemli eserler kaleme almıştır. Özellikle kendine has mizahı ile yazdığı romanları beyaz perdeye de aktarılarak insanlarla buluşmuştur. Bu romanlar içinde en çok dikkat çekenler, Gol Kralı, Zübük, Yaşar Ne Yaşamaz olarak değerlendirilebilir. Aziz Nesin, tüm eserlerinde sahip oluğu gözlem gücünü ve mizah yeteneğini büyük bir ustalıkla kullanmıştır.
En Çok Beğenilen Aziz Nesin Sözleri
Bir gün bu ülkenin başucuna bir not yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim. Çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım diyeceğim.
Alıştın, nutukları dinleyip uyuyorsun. Sen böyle uyudukça, sanma ki sabah olur! Körler memleketinde, şaşı padişah olur!
Memlekette sözünü tutan adam kalmamış. Bir söz verdin mi, ölsen bile sözünü tutacaksın. Söz ne demek? Söz demek, namus demek.
Bir tohum verdin çiçeğini al. Bir çekirdek verdin ağacını al. Bir dal verdin ormanını al. Dünyamı verdim sana bende kal.
Belki sıkıca sarılabileceğimiz bir sevgilimiz olmadı, belki yalnızız. Ama bilinsin ki, adam gibi sevdiğimizdendir yalnızlığımız.
Aziz Nesin Tarafından Söylenmiş 10 Güzel Söz
Hayat bir sınavsa eğer hiç uğraşma, adını yaz ve çık. Belki sınıfta kalırsın; ama adının altında bembeyaz bir sayfa bırakırsın.
İnsan, sevebilir miyim diye düşünüyorsa sevemeyecek demektir. İyi ki sevgide düşünce yok; yoksa kimse kimseyi sevmezdi.
Seni, annen kadar sevecek ve baban kadar merak edecek hiç kimse yoktur; o yüzden kimse bana aşktan bahsetmesin.
Rüzgarın şiddeti ne olursa olsun; martı sevdiği denizden asla vazgeçmez .
Bazen insan öyle özlenir ki; özlenen bilse, yokluğundan utanır.
Yalnızlığımdan daha yalnızım seninle ne olursun beni bırak kendimle.
Bir yanlışlık var; sen bu denli güzel, ben bu denli sevdalı olmayacaktık.
Ne kadar kalmak istesek de bazen gitmek zorunda kalırız. Ve ne kadar gitmek zorunda olsak da kalmaktan yanadır sol yanımız.
Aldatan kişinin cinsiyeti ne olursa olsun, medeni hali şerefsizdir .
Bazen insan öyle bir özlenir ki… Özlenen bile, yokluğundan utanır.
Anlamlı Aziz Nesin Sözleri
Sen yoksun. Boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanmayacağız ki. Özlemlerde ayrılıklar da boşuna öyle uzaklardayız. Birlikte ağlayamayacağız ki.
Bülbül gül için yanarken, hiç lale onun derdine ilaç olur mu?
Korkmuyorum diyenler, ya başkalarına yalan söylüyorlar, ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar ya da bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar.
En büyük mutluluk insanın sevdiği işi yapmasıdır.
İnsandır, dayanır. İnsandır, çeker. İnsandır katlanır. Aldanır, inanır.
İçimde bir merak öyle bir merak ki ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak ve dostu düşmanı suç üstü yakalamak.
Senden bir kızım olsun adı ‘Yağmur’ olsun. Bir de oğlum olsun adı ‘Toprak’ olsun. İkisi kavga etsin, ortalık ‘Çamur’ olsun.
Nasıl bittiyse bundan öncekiler, bu da biter. Bite bite sonunda ben de biterim. Olur biter.
Bütün gerçekler, gerçek olmadan önce birer hayaldir.
Her ulusun tarihinde övünülecek ve utanılacak sayfalar vardır.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz.
İnsanoğlu naziktir, ağır sözü kaldırmaz. Eşek dersin kızar da, bin sırtına aldırmaz
Etkileyici Aziz Nesin Sözleri
En güzel şiir matematiktir. Yeryüzünde şimdiye kadar “İki kere iki dört eder”den daha güzel bir dize yazılmamıştır sanırım.
Yolda düşürülmüş para bulmak, iş bulmaktan daha kolaydı bu zamanda.
Aşığım sana cümlesinin sonundaki a harfi terk etti seni. O da üzülmüyor gittiğine, sen hala aşığım san beni.
İşin zoruna gideceksin. Her zaman zoru dene. Zoru yapamasan bile, zoru yapmaya çalışarak hiç olmazsa kolayını yaparsın.
Diyorlar ki “eskiden böyle değildin artık içine kapandın.” Dedim ki: “içindekiyle yetinen bu kalp artık sizi ne yapsın.
Türk erkeğinin dünyanın en kıskanç erkeklerinden biri olmasının sebebi; sevgililerine değil, kendilerine güvenmediklerindendir.
Ne ölünün arkasından konuşulur, ne de gidenin. Çünkü ha ölmüştür, ha gitmiştir kalan için.
Hayatım süresince boyum kadar kitap yazdım ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup -onun zaten boyu kısaydı diyebilirler.
Korku, en beşeri duygudur. Benim iktidarlara başkaldırışımı görenlerden kimi beni korkusuz insan sandılar. Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. Korkarım, yine söylerim.
Hayalim; küçük bir çocuğa ‘ne kadar seviyorsun’ dediğinde, açıp elini iki yana ‘İşte bu kadar’ derken ki o masum sevgiyi bulmaktı.
Ne kendim iyi olmaya, ne başkalarına iyilik etmeye zaman bulabildim Ustam.
Hiç kimseye güvenmiyorum diye bir şey yoktur, “Zamanında o’na güvendiğim için, artık kimseye güvenmiyorum” diye bir şey vardır.
Herkesin bildiği gerçekleri açıkça söylemek bazen suç olur.
Özlü Aziz Nesin Sözleri
İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur.
Üşümek varsa bu sıcağın yokluğudur, karanlık varsa ışığın yokluğu. Eğer her yer karanlık ve sen üşüyorsan işte bu o’nun yokluğu.
Terk eden kişinin gittiği yerde aradığını bulamayınca dönüp ‘özledim’ demesi; özlediğinden değil, eşek gibi pişman olduğundandır.
Al yalnızlığını gel… Korkma, sıkılmayız. Senin yalnızlığın benim yalnızlığımla konuşur, biz ikimiz susarız.
İnsan, kötü yaratık… Mutluluğunu başkalarından kıskanıyor da, başına bir felaket geldi mi, başkaları da paylaşsın istiyor.
Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksanız, sorun kendiliğinden çözülecek aslında.
Kolayca akmaz bilirsin bir erkeğin gözyaşları; Ama eğer erkek ağlıyorsa, asla sahte olmaz gözyaşları.
Söz verdiğimiz yerde buluştuk söz verdiğimiz zamanda değil. Ben yirmi yıl erken gelip bekledim sen geldin yirmi yıl geç ben seni beklemekten yaşlıyım sense beklettiğin için genç.
Aynı kağıdın arka ve on yüzleri gibiyiz. Sonsuza dek beraber; ama hiçbir zaman birbirlerini görmeyen.
İyi insan lafın üstüne gelir demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.
Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek kimileri diyecek daha şimdiden sev kendini sev kendini sev kimin var ki senin seni senden başka sevecek.
Bırak olmasın mezar taşımız, bir okul bahçesine gömsünler bizi çocuklar koşsun üzerimizde.
Bahse girerim yarın bir yobaz çıkıp, tuvalete gitmek günah diye fetva verse, tuvalete gitmeyecek ve altına yapacak o kadar öküz var ki bu ülkede.
Ve bir de şiir..
Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç,
Seni bu yaşta sevdiğim gibi.
Mutluluğa hep geç kalırım,
Hep erken giderim mutsuzluğa.
Ya her şey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbir şey başlamamıştır.
Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın,
Ölüme erken, sevgiye geç.
Yine gecikmişim bağışla sevgilim, Sevgiye on kala, ölüme beş…
Atatürk’ün Kültür ve Medeniyet ile İlgili Sözleri
Kültür dediğimiz zaman bir insan cemiyetinin, devlet hayatında fikrî hayatında, iktisat hayatında yapabilecekleri şeylerin muhassalasını (toplamını) kastediyoruz ki, medeniyet de bundan başka bir şey değildir.
Memleket mutlaka modern medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.
Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır. O, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansız davranır.
Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Benim kanaatim o idi ki ve daima o oldu ki dünyada insan diye yaşamak istiyenler insan olmak vasıflarını ve kudretini kendilerinde görmelidirler… Bu uğurda her türlü fedakârlığa razı olmalıdırlar. Yoksa hiçbir medenî millet onları kendi sırasında ve safında görmek istemez.
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.
Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki, ona bigane olanları yakar, mahveder.
Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir.
Türkiye Cumhuriyeti çocukları, kültürel insanlardır. Yani hem kendileri kültür sahibidirler, hem de bu özelliği muhitlerine ve bütün Türk milletine yaymakta olduklarına kanidirler.
Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür.
Medeni olmayan milletler, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdur.
Bir millet savaş alanlarında ne kadar zafer elde ederse etsin, o zaferin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusu ile mümkündür.
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.
Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.
Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin gerilemesinde en mühim etken olduğu kanaatindeyim. Onun için millî terbiye programından bahsederken eski devrin hurafatından ve yaradılışımızla hiç de münasebetli olmayan yabancı fikirlerden, Doğudan ve Batıdan gelen tesirlerden tamamen uzak millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü millî dâvamızın inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lâlettayin bir yabancı kültürü şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür zeminle mütenasiptir. O zemin milletin seciyesidir.
Bilirsiniz ki dünyada her kavmin varlığı kıymeti hürriyet ve bağımsızlık hakkı sahip olduğu ve yapacağı medenî eserlerle orantılıdır. Medenî eser vücuda getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler hürriyet ve bağımsızlıklarından soyunmaya mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde ileri değil geriye bakmak bilgisizliği ve ihtiyatsızlığı gösterenler umumî medeniyetin coşkun seli altında boğulmağa mahkûmdurlar.
Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeğe bağlıdır. Sosyal hayatta iktisadî hayatta ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme gelişme ve yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları fennin harikaları cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle maziye düşkünlükle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir. Medeniyetten bahsederken şunu da kesinlikle söylemeliyim ki medeniyetin esası ilerleme ve kuvvetin temeli aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık muhakkak sosyal iktisadî siyasî acze sebep olur. Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurlarının tabiî haklarına malik olmaları aile vazifelerini idareye yetenekli bulunmaları lâzımdır.
İçimizdeki Şeytan
İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması..
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın “kapana kısılmışlığını” gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, “insanın içindeki şeytan”a keskin bir bakış.
(Tanıtım Yazısı)
Yazar | Sabahattin Ali |
Yayınevi | Yapı Kredi Yayınları |
Kitabın Konusu
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali’nin en sevilen eserlerinden biridir. Psikolojik tahlilleri oldukça başarılı kullanmıştır bu eserinde.
Kitap, iki üniversite öğrencisi olan Ömer ve Nihat’ın vapurda konuşurlarken Ömer’in birkaç sıra öndeki kanepelerden birinde oturan güzel bir genç kızı fark etmesiyle başlar. Bu sırada da vapur iskeleye yanaşır. Ömer kızı gözden kaybetmemek için gözlerini ondan ayırmadan ilerlemeye başlar. Bu sırada Nihat da bir rezillik çıkacağı düşüncesiyle arkadan Ömer’i takip etmektedir. Ömer tam kıza sesleneceği sırada kızın yanındaki yaşlı bir kadının ona seslendiğini duyar. Bu kadın uzak akrabadan Emine Teyze’dir. Ömer kıza odaklandığından teyzesini fark etmemiştir bile. Emine Teyze, kızın adının Macide olduğunu ve Balıkesir’de akraba ziyareti sırasında musikiye olan ilgisini öğrenip İstanbul’a getirdiğini söyler.
Macide, Balıkesir’de ortaokula giderken musikiye olan yeteneği ve ilgisi musiki hocaları tarafından fark edilir ve okul sonraları özel ders almaya başlar. Bu sırada öğretmeni Bedri Bey ile aralarında bir şey olduğu konusunda bir dedikodu çıkar. Bu dedikodu, onları uzaklaştırmak yerine, aralarında duygusal bir bağ kurar. Lakin Bedri Bey o senenin sonunda Balıkesir’den İstanbul’a taşınır.
Emine Teyze, onlara misafirliğe geldiğinde musikiye olan yeteneğini öğrenir. Macide’nin anne ve babasını ikna ederek onu İstanbul’a konservatuar okumaya götürür. Emine Teyze’nin kocası Galip Bey buna pek memnun olmaz ama Macide’nin babasının aydan aya gönderdiği kırk lira onu susturmaya yeter. Macide de evi bir pansiyon gibi kullanmaktadır zaten.
Ömer, Emine Teyze si ve Macide’nin yanından ayrılınca, onu arkadan takip eden Nihat ona yetişir ve beraber Beyazıt’taki bir kahvehaneye giderler.
Ömer gece yarısı Emine Teyze’sinin evine gider. Herkes çok kötüdür. Çünkü Macide’ye babasının öldüğü haberini vermişlerdir. Macide ise odasına kapanmış, bir daha da çıkmamıştır. Ömer bu düşüncelerle yatağının serildiği odaya gider ve uykuya dalar.
Ertesi sabah Macide ve Ömer aynı zamanda kalkar ve henüz kimse uyanmamış olduğundan birlikte kahvaltı ederler. Evden çıktıklarında da Macide’yi konservatuara bırakmayı teklif eder. Macide de bunu kabul eder ve sonrasında da Ömer akşam onu okuldan almak için söz alır.
Macide’yi okuluna bırakan Ömer, postanedeki işine gider. Oradaki tek arkadaşı veznedar Hafız Efendi’nin yanına varır. Onunla sohbet edip öğle yemeği yedikten sonra da Beyoğlu’na Macide’yi almaya gider. Okulunda Macide’yi bulur ve eve doğru yürümeye başlarlar. O sırada Ömer Macide’ye olan hislerini açar. Macide ise aynı duygularla ona cevap verir. O akşamdan sonra her akşam beraber gezmeye başlarlar. Lakin babasından gelen kırk liranın da kesilmesi sebebiyle ev halkı bundan oldukça rahatsız olur ve işi bir gece Macide eve geldiğinde onu azarlamaya kadar vardırırlar. Gururu kırılan Macide, hemen o akşam bavulunu toplar ve dışarı çıkar. Lakin nereye gidebileceğini bilmemektedir. O akşam bir terslik olacağını hisseden Ömer’se kapıdan ayrılmamıştır. Hemen Macide’yi alarak kendi evine götürür. O günden sonra karı-koca olarak yaşamaya başlarlar. Fakat bir süre sonra da geçim sıkıntısı ve parasızlık baş gösterir.
Ertesi sabah postaneye gittiğinde işine dört elle sarılmaya başlar. Veznedar Hafız Efendi yine öğle yemeği sırasında ona derdini açar. Kayınbiraderi hapise girmiştir ve kefaret için gerekli olan iki yüz elli lirayı kasadan alıp kayınbiraderine vermiştir. Mahkeme görülüp tahliye edildiğinde ise bu parayı geri alacaktır fakat bir türlü mahkeme görülmez. Rahatlamak için de Ömer’e içini döker.
O akşam Ömer eve gittiğinde Nihat ve Profesör Hikmet adında bir tanıdığı onu beklerken bulur. Evlendiğini söylediğinde ise onu tebrik ederler. Fakat Macide bu arkadaşlardan hiç haz etmemiştir.
Geçim sıkıntısı Ömer’i iyice sıkıştırmaya başlamıştır. Siyaset ile ilgili sakıncalı ve tehlikeli yazılar yazıp yayınlar çıkarmaya başlayan arkadaşı Nihat, veznedar Hafız Efendi’yi ihbar edeceği konusunda tehdit ederek ondan para istemeyi önerir fakat Ömer bu fikri katiyen reddeder.
Profesör Hikmet bir akşam Ömer ve Macide’yi saza davet eder. Zaten parasızlıktan yiyeceği zor bulan Ömer bu teklifi derhal kabul eder. Eğlence sırasında Bedri ile karşılaşırlar. Bedri, ablası hastalandıktan sonra hocalığı bırakmış, orada burada piyano çalarak çalışmaya başlamıştır. Tuhaf olan ise, Bedri ve Ömer’in bir süredir görüşemeyen iki iyi arkadaş olmasıdır. O geceden sonra ise sık sık görüşmeye başlarlar.
Bedri, Macide’ye olan hislerini hala içinde barındırsa da bunu asla belli etmek istemez. Macide için Ömer oldukça maddi yardımda bulunmaktadır aynı zamanda.
Bir akşam Ömer işten eve geldiğinde Bedri ve Macide’yi karşılıklı iskemlelerde ışığı açmadan ve hiç konuşmadan otururlarken bulur. Bunun üzerine onları yanlış -aslında doğru- anlayarak Bedri’ye oldukça ağır hakaretlerde bulunur. Bu hakaretlere dayanamayan Bedri oradan hemen uzaklaşır. Ömer bir sandalyeye oturur ve ağlamaya başlar. Parasızlık iyice sıkıştırdığından, Hafız Efendi’den tehditle iki yüz elli lira almış, sonrasında ise pişman olarak bu parayı ancak onun hakkettiği düşüncesiyle parayı Nihat’a verir.
Olanların ve yaptıklarının ayrımına varan Ömer hemen özür dilemek üzere Bedri’nin evinin yolunu tutar. Bedri onu affetmesine affetmiştir ama bundan sonra Macide’yle araları eskisi gibi olmayacaktır.
Bir akşam, Nihat Ömer ve Macide’yi bir hayır derneğinin eğlence gecesine çağırır. Orada Profesör Hikmet ve Bedri ile karşılaşırlar. Macide oldukça sıkılmıştır fakat Ömer’in gitmeye hiç niyeti yoktur, zira eski arkadaşlarından Ümit adında bir kızla oldukça yakından ilgilenmektedir.
Müsamere bittiğinde, bir gazinoya gitmeye karar verirler. Macide ise kendisini unutan kocasının peşinden oraya sürüklenir. Oldukça sıkıldığından, bir ara tuvalete gider. Bir iki kadeh içtiğinden, tuvaletin pis ve keskin kokusu onu kendine getirir. O sırada kocasının arkadaşı olan İsmet Şerif içeri girer ve Macide’yi sıkıştırmaya başlar. Macide ise onu iterek dışarı çıkar.
Gazinoya geri döndüğünde, kocasının yanı başında Profesör Hikmet tarafından taciz edilir. Ömer olanları görmesine rağmen, Profesör’e borcu olduğundan mahcubiyetle hiçbir şey söyleyemez ve Ümit ile alakadar olamaya devam eder.
Macide tüm bu olanlardan sonra herkese -Ömer dahil- ve her şeye, yaşadığı hayata karşı tiksinti duymaya başlamıştır. O akşam Ömer işten gelmeden onu terk etmek üzere uzun bir mektup yazar. O sırada kapı hızla açılır ve Bedri içeri girer. Macide mektubu ve ağlamaktan kızarmış gözlerini saklamaya çalışır. Bedri ona Ömer’in tutuklandığı haberini verir. Bedri’nin tahminlerinin aksine, Macide bu haberi sakin karşılamıştır. O günden sonra Bedri ile beraber Ömer’i ziyaret etmeye başlar. Lakin Ömer ile konuşacakları bir şey kalmadığından, ikisi de susarak oturmaktadırlar.
Bir gün yine Ömer’i ziyarete gittiklerinde, Ömer Macide’nin gitmesini, Bedri ile yalnız konuşacağını söyler. Macide ise Bedri’yi beklemek üzere dışarı çıkar. Ömer Bedri’ye tahliye olduğunu onunla beraber dışarı çıkabileceğini söyler. Lakin hatalarının farkına varmıştır ve Macide’yi daha fazla üzmek istemediğinden kendi başına yeni bir hayata başlamak istemektedir. Bedri’ye Macide’yi ona emanet ettiğini isterse evlenip, isterse de onu kardeş belleyebileceğini söyleyerek çıkar ve gider.
Bedri olanları Macide’ye anlattığında, bunları garip bir sükunetle karşılar. Bedri evine taşınmasını söylediğinde ise kabul eder. İçinde garip bir çekilme hissiyle, Bedri ile yokuş aşağı yürümeye başlarlar.
Sabahattin Ali’nin muhteşem romanı İçimizdeki Şeytan, yaptığımız kötü şeylerin tek sorumlusunun kendimiz olduğunu gösteriyor bizlere. Mutlaka okunması gereken, muhteşem bir eser olduğunu belirtmeliyim.
Kitaptan Alıntılar
Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil.. İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile. Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum.
Sen şimdi bu sözlerinle benim kararımı takviye ettin… Sana teşekkür borçluyum evlat… Bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek, ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin.
Herkes ne diyecek?.. Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki… Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?
Yalnız insanlara itimadım yok… Hele dostluğa,hele arkadaşlığa… Asla inanmıyorum. Bundan sonra inanamam da…
İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.
Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimizi o kadar çok ve kuvvetli severiz
Nasıl muhtaç olduğumuz havayı istemem demeye, mekan içinde bir yer işgal etmekten vazgeçmeye kuvvetimiz yoksa, bize verilen bir aşkı almamaya da iktidarımız yoktur. Sizi seviyorum… Hem nasıl seviyorum yarabbi.. Şu anda bir tarafımı kesseniz acı duymam. Sizin için herhangi bir şeyi yapmak istediğim zaman beni durduracak kuvvet tasavvur etmiyorum.
İçimde öyle bir şeytan var ki… Her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş… Yalnız ben değil hepimiz onun elinde oyuncağız… Senin dünyaya hakimiyet planların bile eminim ki onun mahsulü.
İçimizde şeytan var… Can kırıkları var. Nefret var, yalanlar var… Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor… Melankoli ve hüsran var… Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa.
Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır.
Erkekler bazan ne kadar basit oluyorlar… Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister.
İçimizde şeytan yok…İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.
Ne olurdu? Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! O zaman hayatımız belki bambaşka bir şekil alırdı. O zaman sana tâbi olur ve bundan zevk duyardım. Fakat şimdi, hiçbir faydası olmadığını bile bile, yanlış ve mânâsız bulduğum şeylere oyuncak olmak, bütün sevgime rağmen imkânsız…
Şu kadarını muhakkak biliyordu ki, artık hayatının yeni bir devresi başlamıştır. Artık her şey çizilen muayyen yollarda yürümeyecektir.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Ben sana rehber değil ancak yoldaş olabilirdim,fakat yolu ikimizde bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan şaşırtmaktan başka birşey elimizden gelmiyordu.
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak husundaki hayret verici teyammülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer… Ne olursa olsun…
Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.
Herkesten korkuyorum bunun neticesi olarak herkesten şüphe ediyorum. Fakat bu dereceye kadar nasıl düştüm.
Bana istenecek birşey söyle, uğruna can verilecek birşey söyle, hemen dört elle sarılayım..
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş… Ne aradığımızı bilmeden aramak… Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükunet içindeyim… Dünyada bundan büyük saadet olur mu?
Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi?
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Zannediyorsun ki, hepimiz birer makineyiz ve evvelden kurulduğumuz gibi işleriz. Bir yerde bir bozukluk oldu mu, derhal orayı söküp atmak lazım!.. En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz?
Karanlık siyasetin insanları birbirlerine nasıl kırdırtabildiğine işaret eden birçok sayfası vardır.Bireyin gelişmesini asla istemeyen bu siyaset, sürekli gözetim ve denetim altında tuttuğu ‘sürü’den ayrılmak isteyenlere inanılmaz kertede merhametsiz davranmıştır.
Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı ?
Sözlerimi unutma, üzerinde düşün!… Hayatta kendine layık olan mevkii almak için her türlü çareye başvurmak meşrudur.
Bence insanlara hükmetmek arzusu manasızdır… Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir!
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz tek bir iş vardır, o da ölmek.